12. Ceza Dairesi 2018/2034 E. , 2020/3943 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm :1- 2863 sayılı Kanunun 74/1. maddesi gereğince açılan kamu davası yönünden ..., ... ve ... hakkında; CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraat 3- Sanık ... hakkında; 2863 sayılı Kanunun 70, 75, TCK’nın 62/1, 52/2, 51/1-3-7-8, CMUK’un 326/son maddesi gereğince mahkumiyet
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların ayrı ayrı beraati ile sanık ...’in mahkumiyetine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2012 gün, 6-386; 30.11.2010 gün, 5-237; 29.05.2007 gün, 114-113; 26.05.2009 gün ve 50-130 sayılı ve benzer kararlarında vurgulandığı üzere; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 40/2, 5271 sayılı CMK"nın 34/2, 231/3, 232/6. maddeleri gereğince, hüküm ve kararlarda, başvurulacak yasa yolu, süresi, başvuru yapılacak merci ile başvuru şeklinin anlaşılabilir nitelikte açıkça gösterilmesi zorunluluğuna rağmen, katılan vekilinin hükme yönelik temyiz yoluna başvuru süresinin 1 hafta olduğu gözetilmeden, Mahkemece dosyanın esası hakkında karar verildikten sonra, hükmün yasa yolu kısmında temyiz yasa yoluna başvuru süresi 15 gün olarak belirtilerek yasa yolunun yanlış gösterilmesi suretiyle katılan vekilininin yanıltıldığının anlaşılması karşısında, mahkemece kurulan hükme yönelik temyiz başvuru süresinin 15 gün olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
A- Katılan vekilinin, 2863 sayılı Kanunun 74/1. maddesi gereğince açılan kamu davası yönünden; sanıklar ..., ... ve ...’nun ayrı ayrı beraatine ilişkin hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Mahkemece bozma ilamına uyularak, bozma ilamı doğrultusunda, olay yerinde bulunan DNA profilinin sanıklara ait olup olmadığının tespiti amacıyla Adli Tıp Kurumu İzmir Grup Başkanlığından alınan 22/08/2016 tarihli raporda, sigara izmaritinden elde edilen erkek cinsiyetli DNA profili ile sanıklar ..., ... ve ...’ya ait DNA profillerinin uyumsuz olduğunun belirlendiği anlaşılmakla;
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, beraat kararının usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, sanıkların beraatine ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
B- Katılan vekilinin, sanık ...’in 2863 sayılı Kanunun 70. maddesi gereğince mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesinde ise;
Mahkemece bozma ilamına uyularak, bozma ilamı doğrultusunda, sanık ..."in evinde yapılan aramada bulunan kırık testi ve 7 adet sikke üzerinde bilirkişi kuruluna inceleme yaptırıldığı, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporuna göre; çömlek ile Hellenistik, Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu ve İslam Dönemlerine ait olan sikkelerin 2863 sayılı Kanun kapsamında tasnif ve tescile tabi olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla;
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin, erteleme koşullarının oluşmadığına ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
31/05/2012 tarih ve 2010/503 esas, 2012/453 karar sayılı hükmün sadece sanık tarafından temyiz edilmesi nedeniyle, sanığın kazanılmış hakkı oluştuğu ve dairemizin önceki bozma ilamında da CMUK’un 326/son maddesi gereğince ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla hükmün bozulmasına karar verildiği anlaşılmakla; ilk hükümde sanık hakkında tayin edilen ceza miktarının infaz aşamasında gözetilmesi gerektiği dikkate alınmaksızın, bozma öncesi sanık hakkında adli para cezasına hükmedilmediğinden bahisle adli para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına ve sanığın neticeten 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına yönelik yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün 2 nolu bendinin 4. paragrafındaki “ ancak Bozma öncesi sanık hakkında adli para cezasına hükmedilmediğinden ve bu durum aleyhe temyiz bulunmadığından kazanılmış hakları teşkil ettiğinden ADLİ PARA CEZASINA HÜKMEDİLMESİNE YER OLMADIĞINA,” kısmının çıkartılması, hükmün “Sanığın sonuç olarak 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, bozma öncesi 5 ay hapis cezasına hükmedildiğinden ve aleyhe bozma bulunmadığından bu durum lehe kazanılmış hak teşkil ettiğinden SONUÇ OLARAK 5 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,” şeklindeki 5. paragrafının hükümden çıkartılması ve 5. paragrafın yerine “ Sanığın neticeten 10 ay hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, 31/05/2012 tarih ve 2010/503 esas, 2012/453 karar sayılı hükmün sadece sanık tarafından temyizi üzerine bozulması nedeniyle sonuç ceza miktarı sanık lehine kazanılmış hak teşkil ettiğinden, 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 saylı CMUK"un 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hak nedeniyle, sanık hakkındaki 5 ay hapis cezasına ilişkin mahkumiyet hükmünün infaz aşamasında gözetilmesine cümlesinin eklenmesi ve hükümdeki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA; 24/06 /2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.