19. Hukuk Dairesi 2016/7473 E. , 2017/3073 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı ve davalı müşterek borçlu / müteselsil kefil ... arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiğini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödenmesi için ihtarname gönderildiği, buna rağmen borcun ödenmemesi üzerine borçlu hakkında 2014/6044 Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlanıldığını, davalı tarafın borca ve ferilerine itiraz ettiğini, davalının itirazlarının mesnetsiz olduğunu, icra takibini geciktirmeye yönelik olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla nakdi alacağın 21.000TL lik kısmı ile ilgili olarak borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, takibe haksız olarak itiraz eden borçlunun %20 "den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı banka tarafından müvekkili aleyhine 14/10/2010 tarihli kredi sözleşmesine istinaden icra takibi başlatıldığını, maddi gerçekler ile davacı bankanın gerçeğe aykırı iddiaları ve fahiş miktardaki taleplerinin birbiriyle örtüşmediğini, dava konusu 14/10/2010 tarihli kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihten itibaren müvekkilinin asıl borçlu firması ortaklığından ayrılmasına kadar ve ortaklıktan ayrılmasının akabinde, asıl borçlular tarafından dava konusu kredi sözleşmesi kapsamında kullanılmış hiçbir kredisinin bulunmadığını, asıl borçlular tarafından hiçbir kredi kullanılmamasına rağmen, müvekkilinin borçlu olduğunun asılsız olarak iddia edilmesinin tamamen hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin asıl borçlu firmasındaki ortaklığından 20/07/2012 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile ayrıldığını,16/08/2012 tarihli ticaret sicil gazetesi ile müvekkilinin ortaklıktan ayrıldığı ve tek hissedarının olduğunun tescil ve ilan edildiğini, her ne kadar müvekkilinin ... dava konusu kredi sözleşmelerini müşterek borçlu - müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış olsa da davacı banka tarafından dava konusu sözleşmenin imza tarihinden itibaren müvekkilinin asıl borçlu ortaklığından ayrıldığı tarihe kadar ve akabinde dava konusu sözleşmeye istinaden kullandırılmış herhangi bir kredi olmamasına rağmen, müvekkilinin borçlu olduğunun kabulünün hukuken mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddini, davacı aleyhine asıl alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalının kefaletinin şirket ortaklığına bağlı bir kefalet olmayıp kendi adına kişisel kefalet olup, şirket ortaklığından ayrılınmasının kefaletin sona ermesi sonucunu doğurmadığı,asıl borçluya ve diğer kefillere gönderilen ihtarnamelerin tebliğ edildiği ,davacı banka ile dava dışı borçlu şirket arasında yapılan sözleşmenin tacirler arasında yapılmış bir sözleşme olup, dava konusu alacağın ticari kredili mevduat hesabı alacağı olduğu ,davalı borçlu kefilinde o tarihte aynı zamanda şirket ortağı olduğunu ifade ettiği, her tacirin TTK.18. maddesi kapsamında basiretli hareket etmiş olmasının esas olduğu gibi sözleşme serbestisinin esas olduğu, davalının kefili olduğu borcun dayanağı olan sözleşmenin 14/10/2010 tarihli olup, Genel İşlem koşullarına ilişkin düzenlemeleri içeren 6098 Sayılı TBK. 20 vd. maddelerinde yer alan düzenlemelerin ise sözleşme tarihinden sonra yürürlüğe girmiş olduğu ve uygulanan akdi ve temerrüt faiz oranlarının da, başka bankaların uyguladığı faiz oranlarına , uygulama ve teamüllere uygun görüldüğü belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 17/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.