Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/12536
Karar No: 2018/2601
Karar Tarihi: 20.03.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/12536 Esas 2018/2601 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2016/12536 E.  ,  2018/2601 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

    K A R A R
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenler ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
    Dava 12/05/2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 19,2 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan davacının maddi ve manevi zararlarının karşılanması istemine ilişkindir.
    Mahkemece, maddi tazminat isteminin kabulü, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulü ile 127.200,19 -TL maddi, takdiren 19.000,00 TL. Manevi tazminatın kaza tarihi olan 12/05/2009 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
    1-Sigortalının yada iş kazasında ölüm halinde hak sahiplerinin açtıkları maddi tazminat davalarında maddi zarar kazalının gerçek net ücreti üzerinden yapılacak hesaplama ile belirlenmelidir. Sigortalının maddi tazminatının saptanmasında ilke olarak öncelikle tazminat hesabını doğrudan etkileyecek olan sigortalının gerçek ücretinin açıkça saptanması gerekmektedir. Gerçek ücretin ise işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarından saptanacağı, işçinin imzasının bulunmadığı iş yeri ve sigorta kayıtlarının nazara alınamayacağı, işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarının bulunmaması durumunda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret göz önünde tutularak belirlenmesi gerektiği, Dairemizin giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşlerindendir.
    Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı işyerinden 2011 tarihinde ayrıldığını ve davacıya verilen son net maaşın 630,00 TL olduğunu belirtmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 21/03/2016 tarihli hesap bilirkişi raporunda ise; sigortalının kaza tarihinde aylık 630,00 TL ücret aldığının kabul edildiği, giydirilmiş ücretin 689,74 TL olarak hesaplandığı, bilinen son dönem giydirilmiş ücretin/ bilinen son dönem asgari ücrete oranının asgari ücretin 1,54 katı olarak hesaplandığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla bilirkişi raporunda davacı tarafından beyan edilen ücretin işten ayrıldığı tarih olan 2011 yılı için geçerli olduğu gözetilmeden anılan bu ücretin davacının kaza tarihinde aldığı ücret olarak kabul edilmesi ve mahkemenin de bu raporu esas alarak hüküm kurması isabetli olmamıştır.
    Yapılacak iş; Mahkemece, işcinin yaptığı iş, yaşı, kıdemi belirtilmek suretiyle TÜİK’ten, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile işin yapıldığı yerdeki Meslek Odalarından sigortalının, yaptığı işe karşılık, iş kazası tarihi ile bilinen dönem içerisinde günlük veya aylık net alabileceği emsal ücreti sormak, davacının aldığı ücrete ilişkin beyanını aşmamak kaydıyla - neticesinde kazalı işçiye ait oluşa ve gerçeğe uygun ücreti tereddütsüz olarak belirlemek, belirlenecek bu ücretin dikkate alınması suretiyle maddi zararın hesaplanması amacıyla yeniden hesap raporu aldırmak, ve usuli kazanılmış hakları göz önünde bulundurarak tüm delilleri bir arada değerlendirip bir karar vermekten ibarettir.
    2- 09/06/2009, 13/07/2009, 11/08/2009, 04/09/2009, 07/10/2009 tarihlerinde ayrı ayrı düzenlenen belgelere göre, davacının iş kazası nedeniyle alacağı tazminatlara mahsuben toplam 3.000,00 TL aldığı görülmektedir. Ödemeyi içerir belgedeki davacıya ait imzaya, görülmekte olan dava sırasında itiraz edilmediği, davalı tarafça 2009 tarihinde davacının 12/05/2009 tarihli iş kazası nedeniyle alacağı tazminatına mahsuben 5 ay boyunca 600,00 er TL olmak üzere toplam 3.000,00 TL ödeme gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.
    Kural olarak hak sahiplerine yapılmış ödemenin bu miktar ile sınırlı olmak üzere bağlayıcılığı asıldır. Gerçek anlamda ödemeden söz edebilmek için tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması koşuldur. Başka bir anlatımla, ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan tazminat ile ödenen miktar arasında açık oransızlığın bulunduğu durumlarda, yapılan ödeme makbuz niteliğinde kabul edilebilir. Bu durumun, ödemenin yapıldığı tarih göz önünde tutularak davacının gerçek zararının uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanması suretiyle belirleneceği hukuksal gerçeği ortadadır. Oysa yukarıda açıklandığı biçimde inceleme ve araştırma yapılmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
    Yapılacak iş; ödemenin yapıldığı tarihteki veriler esas alınarak davacının gerçek zararını saptamak, böylece tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığını denetlemek, açık oransızlığın bulunması durumunda ödemeleri “kısmi ifayı içeren makbuz” niteliğinde kabul etmek ve yapılan ödemenin; davacının ödeme tarihindeki, gerçek zararını hangi oranda karşıladığını saptamak; son verilere göre hesaplanan tazminat miktarından, yasal indirimler yapılmak suretiyle belirlenecek gerçek zarardan, davalı tarafın; ödeme yapılan tarih itibarıyla davacının karşıladığı zarar oranında indirim yapmak ve varsa kalan miktara hükmetmek, açık oransızlığın bulunmadığının tespiti halinde ise davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmekten ibarettir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine,
    20/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi