Esas No: 2020/605
Karar No: 2021/2691
Karar Tarihi: 29.11.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/605 Esas 2021/2691 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/605
Karar No : 2021/2691
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Sendikası
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : 1- (DAVALI) : …Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
2- DAVALI YANINDA MÜDAHİL : … Derneği
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 08/10/2019 tarih ve E:2013/4134, K:2019/6416 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 02/05/2013 tarih ve 28635 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Takviye Edici Gıdaların İthalatı, Üretimi, İşlenmesi ve Piyasaya Arzına İlişkin Yönetmelik'in 4. maddesinin 2. fıkrasının (c) ve (h) bendinin, 5. maddesinin 1. fıkrasının, 6. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin ve 13. maddesinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 08/10/2019 tarih ve E:2013/4134, K:2019/6416 sayılı kararıyla;
5996 sayılı Veteriner Hizmetleri Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanunu'nun 28. maddesine ve anılan maddeye dayanılarak çıkarılan Takviye Edici Gıdaların İthalatı, Üretimi, İşlenmesi ve Piyasaya Arzına İlişkin Yönetmeliğin dava konusu maddelerine yer verilerek;
4. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendine yönünden;
5996 sayılı Kanun'un 'Tanımlar' başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının 24. bendinde "gıda"nın; doğrudan insan tüketimine sunulmayan canlı hayvanlar, yem, hasat edilmemiş bitkiler, tedavi amaçlı kullanılan tıbbî ürünler, kozmetikler, tütün ve tütün mamulleri, narkotik veya psikotropik maddeler ile kalıntı ve bulaşanlar hariç, insanlar tarafından yenilen, içilen veya yenilmesi, içilmesi beklenen işlenmiş, kısmen işlenmiş veya işlenmemiş her türlü madde veya ürün, içki, sakız ile gıdanın üretimi, hazırlanması veya muameleye tâbi tutulması sırasında kullanılan su veya herhangi bir madde olarak tanımlandığı; aynı fıkranın 26. bendinde ise, "gıda işletmecisinin"; kâr amaçlı olsun veya olmasın kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek veya tüzel kişiler tarafından gıdanın üretimi, işlenmesi ve dağıtımının herhangi bir aşamasında kontrolü altında yürütülen faaliyetlerin, mevzuat hükümlerine uygunluğundan sorumlu olan gerçek veya tüzel kişiyi ifade ettiğinin belirtildiği,
Dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinde yer alan "doğrudan satıcı" tanımının, 5996 sayılı Kanun'un yukarıda yer verilen hükümleriyle uyumlu olduğu görüldüğünden, söz konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı,
Yönetmeliğin 4. maddesinin 2. fıkrasının (h) bendi yönünden;
5996 sayılı Kanun'un tanımlar başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (65). bendinde, "takviye edici gıdaların"; normal beslenmeyi takviye etmek amacıyla, vitamin, mineral, protein, karbonhidrat, lif, yağ asidi, amino asit gibi besin öğelerinin veya bunların dışında besleyici veya fizyolojik etkileri bulunan bitki, bitkisel ve hayvansal kaynaklı maddeler, biyoaktif maddeler ve benzeri maddelerin konsantre veya ekstraktlarının tek başına veya karışımlarının, kapsül, tablet, pastil, tek kullanımlık toz paket, sıvı ampul, damlalıklı şişe ve diğer benzeri sıvı veya toz formlarda hazırlanarak günlük alım dozu belirlenmiş ürünleri ifade ettiği,
Dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesinin 2. fıkrasının (h) bendinde yer alan takviye edici gıda tanımının, 5996 sayılı Kanun'da yer alan tanıma aykırı bir yönü bulunmadığından, söz konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı,
