Esas No: 2021/13283
Karar No: 2022/625
Karar Tarihi: 19.01.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/13283 Esas 2022/625 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2021/13283 E. , 2022/625 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı Kurumun ... Termik Santralinde 1972 yılından bu yana çalışmakta iken 2003 yılında emekli olduğunu, daha sonra 2005 yılı Ağustos ayı başında değirmen bakım servisinde vardiya sorumlusu olarak tekrar çalışmaya başladığını ve 15.02.2010 tarihinde hizmet sözleşmesinin feshi sonucu işinden ayrıldığını, ihale süresinin sona ermesi ve işin yeni bir firmaya ihale edilmesinin fesih sebebi sayıldığını, davacının çalıştığı servisin elektrik üretiminde ana merkez olduğunu, görülen işlerin santralin asli ve sürekli işi olduğunu, davalı Kurumun kadrolu personeli ile birlikte davalı tarafından temin edilen malzemeler ve kurum yetkililerinin talimatı ile çalışıldığını, söz konusu işlerin daha önce kurumun kadrolu elemanları ile yapılmasına rağmen, ucuz işçi teminine yönelik olarak muvazaalı sözleşmeler ile taşeron firmalara yaptırıldığını, hizmet sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, davacının aynı işyerinde aynı işi yapan kadrolu işçiler ile aynı ücreti talep hakkı bulunduğunu, Sendikalar Kanunu'nun 31. maddesinde ücret eşitsizliği yönünden sendikasız işçilerin korunduğunu, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 5. maddesi, Anayasa'nın 10 ve 55. maddeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14. maddesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 1 ve 2. maddelerinde eşitlik ilkesinin vurgulandığını iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret fark alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın görev, yetki, husumet, derdestlik, kesin hüküm, hukuki yarar yokluğu, hak düşürücü süre ve zamanaşımından dolayı reddi gerektiğini, müvekkilinin ihale makamı olduğunu, davacının kendi işçileri olmadığını, ayrı bir işverenin işçisi olduğunu, muvazaa olgusunu kabul etmediklerini, bir kamu kuruluşu olan müvekkili şirketin muvazaalı işlem yapmasının söz konusu olamayacağını, ihale ile şirketlere verilen işin niteliği ve yürütümü bakımından elektrik üretimi işinden tamamen farklı ve bağımsız nitelikte bir iş olduğunu, ihale konusu işlerin hiçbir zaman asıl iş olan elektrik üretim işinin bir parçası olamayacağını, davacı ile müvekkili arasında kesinlikle iş akdi olmadığını, bu nedenle davaya konu işçilik alacaklarından müvekkili kurumun hiçbir sorumluluğu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
İlk derece mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin ilk kararı Dairemizin 16.09.2019 tarih ve 2019/5485 esas, 2019/15858 karar sayılı ilamı ile, davalı işveren ile ihbar olunanlar arasındaki hukuki ilişkinin muvazaaya dayandığının anlaşıldığı, ancak davacının Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden yararlanabilmesi için sendika üyeliği ya da dayanışma aidatı ödemesi olup olmadığı yönünde araştırma yapılması ve alacaklarının buna göre hesaplanması gerektiği yönünde bozulmuş, bozmadan sonra mahkemece davacının dayanışma aidatı ödeme talebi olmadığı ve sendika üyeliği de işverene bildirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu kez Dairemizin 14.09.2021 tarih ve 2021/8094 esas, 2021/11762 karar sayılı ilamı ile, Mahkemenin dava konusu tüm taleplerle ilgili olarak Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesine uygun bir şekilde hüküm kurmamasının hatalı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozma kararında gösterilen ilkelere aykırı bulunması usule uygun olmadığından bozma nedenidir. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalan kısımlar hakkında yeniden inceleme yapılarak karar verilemez. Zira, bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak teşkil eder.
Ne var ki; kamu düzenine ilişkin hususlar hakkında aleyhe bozma yasağı uygulanamaz. Yani Yargıtay, kamu düzenine aykırı bir husustan dolayı hükmü temyiz edenin aleyhine (temyiz etmemiş olan tarafın lehine) olarak da bozabilir. Çünkü kamu düzenine ilişkin hususları hâkim (ve Yargıtay) kendiliğinden gözetme ile yükümlüdür.
Bu kapsamda vurgulanmalıdır ki “Maddi hataya dayanan bozma kararına uyulması da usulü müktesep hak teşkil etmez”( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15.03.1972 gün ve E:1968/1-277, K:176; 01.03.1995 gün ve E:1995/7-641, K:117; 23.01.2002 gün ve E:2001/1-1010, K:2002/1; 12.07.2006 gün ve E:2006/4-519, K:527; 04.11.2009 gün ve E:2009/13-370, K:2009/480 sayılı kararları; Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, ... 2001, Cilt 5, sayfa 4771 vd.).
Mahkemenin ilk kararı Dairemizin 16.09.2019 tarih ve 2019/5485 esas, 2019/15858 karar sayılı ilamı ile; davacının sendika üyeliği ya da dayanışma aidatı yönünden gerekli araştırma yapılarak var ise üyeliğin bildirildiği ya da dayanışma aidatı dilekçesinin verildiği tarihten itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlandığı kabul edilerek gerekirse bu yönde hesap raporu alınması gerektiği, davacı işçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı tespit olunduğunda davaya konu ücret farkı isteğinin reddine karar verilerek, diğer işçilik alacaklarının toplu iş sözleşmesi hükümleri yerine davacıya ödenen ücretler üzerinden hesaplanıp hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Dairemizin ikinci bozması ise; sair temyiz sebepleri incelenmeksizin, Mahkemenin dava konusu tüm taleplerle ilgili olarak Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesine uygun bir şekilde hüküm kurmaması yönünden olmuştur.
Mahkemece, yapılan araştırmada davacının sendikaya üyeliğinin ve dayanışma aidatı ödediğinin tespit edilemediği belirtilerek ücret farkı reddedilmiş ise de, ilk bozmamız gereği yerine getirilmeksizin, davacının kıdem ve ihbar tazminatı alacakları ödenen ücretleri üzerinden hesaplanarak hüküm altına alınması gerekirken, bozulan ilk mahkeme kararında hükme esas alınan bilirkişi raporu kabul edilerek sendikalı işçinin ücretine göre yapılan hesaplamaya göre kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 19.01.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.