Abaküs Yazılım
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/58
Karar No: 2022/1013
Karar Tarihi: 19.10.2022

BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/58 Esas 2022/1013 Karar Sayılı İlamı

T.C... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/58 - Karar No:2022/1013
T.C.
...
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/58
KARAR NO : 2022/1013
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ ... 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2019
NUMARASI : 2015/115 E-2019/817 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 19/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/11/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı firma arasında “Fan Rotoru ve Mili İmali ve Satışı”na ilişkin sözleşmesi bulunduğunu, davalının müvekkili firmadan aldığı mal bedeli 61.950,00 Euro’dan bakiye 37.842,00 Euro'luk borcunu faturanın kendisine tebliğ edilmesi ve süresinde herhangi bir itirazda bulunmamasına ve herhangi bir iade faturası kesmemesine rağmen zamanında ödemediğini, bunun üzerine müvekkili firma tarafından Ankara 24. İcra Müdürlüğü'nün 2014/26482 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinde davalının yetkiye, borca ve tüm ferilerine itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek; Ankara 24. İcra Müdürlüğü'nün 2014/26482 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve alacak miktarının %20'si kadar icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; icra dairesi ve mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, icra takibinin yetkisiz icra dairesinde açıldığını, yetkili icra dairesinin borçlunun ikametgahı olan Bucak-Burdur İcra Dairesi olduğunu, genel yetki kuralları gereğince davalı şirketin ticari ikametgahının bulunduğu Bucak Mahkemelerinin yetkili olduğunu, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, davacı tarafından sunulan teklif metninin satın alma şefi ... tarafından imzalanmış olup sipariş formunu imzalayan ...'ün şirket adına akdi ilişkiye girme yetkisi bulunmadığını, müvekkili firmaya teslim edilen eserin ayıplı olduğunu, davacının taahhüdünü yerine getirmediğini, eser sözleşmesinin ifa yerinin Bucak/ Burdur olduğunu, eserde gizli ayıp bulunduğunu, davacının ayıplı eserini iade almadığı gibi müvekkilinin mağduriyetini gidermediğini, aksine icra takibine giriştiğini, müvekkilinin davacı ile olan ticari ilişkiden beklenilen faydayı elde edemediğini belirterek; davanın reddini ve %20 kötüniyet tazminatı takdirini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, eser sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağına dayalı itirazın iptali davası olduğu, davacı tarafından davalıya verilen teklife davalının verdiği sipariş teyidinde Ankara Mahkemeleri ve İcra Dairelere yetkili kılındığı, dava konusu fanın davacı tarafından davalıya ait fabrikaya kurularak çalıştırıldığı, davacı ve davalı şirket çalışanlarından oluşan görevlilerin imzaladığı 10/11/2014 tarihli tutanakta fanın çalışma koşulları ve ölçümlerinin yazıldığı, bu değerlere davalının daha sonra herhangi bir itirazı olmadığı, davacı şirketin daha sonra davalıya servis hizmeti de verdiği, somut olayda; taraflar arasında 09/04/2014 tarihli teklif metni ve 14/04/2014 tarihli sipariş teyidi ile davacı şirketin davalı şirkete “fan rotoru ve mil imali” konusunda anlaşmaya vardıkları, davacının imal ettiği fanı davalının fabrikasında kurduğu ve çalışır şekilde teslim ederek çalışma sırasındaki ölçülerin her iki tarafın çalışanlarınca tutanak altına alınarak imzalandığı, davalının bir süre kullanıp daha sonra çıkardığı fan üzerinde herhangi bir tespit yaptırmadığı, davacıya ayıp ihbarında bulunmadığı, fan karşılığında davacıya bir miktar ödeme yaptıktan sonra bakiye dava konusu kısmı ödemediği, davalı vekilinin fanın tekrar takılarak üzerinde keşif yapılması halinde fabrikanın büyük zarara uğrayacağı iddiası ile mevcut delillere göre karar verilmesini istediği, bu durumda davalının ayıp iddiasını kanıtlayamadığı, yüklenicinin yapılan işi kararlaştırılan sürede ve nitelikte yapmış olduğunu ispat külfetinin bulunması karşısında, ayıp hususunun ispatının davalı iş sahibinin sorumluluğunda olduğu, davalının eserin ayıplı olduğunu davacıya herhangi bir şekilde bildirmediği, ihbarda