Yönetmeliğin 5. maddesi yönünden;
5996 sayılı Kanun'un Komisyonlar ve ilgili kuruluşlarla işbirliği başlıklı 43. maddesinde; "(1) Bakanlık, bu Kanun kapsamındaki konularla ilgili komisyonlar veya komiteler kurabilir. (2) Bakanlık, bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak, ilgili kurum ve kuruluşlar ile diğer bakanlıklarla işbirliği yapar. (3) İçişleri Bakanlığı hayvan hastalıkları ve bitki hastalık ve zararlıları ile mücadelede, Çevre ve Orman Bakanlığı tarım alanlarına zarar veren yabanî hayvanlar ile hayvan hastalıklarına karşı yapılacak mücadelede yaban hayatını ilgilendiren hususlarda Bakanlığa yardımcı olur. (4) Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelik ile belirlenir." kuralına yer verildiği,
Dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinde, 5996 sayılı Kanun'un yukarıda verilen hükmü uyarınca ithal edilecek, üretilecek, işleme tabi tutulacak ve ilgili mevzuatında kullanımına izin verilen bileşenlerden oluşan ürünün-gıdanın takviye edici gıda olup olmadığının kararını vermek ve risk değerlendirmesini yaparak değerlendirme sonucunu Bakanlığa sunmak üzere kurulan Takviye Edici Gıda Komisyonu'nun kuruluşuna ilişkin temel esasların belirlendiği,
Dava konusu Yönetmelik düzenlemesinde, Takviye Edici Gıda Komisyonunda Tarım ve Orman Bakanlığından altı temsilci, Sağlık Bakanlığından üç temsilci ve her iki Bakanlık tarafından ayrı ayrı seçilecek üçer bilim insanı bulunacağının düzenlendiği,
Dava konusu düzenlemenin mevcut hali ile, Takviye Edici Gıda Komisyonunun ürünün gıda olup olmadığını değerlendirme amacına hizmet edebilecek şekilde oluşturulduğu sonucuna varıldığı; nitekim, Yönetmelik maddesi uyarınca oluşturulan Takviye Edici Gıda Komisyonunda üniversitelerin Farmakoloji Ana Bilim Dalından, Farmasötik Toksikoloji Ana Bilim Dalından ve Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalından temsilcilere yer verildiğinin görüldüğü,
Bu nedenle söz konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı,
Yönetmeliğin 6. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin 6. maddesinin 1. fıkrasının, 21/11/2015 tarih ve 29539 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Takviye Edici Gıdaların İthalatı, Üretimi, İşlenmesi ve Piyasaya Arzına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 1. maddesi ile değiştirildiğinin görüldüğü,
Bu itibarla, dava konusu Yönetmeliğin 6. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin iptali istemi yönünden işbu davanın konusuz kalması sebebiyle, istem hakkında karar verilmesine yer bulunmadığı,
Yönetmeliğin 13. maddesi yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesinde, takviye edici gıdaların, ithalatçısının ve/veya üreticisinin ve/veya işleyicisinin kendi satış yerinde, piyasaya arz ettiği gıda işletmelerinde veya bu işletmelerin toptan satış depolarında veya gıda işletmecisi tarafından beyan edilen alan adı ve URL adres veya adreslerinde veya gıda işletmecisi ile sözleşme yapılan doğrudan satıcı tarafından satışa sunulmak zorunda olduğu kuralına yer verildiği,
Bakanlık tarafından onaylanarak ürün kayıt sistemine kaydedilen takviye edici gıdaların, ithalatçısı ve/veya üreticisi tarafından beyan edilen alan adı ve URL adres veya adreslerinde satışa sunulmasında hukuka, hizmet gereklerine ve üst normlara aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle,
