11. Ceza Dairesi Esas No: 2016/9923 Karar No: 2019/2629 Karar Tarihi: 13.03.2019
Defter ve belgeleri gizlemek - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/9923 Esas 2019/2629 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, 2010 yılına ait defter ve belgelerinin istenmesine rağmen 15 gün içinde ibraz etmediği gerekçesiyle defter ve belgeleri gizlemek suçundan mahkum edilmiştir. Ancak mahkeme kararı, vergi denetmeni tarafından defter ve belgelerin ibraz edilmesi için yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı ve incelemenin dairede yapılması gerektiği şeklindeki vergi kanunu maddelerinin incelenmemesi sonucu eksik araştırma ile verilmiştir. Ayrıca, hüküm açıklanmasının geri bırakılması konusunun değerlendirilmemesi, suç tarihinin yanlış yazılması ve Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı sonrası TCK'nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın yeniden değerlendirilmesi gerekliliği nedeniyle mahkeme kararı bozulmuştur. Kanun maddeleri: 213 sayılı VUK'nin 139. maddesi, 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesi, 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi.
11. Ceza Dairesi 2016/9923 E. , 2019/2629 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Defter ve belgeleri gizlemek HÜKÜM : Mahkumiyet
İkamet amaçlı bina inşaatı işi için mükellef olan sanıktan, 2010 yılına ait defter ve belgelerinin istenmesine rağmen 15 gün olan yasal süresi içerisinde ibraz etmediğinin iddia ve kabul olunduğu davada; 1- 213 sayılı VUK"nin 139. maddesine göre; vergi incelemeleri, esas itibarıyla incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılır. İş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zaruri sebeplerle incelemenin yerinde yapılması imkansız olur veya mükellef ve vergi sorumluları isterlerse inceleme dairede yapılabilir. İş yeri faal olan mükelleflere, defter ve belgelerin vergi dairesine getirilmesi için yapılan tebligatlar usulüne uygun olmadığından suçun unsurları oluşmayacaktır. Somut olaya gelince, vergi denetmeni tarafından defter ve belgelerini ibraz etmesi için çıkartılan tebligatın, ikamet adresinde sanığın eşine 20.10.2012 tarihinde tebliğ edilmesi; incelemenin dairede yapılmasını gerektiren nedenler tespit edilmediği için, defter ve belgelerin incelenmek üzere ibrazı için denetmenlik adresine getirilmesi istenerek sürecin mükellef aleyhine tersine çevrilmesi; sanığın,“Ben o tarihlerde ..."de ...Beton isimli şirkette alt taşeronluk yapıyordum. Ayrıca vergi mükellefi idim. 2010 yılına ilişkin defter ve belgelerin ibraz edilmesi amacıyla tebligat yapılması üzerine ben muhasebecime bu hususu iletmiştim. Ancak sonradan öğrendiğim kadarı ile muhasebecim defter ve belgelerin bir kısmını vermiş bir kısmını vermemiş. Ben şehir dışında idim. Muhasebecimin yapacağını düşünmüştüm.” diyerek suçlamayı kabul etmemesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti açısından, suç tarihinde şirketin hesaplarının dairede incelenmesine imkan veren 213 sayılı VUK’nin 139/2. maddesindeki istisnalardan birinin varlığının önceden belirlenip belirlenmediğinin, iş yerinde faaliyetin devam edip etmediğinin ilgili vergi dairesinden sorulması, iş yeri dışında inceleme yapılmasına ilişkin bir tespit varsa belgesinin istenmesi, aksi takdirde yapılan tebligatın hukuki sonuç doğurmayacağı dikkate alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile mahkûmiyet hükmü kurulması, 2- Kabule göre ise; a) Suçtan kaynaklanan somut bir zarar bulunmadığı ve sanığın sabıkasında görünen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin ilamın da suç tarihi itibarıyla sanık hakkında yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel mahiyette olmadığı anlaşıldığı halde, cezası ertelenen sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının değerlendirilmemesi, b) Suç tarihinin gerekçeli karar başlığında, defter ve belgelerin ibrazı için tebligatın yapıldığı tarihten itibaren 15 günlük sürenin sonu olan “07.01.2013” yerine, “09.01.2013” olarak hatalı yazılması, c) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz talebi bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 13.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.