Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2015/3906 Esas 2016/2596 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/3906
Karar No: 2016/2596
Karar Tarihi: 05.05.2016

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2015/3906 Esas 2016/2596 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Dava, bir eser sözleşmesi nedeniyle faiz alacağının tahsili istemi üzerine açılmıştır. Davacı, imalatları tamamlayarak işi davalı kuruma teslim ettikten sonra, iş bedeli olan 274.979,00 TL'yi 11 yıl sonra almıştır. Davacı, 27.05.2001 tarihinden itibaren işlemiş faiz alacağına ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL'lik kısmın tahsilini istemiştir. Dava kısmen kabul edilmiştir, ancak Yargıtay, davalının usulüne uygun şekilde temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur. Kararda belirtilen Borçlar Kanunu'nun 101. maddesi, muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olacağını belirtmektedir. Ancak bu ihtarla birlikte açıkça istenilen para borcunun miktar olarak gösterilmesi gerekmektedir.
Kanun maddeleri: Borçlar Kanunu'nun 101. maddesi.
15. Hukuk Dairesi         2015/3906 E.  ,  2016/2596 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Dava, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklamış olup, faiz alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece ıslahla arttırılan miktar da dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili dava dilekçesinde davacı ile davalı arasında 22.10.1999 tarihinde imzalanan sözleşmeyle davacının "... yapım işini üstlendiğini, davacının imalâtları tamamlayıp işi davalı kuruma 2001 yılında teslim ettiğini, davalı tarafından davacıya 27.05.2001 tarihinde ödenmesi gereken brüt 274.979,00 TL alacağın 12 yıl sonra 11.06.2013 tarihinde ödenebildiğini bu nedenle 27.05.2001 tarihinden 11.06.2013 tarihine kadar 274.979,00 TL için işlemiş faiz alacağının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL"lik kısmının tahsilini talep etmiş, 23.05.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle faiz alacağına ilişkin talebini 762.279,98 TL"ye yükseltmiştir.
    Görüldüğü gibi davacı yüklenici 11.06.2013 tarihinde kendisine ödenen 274.979,00 TL iş bedeli için, sözleşmeye göre işin bitim tarihi olan 27.05.2001 ile ödemenin yapıldığı 11.06.2013 tarihleri arasındaki süre yönünden hesapladığı faiz alacağını eldeki davada talep etmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 31.10.2014 tarihli bilirkişi raporunda, bilirkişilerce "işin sözleşmede kararlaştırılan bitim tarihi olan 27.05.2001 tarihinde geçici kabulün yapılması gerektiği, sözleşmenin 2/F maddesi uyarınca sözleşme eki olan ... Genel Şartnamesi"nin 39 ve 40. maddelerinde, kesin metraj ve hesapların geçici kabul tarihinden başlamak üzere en çok 6 ay içinde idareye teslim edilmesinin hükme bağlandığı, bu nedenle işin bitim tarihi olan 27.05.2001 tarihinden 6 ay sonrasına gelen 27.11.2001 tarihinde kesin hesabın yapılması gerektiği, bu tarihin kesin vade olduğu, dolasıyla davalı idarenin 28.11.2001 tarihinde temerrüde düştüğü" kabul edilerek bu tarih ile 11.06.2013 ödeme tarihi arasındaki süre için hem yasal hem de avans faiz oranları üzerinden ayrı ayrı işlemiş faiz hesabı yapılmış, mahkemece bilirkişi raporundaki avans faiz oranlarına göre yapılan işlemiş faiz hesabı benimsenerek hüküm kurulmuştur.

    Oysa bilirkişilerce faiz hesabına başlangıç yapılan tarihin para borcu yönünden temerrüt oluşturduğunun kabulü mümkün değildir. Sözleşmenin 2/F maddesinde ... Genel Şartanamesi sözleşme ekleri arasında sayılmıştır. Kesin metraj ve hesapların geçici kabul tarihinden başlamak üzere en çok 6 ay içinde idareye teslim edilmesi gerektiğine ilişkin düzenleme anılan şartnamenin 40. maddesinde yer almakta olup, söz konusu düzenleme iş bedeli (hakediş) alacağı yönünden kesin vade niteliğinde değildir. Nitekim ... Genel Şartnamesi"nin benzer nitelikteki 39. maddesiyle ilgili Dairemizin yerleşen uygulamasıyla idarenin onayından sonra 30 günde hakedişin ödeneceğine dair hüküm kesin vade niteliğinde kabul edilmemiş, ayrıca temerrüdün bulunması gerektiği belirtilerek istikrarlı biçimde uygulama sürmüştür.
    Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 101. maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur. İhtar ile amaçlanan borçludan borcun istenmesi ve ifa olarak onu kabule hazır olunduğunun borçluya bildirilmesidir. Bu bakımdan borçluya gönderilecek ihtarda açıkca istenilen para borcunun miktar olarak gösterilmesi ve bunun ödenmesinin istenmesi gerekir. Davacı, davalı idareye verdiği 05.11.2012 tarihli dilekçesinde kesin hesabın yapılarak hakedişten doğan alacakların işlemiş faizi ile birlikte ödenmesini istemişse de, dilekçede alacak miktarını açıkça göstermediğinden, bu dilekçe de para borcu yönünden davalıyı temerrüdü düşürücü nitelikte değildir. Bu durumda ödemenin yapıldığı 11.06.2013 tarihinden önce davalı usulüne uygun şekilde temerrüde düşürülmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken bilirkişi raporu ile bağlı kalınarak kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 05.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.