14. Hukuk Dairesi 2020/3921 E. , 2020/8114 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.03.2015 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, imar uygulaması sırasında tescil harici yerden ihdasen davalı Hazine adına tescil edilen taşınmaz hakkındaki kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili; çekişme konusu...Mahallesi"ndeki 378 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tarım arazisi olarak ve ev inşa ederek nizasız fasılasız kullanılmak suretiyle davacının zilyetliğinde bulunduğunu, taşınmazın Hazine ile ilgisi bulunmadığı hâlde imar uygulaması ile Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkilli adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Kural olarak Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin olağanüstü zamanaşımı veya başka bir yoldan kazanılması ve tapu siciline tescil edilmeleri mümkün değildir. Ancak Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle ilgili düzenlemeye yer veren Türk Medeni Kanunu (TMK)"nun 715. maddesinin son fıkrasında, sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılmasının özel kanun hükümlerine tabi olduğu açıklanmıştır.
Nitekim 10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanunu (KK)"nun 17. maddesinde imar ve ihya kurumuna yer verilmiş ve bu yolla taşınmaz kazanılması imkânı getirilmiştir.
3402 sayılı Kanununun "İhya edilen taşınmaz mallar" başlığını taşıyan 17. maddesi: "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. Somut uyuşmazlıkta; 16.05.2016 tarihinde fen, inşaat ve ziraat bilirkişileri refakatiyle yapılan keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişiler dava konusu taşınmazı 30-35 yıldır davacının kullandığını, öncesinde davacının murisinin yaptığı evi davacı yıkarak yeni bir ev inşa ettiğini, ağaçların davacı ve onun murisi tarafından yetiştirildiğini, davacının kullanımına itiraz edilmediğini belirtmiştir. Dosyaya sunulan 08.01.2016 tarihli ziraat bilirkişisi raporunda dava konusu yerde yaklaşık 25-26 yıldır tarımsal faaliyet yapıldığını, yaşları 22-25 arasında değişen çeşitli meyve ağaçlarının bulunduğu belirtilmiş, taşınmaz ve muhdesatlar ile ilgili kıymet takdiri yapılmıştır. 15.01.2016 havale tarihli inşaat bilirkişisi raporunda 378 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan tek katlı yapıya kıymet takdiri yapılmıştır. 16.11.2015 tarihli fen bilirkişisi raporunda taşınmaz ve üzerindeki yapı krokilendirilmiştir.
TMK"nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli ilanların yöntemine uygun bir biçimde yapılması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi ve ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması gerektiği de göz önüne alınmak suretiyle, işin esasına ilişkin karar verilmelidir.
Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.