10. Hukuk Dairesi 2012/1736 E. , 2012/2073 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Davanın yasal dayanağı 6183 sayılı Yasanın 58 ve 79. maddeleridir. 58. maddenin 1. fıkrasında “kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz kamisyonu nezdinde itirazda bulunabilir.” hükmüne, 79. maddenin 3. fıkrasında da, “haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur.” hükmüne yer verilmiş, aynı maddenin 4. fıkrasında ise, herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde, üçüncü şahsın, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açması ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmesi gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemenin, davacı hakkında tanzim edilen haciz ihbarnamesi ve ödeme emrinin, davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğine yönelik kabulü isabetli ise de; anılan yasal düzenlemelerde, haciz bildirisi ve ödeme emrinin usulsüz tebliğinin başlı başına bir iptal sebebi olarak belirtilmemiş olması nedeniyle, bu tebliğ usulsüzlüğüne dayanılarak, haciz bildirisi ve ödeme emrinin iptali sonucunu gidilemez. Hal böyle olunca, eldeki davanın, belirtilen yasal süreler içinde açıldığının kabulü ile, işin esasına girilerek, davalı ve davacı nezdindeki dava dışı limited şirketin davacı
ile aralarındaki hukuki ilişkiye yönelik sözleşmeler, teminat mektupları, hak ediş raporları, bu raporlar çerçevesindeki ödeme belgeleri ve sair evrak celp edilerek, gerekirse gelen belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacının, dava dışı limited şirkete borcu olup olmadığı saptanarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
2-Kabule göre de; Mahkemece, iptaline karar verilen ödeme emrine konu miktara göre, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesinin “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Belirlenen bu ücret Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre tespit edilen ücretten az olamaz.” hükmü gözetilerek, davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmiş ise de; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 2011/321 sayılı 30.06.2011 tarihli Kararı ile, anılan hükmün “Belirlenen bu ücret Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre tespit edilen ücretten az olamaz.” kısmının yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş olup, karar tarihi itibariyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ilgili bölümünün yürütmesinin durdurulduğu gözetilerek, davacı lehine, iptaline karar verilen ödeme emri tutarı nazara alınarak, nispi vekalet ücreti takdiri gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.