Dava konusu Yönetmeliğin, 6. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi yönünden karar verilmesine yer olmadığına; 4. maddesinin 2. fıkrasının (c) ve (h) bentlerinin, 5. maddesinin 1. fıkrası ve 13. maddesinin iptali istemi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, Yönetmeliğin 4. maddesinin 2. fıkrasında "doğrudan satıcı" tanımının yer aldığı, gerekçeli kararda bu tanımın kanuna uygun olduğunun belirtildiği ancak normal beslenmeyi takviye etmek amacıyla kullanılan bu ürünlerin nasıl kullanılacağı, hangi ilaç veya gıdalarla etkileşime girebileceği, kişinin yaş, cinsiyet ve sağlık şartları dikkate alınarak bir eczacı tarafından tüketicinin bilgisine sunulması gerektiği; sağlıklı bir bilgilendirme yapılmazsa toplum sağlığı açısından ağır tehdit oluşturabileceği; Yönetmelik'in 4. maddesinin 2. fıkrasının (h) bendi yönünden, takviye edici birtakım ürünlerin Sağlık Bakanlığının iznine ve üretim, dağıtım, saklama ve denetimine ilişkin ayrıntılı düzenlemelere tabii olmadan, eczane dışında ve hatta internet üzerinden satışını mümkün kılan düzenlemede hukuka ve kamu yararına aykırılık bulunduğu; Yönetmelik'in 5. maddesinin 1. fıkrasında, Takviye Edici Gıda Komisyonunun kimlerden oluşacağının düzenlendiği; ancak bu üyelerin niteliği konusunda objektif bir kriter belirlenmediği, bu üyelerin eczacılık fakültesi mezunu olmaları zorunluluğunun bulunmamasının bilimsellikten uzak kararlar alınmasına ve tüketicilerin sağlıklı yaşam hakkının ihlaline neden olacağı; Yönetmelik'in 6. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi yönünden değişiklik yapıldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ancak dava konusu düzenlemenin tesis edildiği tarih ile kaldırıldığı tarih arasında doğurduğu hukuksal sonuçların yargısal denetimine bu karar ile engel oluşturulduğu; ayrıca bu değişikliğin de düzenlemenin hukuka aykırı olduğunu zımnen kabul anlamına geldiği; Yönetmelik'in 13. maddesi nedeniyle de takviye edici gıdaların eczane dışında herhangi bir iş yerinde ve hatta internet üzerinden satılabilmesine imkan sağlandığı, bu ürünlerin tüketicinin şahsi özellikleri dikkate alınarak eczacı tarafından bilgilendirilmeden, etik sorumluluk taşımayan ve sadece kar amacı taşıyan kişilerce doğrudan satış imkanı tanınmasının kamu sağlığını riske attığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı yanında müdahil tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile Takviye Edici Gıda Komisyonunda görev yapacak üyelerin niteliklerinin açıkça belirtilmesi gerektiği; ayrıca, bu Komisyonda görev yapacak üyelerden iki tanesinin mutlak suretle üniversitelerin Eczacılık Fakültesinin Farmakoloji Bölümü ile Tıp Fakültesinden seçilmesi gerektiği düşüncesiyle dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının hukuka aykırı olduğu; öte yandan, internet ortamının çok güvenilir olmaması ve denetimin de sınırlı olarak yapılabileceğinden takviye edici gıdaların internet üzerinden satışının yapılacağı sitelere erişimin kolay olacağı düşüncesiyle insan sağlığını ilgilendiren takviye edici gıdaların ilaçlar konusunda bilgi sahibi olmayan kişilerce URL adres veya adreslerinde satışına imkan tanınmaması gerektiği; ticari amaçlarla yanıltıcı reklam ve tanıtım yaparak satışının önünün açılmaması gerektiği çünkü bunun da sahte ürün satışına ve tüketiciyi aldatmaya neden olabileceği; kısacası, ayrıntılı bir düzenleme yapılmadan internet üzerinden satış yapılmasının toplum sağlığı ve insan sağlığını riske atabileceği düşünüldüğünden dava konusu Yönetmeliğin 13. maddesinde de hukuka uyarlık bulunmadığı görüşüyle bu maddeler açısından Daire kararının bozulması gerektiği; diğer dava konusu maddeler açısından Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen reddine, kısmen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 08/10/2019 tarih ve E:2013/4134, K:2019/6416 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 29/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.