bulunmadığı, yargılama sırasında da keşfe karşı çıkarak ayıp hususunu ispatlayamadığı, bu durumda sözleşmede kararlaştırılan bedelden davacıya ödenmeyen kısım her iki tarafın defterlerinde de aynı miktarda olup icra dosyasında istenen miktarla da örtüştüğü gerekçesiyle davanın kabulüne, Ankara 24. İcra Dairesi'nin 2014/26482 esas sayılı dosyasına davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin takip dosyasındaki şartlar ile aynen devamına, alacak likit kabul edilerek 21.664,78 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; dava konusu fanın, davalı tarafından 03/11/2014 tarihinde devreye alınırken, fanın vuruntulu olarak çalıştığının tespit edildiğini, davalı tarafından incelemeler tamamlandıktan sonra 06/11/2014 tarihinde davacıya fanda titreşim olduğunun bildirildiğini, bildirime dair elektronik iletinin dava dosyası içinde bulunduğunu, kaldı ki davacının imal ettiği fana ilişkin olarak 7 yıllık garanti verdiğini, bu nedenle garanti süresi içinde dava konusu fanda ortaya çıkan ayıpların davalı tarafından bildirilme yükümlülüğü bulunmadığı gibi, belirtildiği gibi, davacıya ayıbın ihbar da edildiğini, bu nedenle mahkemenin davacıya ayıbın ihbar edilmediğine yönelik gerekçesinin yerinde olmadığını, 01/07/2016 tarihli ilk bilirkişi raporu ile 27/11/2014 tarihli uzman görüşü niteliğindeki raporla, ayıbın varlığı ispat edilmiş olmasına rağmen, mahkemece dosya kapsamında yer alan bu raporların neden hükme esas alınmadığı açıklanmadan karar verilmesinin Anayasa’nın “Adil Yargılanma Hakkı” “Hukuki Dinlenilme Hakkı” “Mülkiyet Hakkı” ve “Hukuk Devleti İlkesi”ne aykırılık teşkil ettiğini, dava konusu fandaki ayıbın varlığının dosya kapsamında toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve uzman görüşü niteliğindeki teknik rapor ile ispat edildiğini, bu kapsamda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının, dava konusu fanı, taraflar arasında kararlaştırılan 14/04/2014 tarihli sipariş teyidinde belirtilen ölçülere göre imal etmesi gerektiği halde, bu ölçülere göre imal etmediği ve bunun dava konusu fanı ayıplı hale getirdiğini, orijinal projede belirtilen ölçülerde fan imal edilmemesinin fanın performansını etkileyerek fanda titreşim sorunu yaratacağı sübut bulmasına rağmen mahkeme tarafından bu maddi ve hukuki gerçekliğin gözardı edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının, akredite kuruluş olan ... Mühendislik firmasına 25/11/2014 tarihinde yaptırdığı ölçüm ile fabrikadaki toz yükünün yönetmelikte belirtilen standartlara uygun olduğunu ispat ettiğini, bu nedenle dava konusu fandaki vibrasyon sorununun davacının iddia ettiği gibi işletme şartlarından kaynaklanmadığı hususunun sübuta erdiğini, davacının fandaki ayıbın işletme koşullarından kaynaklandığı iddiasını ispat edemediğini, bu nedenle davanın reddi gerekirken mahkemece kabulüne karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak hüküm tesis edilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, bunun yanı sıra somut uyuşmazlıkta davalının, davacı tarafından imal edilen fanın ayıplı olarak imal edildiğini iddia ettiğini ve ayıbın varlığını dava dosyası kapsamında toplanan bilirkişi raporları başta olmak üzere kanuni delillerle kanıtladığını, dolayısıyla davalının itirazının haksız olduğunun kabul edilemeyeceğini, kaldı ki, dava konusu fanın ayıpsız bir fan olduğunu, yani davalının itirazının haksız bir itiraz olduğunu kabul anlamına gelmemekle birlikte, davalının ayıp savunmasının, yargılamayı gerektirir bir durum olduğunu, bu itibarla da davacının alacağının likit bir alacak olmadığını, bu nedenle de davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dairemizin 22/12/2021 tarih ve 2019/1897 Esas- 2021/1185 Karar sayılı geri çevirme kararı uyarınca; mahkemesince davalı vekilinin vekaletname eksikliği ikmal edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 09/04/2014 tarihli ve 11/04/2014 teyitli teklif sözleşme ile davalıya ait fabrika için fan rotoro ve mil imali konusunda eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu ihtilafsız olup, davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Bu sözleşme ile davacı yüklenici, teklif mektubunda özellikleri gösterilen "fan rotoru ve mil" imalatı işini 52.500,00 Euro+KDV bedel ile üstlenmiştir.
Dosya içinde bulunan bilgi ve belgelerden, sözleşme imzalanıp, imalata başlandıktan sonra, davacı yüklenici tarafından üretilecek olan fan rotoru ve milinin projesinde değişiklik talep edildiği, bu talebin davalı iş sahibi tarafından imalata 7 yıl garanti verilmesi şartı ile kabul edildiği anlaşılmıştır.
İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi'nin 19/06/2014 tarih ve 2013/4976 Esas-2014/4282 Karar sayılı ilamı ile benzer uygulama ve içtihatları). Bu nedenle Mahkemenin süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığına yönelik gerekçesi doğru bulunmamıştır.
Bununla birlikte, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun eser sözleşmesi hükümlerine düzenleyen 470 ve devamı maddelerine ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu'nun ispatı düzenleyen genel ilkelerine göre, işin yapılıp teslim edildiğinin yüklenici, yüklenici tarafında imâl edilip, iş sahibine teslim edilen eserin ayıplı olduğunun iş sahibi tarafından ispat edilmesi gerekir. Ayıbın varlığını kanıtlama yükümlülüğü, ayıbın niteliğini kanıtlamayı da kapsar. Çünkü ayıptan doğan seçimlik hakların hangisinin kullanılabileceği yönünden ayıbın niteliğinin de belirlenmesi gerekir. (Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi'nin 25/06/2015 Tarih ve 2015/624 Esas-2015/3700 Karar sayılı kararı, Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi'nin 26/02/2018 tarih ve 2016/4970 Esas-2018/786 Karar sayılı kararları )
Somut olay incelendiğinde; dava açılmadan önce, davalı iş sahibi tarafından ... tarafından düzenlenen 27/11/2014 tarihli raporda genel olarak; rotor ve milinin projesine uygun olarak imal edilmediği, mevcut milin göbek bağlantısının tasarımında yapılan değişiklikle birlikte flanşın toplam kalınlığının da değiştiği, E-Detayında flanşın toplam et kalınlığının 90 mm. olduğu, oysa mevcut rotorda bu et kalınlığının 115 mm ölçüldüğü, aradaki kalınlık farkının rotorun rijitliğini etkilediği, aynı şekilde flanşı bağlayan cıvata bağlantılarının sayısı ve sıralamasının da değiştiği, bu hususların vibrasyonu olumsuz etkilediği, daha ilk günden beri yüksek vibrasyonla çalışan milin göbek bağlantısının farklı tasarımından (tolerans,rijitlik) kaynaklandığı, bunun kullanım hatasından kaynaklanmadığı, bu hususun gizli ayıp niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. Bu rapora davacı yüklenici tarafından itiraz edilmiştir.
Yargılama sırasında mahkemece talimat yolu ile iki defa keşif yaptırılmış ve ilki heyetten, ikincisi ise tek makine mühendisi bilirkişiden olmak üzere, bilirkişi raporu aldırılmıştır. Bilirkişiler, dava konusu imalatın davalı iş sahibi tarafından, yerinden çıkarılarak, kendisine ait tesisin bahçesine konulması nedeniyle, imalatı çalışır vaziyette inceleyememiş, ilk keşfe katılan bilirkişi heyeti, sorunun üretim ve işletme hatalarından kaynaklanmadığını, fanda meydana gelen vibrasyon sorununun mil-göbek bağlantısında yapılan değişiklikle birlikte flanşın toplam kalınlığının değişmesi ve seçilen mil malzemesinden kaynaklandığını belirtmiş; bu rapora davacı yüklenici tarafından itiraz edilmiştir. İkinci keşfe katılan makine mühendisi bilirkişi Prof.Dr...., titreşim nedeni olarak belirtilen mil malzemesi, mil-göbek bağlantısı ve flanş kalınlık ölçülerini rapor etmiş; mil malzemesinin, diğer raporlarda belirtilenin aksine EN (DIN) standardına göre 13CrMo4 değil, 42 CrMo4 malzemesi olduğunu, mil göbek bağlantısının projesinde sıkı geçme toleransı H7 m6 olup, kama ile desteklendiğini, yine diğer bilirkişi raporlarında tespit edilenin aksine göbek flanş et kalınlığının 90 mm değil, 116 mm olduğunu, diğer bilirkişi raporlarında belirtilen değerlerin, dava konusu fan projesinden alınmamış olup, arjinal fan projesinden alınan kaynaklı göbek çiziminden alınmış olduğunu, fan titreşiminin çalışma koşullarından mı, yoksa fan mekanik yapısından mı kaynaklandığı konusunun değerlendirilemediğini belirtmiştir.
Davalı iş sahibi vekili 05/04/2019 tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde; fan rotorunun tekrar devreye alınmasının fiilen mümkün olmadığını, fanın değişimi, montaj ve demontaj süresinin yaklaşık 12 gün sürecek olup, 2.hat döner fırınının devreden çıkartılmasını gerektireceğini, bunun da üretim kaybına sebep olacağını beyan etmiş olup, dava konusu imalatın çalışır halde incelenmesi, bu kapsamda yargılamada ayıbın niteliğinin tespiti mümkün olmamıştır.
Sonuç olarak, yukarıda açıklanan kural ve ilkeler kapsamında, dosyada alınan bilirkişi raporları ile ayıbın niteliğinin iş sahibi tarafından ispat edilememesi nedeniyle Mahkemece, bakiye iş bedeli alacağına yönelik davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Bununla birlikte; mahkemece davacı yüklenicinin icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilerek; 21.664,78 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu'nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK'nun 07/06/2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı iş sahibinin imalatın ayıplı olduğuna ilişkin savunması bulunmakta olup, alacağın varlığı ve miktarı, yargılamada yapılan bilirkişi incelemeleri neticesinde tespit edilmiştir. Bu nedenle alacağın likit olmadığı anlaşılmakla davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf talebinin kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile, Ankara 24. İcra Müdürlüğü'nün 2014/26482 Esas sayılı icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin takip dosyasındaki şartlar ile aynen devamına, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 12/07/2019 tarih ve 2015/115 Esas- 2019/817 Karar sayılı kararının HMK'nun 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KABULÜNE,
-Ankara 24. İcra Müdürlüğü'nün 2014/26482 Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin takip dosyasındaki şartlar ile aynen devamına,
-Davacının icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.082,86 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.229,12 TL'nin mahsubu ile bakiye 5.853,74 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine'ye irat kaydına,
5-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 16.553,06 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 1.229,12 TL peşin harç ile 2.600,00 TL bilirkişi ücreti, 2.889,76 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 6.718,88‬ TL'nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-6100 sayılı HMK'nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
8-İstinaf talep eden davalı tarafından yatırılan 483,83 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
9-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 12,19 TL muhabere evrak gönderme masrafı olmak üzere toplam 133,49‬ TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 361. madde gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay'da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 19/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan ...
e-imzalıdır

Üye ...
e-imzalıdır

Üye ...
e-imzalıdır

Katip ...
e-imzalıdır



Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi