Esas No: 2022/40
Karar No: 2022/590
Karar Tarihi: 19.01.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/40 Esas 2022/590 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/40 E. , 2022/590 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının ihaleyi kazanan taşeron firmaların işçisi olarak ... Havalimanın'da silahlı güvenlik elemanı olarak işe alındığını, ancak güvenlik işlerinin yanı sıra ayrıca apron kartı ve gelen araçlara geçici plaka verme, araç giriş çıkışlarını idare etme gibi davalının yaptığı asıl işlerde çalıştırıldığını, davacının bir başka kamu işçisi ile birlikte, havalimanının kadrolu güvenlik personeli ile birlikte ve aynı işleri yaptığını, davalının havaalanının güvenlik işlerini ihale yoluyla alt işveren taşeronlara verdiğini, yapılan işin davalının alt işverene devredemediği asıl işlerinden olduğunu, davacı işçilerin ihale yoluyla taşeron firmalar üzerinden sigortalı gösterilerek açıkça muvazaa yapıldığını, ücretinin asıl işveren işçilerinden düşük olduğunu, davalı tarafından geçmiş dönemde fazla ücret ödendiği iddiası ile 2012 yılı içinde Şubat-Kasım ayları arasında 11 ay boyunca ücret kesintisi yapıldığını, yaklaşık 2 yıldan itibaren davacı ücretinin eksik ödendiğini, davacının işe başladığı tarih ile 28/02/2013 tarihleri arasında 1 gündüz 07.00-19.00, 1 gece 19:00-07:00 saatleri arasında çalışıp 2 gün izin yapmak sureti ile çalıştığını ileri sürerek dava dışı taşeron şirketler arasında yapılan sözleşmelerin muvazaalı olduğunun ve davacının işe girdiği tarihten itibaren asıl işveren davalının işçisi olduğunun tespiti ile ücret farkı, ücret kesintisi, fazla çalışma ücreti ve genel tatil ücreti alacağını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı taleplerine zamanaşımı yönünden itiraz ettiklerini, davalı DHİM'nin 8.6.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olarak bir kamu iktisadi kuruluşu olduğunu, davalı idare bünyesinde işçi statüsünde personel çalışmadığını, bu nedenle davalının işveren statüsünde olmadığını, gerek iş kanuna eklenen düzenlenmeler, gerek Kamu İhale Genel Tebliğinde hizmet alımı amacıyla yapılan sözleşmeler ve yüklenici aracılığıyla çalıştırılanlar için özel düzenleme yapılmış olması durumunun davalı idareye husumet yöneltilemeyeceği savunmalarını kanıtladığını, hangi işçinin işe alınıp çıkarılacağı konusunda fikir dahi beyan edemeyen davalı idarenin asıl işveren olarak kabulüne imkan bulunmadığını, davacının fazla çalışma iddiasının mesnetsiz olduğunu, davacının maaşının diğer davalı tarafından ödenmesi durumu karşısında kuruluşlarının ücret ödemelerinden herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, özel güvenlik hizmeti idamesinin sağlanması amacıyla ihtiyaç duyulan personel eksikliği sonucu ortaya çıkan hizmet ihtiyacının, birim maliyet üzerinden personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı yöntemi ile giderildiğini, 2013 yılına kadar özel güvenlik hizmeti satın alımı kapsamında çalışan yüklenici özel güvenlik personeline asgari ücretin % 100 fazlası ücret verilmesine yönelik yüklenici firmalar ile sözleşmeler imzalandığını, ancak 28/06/2007 tarihli ve 33904 tutanak nolu Sayıştay kararı gereği yüklenicilerden tahsili için girişimlere başlanıldığını, bu kapsamda uygulamanın düzeltilerek her işçi için 1 asgari ücret farkı üzerinden yükleniciye ödeme yapılması yoluna gidildiğini, durumun yasal hale getirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Yerel Mahkemenin davanın kısmen kabulüne ilişkin kararının davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 29.06.2020 tarih ve 2020/1522 E., 2020/6546 K. sayılı ilamı ile; "...,Davalının güvenlik işini alt işverene gördürmesinde yasaya engel bir durum söz konusu değildir. Hal böyle olunca davacının muvazaaya dayalı tespit ve buna bağlı ücret farkı alacağı talebinin reddi gerekirken, gerekçe içinde dahi çelişki yaratılarak davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
….Somut uyuşmazlıkta, mahkemece fazla mesai açısından da bozmaya uyulmuş ise de fazla mesai hesabının bozmadan önce haftalık 5,25 saat üzerinden yapılmasına rağmen bozmadan sonra hükme esas alınan raporda 6 saat üzerinden hesaplama yapılması bozmadan sonra davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlali olup bozmayı gerektirmiştir.
….Yine bozmadan önce fazla mesai ücretinin ve genel tatil ücretinin 1/3 takdiri indirim ile hükmedilmesine rağmen bozmadan sonra % 30 takdiri indirim ile hükmedilmesi de usuli kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olup, bozmayı gerektirmiştir..." gerekçeleriyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, süresinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve kararın bozmaya uygun olmasına göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda (keza mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda) "usuli kazanılmış hak" kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Yargıtay İBK 9.5.1960 tarih 21/9, RG. 28.6.1960-10537) Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Bozma ilamı ile davacının muvazaaya dayalı tespit ve buna bağlı ücret farkı alacağı talebinin reddi gerekeceği öngörülmüştür. Ücret kesintisi alacağı ise, davacının ücretinin 2007 yılından sonra ihale idari şartnamesinde asgari ücretin % 100 fazlası olarak düzenlenmiş olmasına rağmen davacı muvafakati olmaksızın düşürülmesine ilişkin olup muvazaaya dayalı bir alacak değildir. Mahkemece ücret kesintisi alacağının muvazaaya dayalı bir alacak olmamasına ve bu alacağın bozma dışında kalmasına rağmen reddedilmesi aynı zamanda davacı lehine oluşmuş usuli kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde de olup kararın bir defa daha bozulması gerekmiştir.
3-Kabule göre de, taraflar lehine hükmedilen vekâlet ücreti miktarı hatalı olup bozmadan sonra hüküm altına alınacak veya reddedilecek alacak miktarları yönünden vekalet ücreti hakkında yeniden bir değerlendirme yapılması gerektiği de göz önünde bulundurulmalıdır.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, 19.01.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.