4. Ceza Dairesi 2016/11781 E. , 2016/14157 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret, tehdit
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, kararın niteliği, cezaların türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
1-Suç tarihinde 15-18 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuk ..."ün eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK’nın 125/3-a, 106/2-c maddesinde düzenlenen tehdit ve hakaret suçları için öngörülen cezaların türü ve üst sınırına göre aynı Kanun"un 66/1-e, 66/2 ve 67/4. maddeleri uyarınca hesaplanan 7 yıl 12 aylık dava zamanaşımı süresinin suçun işlendiği 19.05.2006 tarihinden hüküm tarihine kadar dolmuş olduğunun gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş,suça sürüklenen çocuk ..."ün temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, suça sürüklenen çocuk hakkında tehdit ve hakaret suçundan açılan kamu davalarının 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddesi gereğince DÜŞMESİNE,
2-Sanık ... hakkında tehdit ve hakaret suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a-Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez.
Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur.
Birlikte tehdit suçunun oluştuğu kabul edilen somut olayda, karakol önünde bekleyen, içeri girmeye çalışan ve hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen diğer sanık ... "in kendi gömleğini açarak mağdurlara hitaben ""erkeksen vur"" şeklinde sözler sarf etmesi eyleminin ne şekilde mağdurların üzerinde ciddi korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya elverişli, yeterli ve uygun olduğu tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle tehdit suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
b-Diğer suça sürüklenen çocuk ..."ün soruşturma aşamasında alınan beyanında, mağdurların ""vururum sizi, o.... çocukları, s...n gidin"" dediğini belirtmesi karşısında, sanık ... hakkında hakaretten 129 ve kabule göre tehdit suçundan 29. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
c-Her iki suçtan kurulan hükümde, daha önce 3 aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmeyen sanık hakkında "" engel sabıkası olduğu "" biçimindeki yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle TCK"nın 51. maddesinin uygulanmamasına karar verilmesi,
d-Sanığın hakaret suçunu aleni yer olan karakol önünde işlemesine karşın, TCK"nın 125/4. maddesinin uygulanmaması,
e- Sanığın tek fiille birden fazla kişiye karşı tehdit ve hakaret suçunu işlediğinin kabul edilmesi karşısında, TCK"nın 43/2. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
f-Anayasa Mahkemesi"nin karar tarihinden sonra 24.11.2015 günü, Resmi Gazete"de yayınlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin kararının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık ..."in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK"un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.