10. Hukuk Dairesi 2010/11011 E. , 2012/2010 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik duruma giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerin tahsili için açılan ilk rücu davasından bakiye kalan kusur farkının da tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar vermiştir.
Hükmün, taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, hükmü temyiz eden davalı şirketin tüm, davacı Kurumun sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesindeki, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereğince, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 26. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkının, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, ilk peşin değerli gelirler ile harcama ve ödemelerin; tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı kısmına hükmedilmesi gerekir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 07.05.2008 tarih ....Karar sayılı kararında da belirtildiği şekilde, gelirlerde meydana gelen artışın ayrı bir olgu niteliğinde bulunduğu, önceki rücu davasında, ilk peşin sermaye değerli gelirle birlikte artışlara da hükmedilmesinin, ilk davada hüküm altına alınmayan kusur farkı nedeniyle kesin hüküm
engeli oluşturmayacağı, ilk rücu davasında hükmolunan gelir artışlarının, kusur farkından kaynaklanan eldeki davada hükmolunacak rücu tazminatından mahsup edilmesine olanak bulunmadığı gözetilerek, bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin kusur farkına isabet eden kısmı belirlenerek, ilk davada hüküm altına alınmayan bölümünün kabulüne, artışlara ilişkin istemin ise reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Buna göre; ilk rücu davasında ödemeler ile, yapılan masrafların %10 karşılığına hükmedilmiş olduğundan, bakiye alacak miktarlarının, bağlanan gelirin kusur karşılığı olan 7.247,94 TL’den, ilk peşin değerin hükmedilen %10 karşılığı mahsup edildikten sonra, bakiye kalan 5.955,98 TL’nin onay, 585,76 TL geçici iş göremezlik ödeneğinin ödeme tarihlerinden, 26,43 TL tedavi giderinin sarf tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline olanak bulunduğu, ancak, taleple bağlılık ilkesi gereğince, 5.955,98 TL gelir ile, masraf ve ödemelerin, kusur farkına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde, eksik alacağa hükmedilmesi isabetsizdir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ:Hüküm fıkrasının birinci satırındaki “davanın kısmen kabulü” ifadesinin silinerek, hükümden çıkartılmasına, yerine, “davanın kabulüne” ifadesinin yazılmasına, (1). bendindeki “5.393,99 TL” rakamlarının silinerek, yerine, “5.955,98 TL”, aynı bentteki “527,18 TL” rakamlarının silinerek, yerine, “585,76TL”, aynı bentteki “23,18 TL” rakamlarının silinerek, yerine, “26,43 TL”, aynı bentteki “5.944,35 TL” rakamlarının silinerek, yerine, “6.568,17 TL” rakamlarının yazılmasına, hükmün harca ilişkin (2). bendindeki “353,10 TL” rakamlarının silinerek, yerine, “390,14 TL” rakamlarının yazılmasına, yargılama giderlerine ilişkin (3). bendindeki “giderden kabul ve ret oranına göre 8,70 TL” ifadelerinin silinerek, hükümden çıkartılmasına, ret nedeniyle vekalet ücretine ilişkin (4). bendindeki “reddedilen kısım yönünden 1.000,00 TL red vekil ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa ödenmesine,” ifadelerinin silinerek, hükümden çıkartılmasına, gerekçe ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıdan alınmasına, 13.02.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.