11. Hukuk Dairesi 2018/410 E. , 2019/5479 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17/05/2017 tarih ve 2014/214 E- 2017/721 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi"nce verilen 15/11/2017 tarih ve 2017/542 E- 2017/693 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından duruşmalı istenmiş olup temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 17.09.2019 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin %60 hissesinin ... Ailesi"ne, %40 hissesinin de ... Ailesi’ne ait olduğunu, şirketin neredeyse kuruluşundan beri 2 aile tarafından yönetildiğini ancak ... Ailesinin 2012 yılından itibaren çoğunluk pay sahibi olmanın sağladığı avantaj hakkını kötüye kullarak ... Ailesi"ni şirketten fiilen uzaklaştırdığını, azınlık pay sahibi konumunda olan müvekkillerinin haklarınının şirkette çoğunluk pay sahibi olan ... Ailesi"nin tutum ve davranışları neticesinde yok sayıldığını, müvekkillerinin bilgi alma hakkını kullanmasını da engellediklerini, 31/03/2014 tarihli olağan genel kurul ve öncesinde müvekkillerinin bilgi alma ve inceleme hakkının yeteri kadar kullanmamış olmaları nedeniyle, finansal tabloların ve buna bağlı konuların görüşülmesinin ertelendiğini ve işbu ertelenen olağan genel kurulun da 21/05/2014 tarihinde yapıldığını, gerek 31.3.2014 gerekse de 21.5.2014 tarihli genel kurul toplantıısında alınan kararların kanun, ana sözleşme ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, 31/03/2014 tarihli olağan genel kurul toplantısında 2 no’lu gündem maddesine ilişkin olarak "yönetim kurulu faaliyet raporunun onaylanması", 3 no’lu gündem maddesine ilişkin olarak "2013 yılına ait Denetçi Raporunun onaylanması", 8 no’lu gündem maddesine ilişkin olarak "yönetim kurulu üyelerine 2014 yılında aylık 19.800TL olmak üzere 16 maaş ödenmesi", 9 no’lu gündem maddesine ilişkin olarak "yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396 mad yazılı hususlar hakkında yetki verilmesi", 10 no’lu gündem maddesine ilişkin olarak "şirket ana sözleşmesinin 19. maddesinin ana sözleşmeden çıkarılması ve yönetim kurulunun sayısına ilişkin 7. maddesinin değiştirilmesi", 11/c no’lu gündem maddesine ilişkin "şirkete bağımsız denetçi olarak Güreli Yeminli Mali Müşavirlik ve Bağımsız Denetim Hizmetleri AŞ"nin atanmasına", 11/d no’lu gündem maddesine ilişkin olarak "şirket yönetim kurulu üye sayısının 3"ten 5"e çıkarılmasının reddi", 11/e no’lu gündem maddesine ilişkin olarak "... ile ..."nın yönetim kurulu üyeliğine seçilmesi talebinin reddi", 11/g no’lu gündem maddesine ilişkin olarak "şirketin feshinin reddi" kararları ile, 21/05/2014 tarihli Ertelenen Olağan Genel Kurul toplantısında 2 no’lu gündem maddesine ilişkin olarak "2013 yılı finansal tablolarının, bilanço ve kar zarar hesaplarının tasdiki", 3 no’lu gündem maddesine ilişkin olarak "2013 yılı faaliyetleri itibarıyla yönetim kurulu üyelerinin ibrası", 4 no’lu gündem maddesine ilişkin olarak "2013 yılı faaliyetleri itibariyle denetçinin ibrası", 5 no’lu gündem maddesine ilişkin olarak "2013 yılı itibariyle oluşan şirket kardan 800.000TLnin dağıtılması", 6 no’lu gündem maddesine ilişkin olarak "2013 yılı öncesinde şirkette biriken karın dağıtılması talebinin reddi" kararlarının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, genel kurulda alıan kararların kanun, ana sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı bir yönünün bulunmadığını aksine müvekkili şirketin ticari faaliyetlerinin devamını sağlamak için alınması zorunlu kararlar olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davasının kısmen kabulüne, 31/03/2014 tarihli genel kurulunda 9 no’lu şirket yöneticilerine TTK"nun 395 ve 396. maddeleri uyarınca yetki verilmesine ilişkin kararın, 21/05/2014 tarihli genel kurulunda alınan 3 no’lu 2013 yılı yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin alınan genel kurul kararının ve yine, 21/05/2014 tarihli genel kurulunda alınan 5 no’lu 2013 yılı şirket karından 800.000,00 TL"lik kısmın dağıtılmasına yönelik kararların iptaline, diğer talepler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı vekilinin istinaf başvurunun esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 17/05/2017 tarih, 2014/214 E- 2017/721 K. sayılı kararının kısmen kaldırılıp, yeniden hüküm kurularak, davanın kısmen kabulülü ile, 31/03/2014 tarihli genel kurulunda alınan 9 no’lu şirket yöneticilerine TTK"nun 395 ve 396. m. uyarınca yetki verilmesine ilişkin kararın, 21/05/2014 tarihli genel kurulunda 3 no’lu maddesi ile alınan 2013 yılı yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararın, 21/05/2014 tarihli genel kurulunda 5 no’lu alınan 2013 yılı şirket karından 800.000,00 TL"lik kısmın dağıtılmasına yönelik kararın, 31.03.2014 tarihli genel kurulda 2013 yılına ait denetçi raporunun onaylanmasına ilişkin 3 no’lu maddesi kapsamında alınan karar ile 21.05.2014 tarihli genel kurulun denetçinin ibrasına ilişkin 4 no’lu maddesi kapsamında alınan genel kurul kararlarının iptaline, diğer talepler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Dava, davalı şirketin 31.3.2014 ve ertelenen 21.5.2014 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkindir. İstinaf Mahkemesince ertelenen 21.5.2014 tarihli genel kurul toplantısında alınan 5 no"lu, 2013 yılı şirket karından 800.000,00 TL"lik kısmının dağıtılmasına ilişkin genel kurul kararının iptaline yönelik istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir. Ancak, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda,
şirketin likitide oranlarının belirlenen ekonomik standartların üzerinde olduğu, ekonomik göstergeleri iyi olan firmanın dağıtılabilir karı mevcut olduğu halde, başka haklı bir sebep olmaksızın kar dağıtılmamasının kanuna ve dürüstlük kurallarına aykırı olacağından şirket ortaklarının sahip oldukları öz sermayedeki payları dikkate alınarak ve beklentilerini karşılayacak şekilde kar payı dağıtımının yapılması gerektiği belirtilmiş, mahkemece de, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı şirketin 14.259.985,00 TL net kar elde ettiği ve geçmiş yıl karları olarak 72.881.596,00 TL"lik kar elde etmiş olduğu, davalı şirket tarafından 2013 yılında elde edilen bu kardan sadece 800.000,00 TL" lik kısmının dağıtılmasına karar verildiği, diğer yönetici konumunda olan üyelerin hem yönetim kurulu ücreti hem de kardan pay almaları sebebiyle, davacıların ise sadece kardan pay aldıkları göz önüne alındığında, bunun düşük tutulmasının hakkaniyete ve eşitlik prensiplerine aykırı olduğu, yine yaklaşık 14 trilyondan fazla kar elde eden bir şirketin kanunen ayrılması gereken yedek akçeler ve şirketin likiditesinin sağlanması için ayrılacak bedel düşüldükten sonra dağıtılan kar oranının çok düşük kaldığı gerekçesiyle, anılan kararın iptaline karar verilmiş ise de, davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna yönelik 16.12.2016 tarihli dilekçe ile ciddi itirazlarda bulunulmasına rağmen gerek ilk derece mahkemesince gerekse de İstinaf Mahkemesince işbu itirazlar hususunda herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın eksik incelemeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 17/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.