10. Hukuk Dairesi 2011/16515 E. , 2012/2083 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya yapılan yardımların davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 26. maddesidir. Bu maddeye dayanan rücu davalarında kusurun belirlenmesinde, öncelikle iş kazasının ne şekilde olduğu, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir.
Davalı işverene ait kömür ocağı işyerinde çalışan sigortalının, istiften ayak girişine direkleri taşıma esnasında, direği kaldırması nedeniyle belinin incinmesi ile sonuçlanan iş kazasının meydana geldiği; üç kişilik akademisyen maden mühendisi bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 15.08.2011 tarihli bilirkişi raporunda, iş kazasında sigortalının %100 oranında kusurunun bulunduğu belirtilerek davalıya kusur yüklenmediği, mahkemece, anılan rapora dayanılarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
506 sayılı Kanunun 26. maddesinde düzenlenmiş bulunan rücu davaları, sigortalının alacağından bağımsız, kanundan doğan basit rücu hakkına dayalı olup; anılan Yasal düzenleme çerçevesinde kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi hükmü doğrultusunda raporda tartışılması gerekir. İşverenin tamamen kusursuz kabul edilebilmesi için ise, anılan madde gereğince, işyerindeki işçilerin sağlığı ve iş güvenliğini sağlamaya yönelik her türlü tedbiri alması, uygun çalışma ortamı hazırlaması, araçları noksansız bulundurması, işçileri etkin bir biçimde denetlemesi, gözetlemesi, bütün yükümlülüklerini özenle yerine getirmesi gerekir. Maden ve Taş Ocaklarının İşletmelerinde ve Tünel Yapımında alınacak İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Önlemlerine İlişkin Tüzüğün 44. maddesi ile “İşveren, tahkimat için yeterli ve uygun malzemeyi sağlamaktan, daimi nezaretçi, bu malzemeyi işyerlerinde gerektiğinde kolaylıkla yararlanılabilecek biçimde sürekli olarak hazır bulundurmaktan sorumludurlar.” hükmü getirilmiş olup, bu hükümle getirilen yükümlülük istif yerinden tahkimat mahalline kadar yapılacak olan taşıma işlerini de kapsadığından, işverenin tahkimat malzemesini, teknik ilerlemenin gerektirdiği şartlarda taşınmasını sağlaması, insan gücü ile taşıma işleminin yapılmasının zorunlu bulunduğu hallerde ise, malzemenin ağırlığına göre birden fazla işçi ile taşıma yapılmasını temin etmesi, bu konuda sigortalıları eğitmesi ve iş güvenliği için verilen talimatlara uymalarının denetlenmesi gerekir.
Hal böyle olunca, Kurumun açtığı iş bu rücu davasında, üç kişilik akademisyen maden mühendisi bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 15.08.2011 tarihli kusur raporu, yukarıda açıklanan hususları irdelemediğinden, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece yapılacak iş, İşçi sağlığı ve İş Güvenliği mevzuatında uzman maden mühendisi bilirkişi heyetinden kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınıp irdelenerek, sonucuna göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
0 halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi