17. Hukuk Dairesi 2016/19287 E. , 2019/5985 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki muvazaaya davalı tapu iptal ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı ... vekili, davacı ile davalılardan Kamuran"ın ... Aile Mahkemesinin ... E.K sayılı ilamı ile boşandıklarını, kararın boşanma yönünden kesinleşmiş olup, tazminatlar yönünden karar düzeltme aşamasında olduğunu, evlilikleri döneminde 2005 yılında davaya konu taşınmazın hissesini satın aldıklarını, boşanma dosyasında taşınmazın devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir talebinin kabul edilmediğini, boşanma davası sonrasında davalının tazminat alacaklarını berteraf etmek için taşınmazı kuzeni Bilal"e değerinin çok altında bir bedelle satış göstererek devir ettiğini, bir hafta sonrada davalının annesinin komşusu olan diğer davalı ..."ye muvazalı olarak satış gösterilip devir edildiğini, davalıların taşınmazın değerinin çok altında olması ve Kamuran"ın mal kaçırma amacının bilebilecek durumda olmaları nedeniyle satışın muvazalı olduğunu belirterek tapu kaydının iptali ile eski hale getirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... ve Rüştü, davayı kabul etmediklerini, satışın gerçek satış olduğunu, davacı ile davalı arasındaki boşanma davasından haberdar olmadıklarını, belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın devir edildiği 22.02.2011 ve 01.03.2011 tarihleri itibariyle henüz dayanak İzmir 6. Aile mahkemesinin ... E.K sayılı ilamındaki maddi ve manevi tazminat hükümlerinin kesinleşmediğini, yine davacının yoksulluk nafakasına ilişkin hükmolunun tutarlarında tasarruf tarihinden sonra 19.11.2012 tarihinde kesinleştiğini, bu yöndende tasarruf tarihleri itibariyle davacının davalı yönünden doğmuş bir alacak hakkının söz konusu olmadığını, bu sebeple İİK"nun 278. Maddesinde belirtilen ivazsız tasarrufların iptaline ilişkin, borcun doğumu koşulunun oluşmadığını, yine dosya kapsamına göre davalının aciz halinde olduğu yönündende icra dosyasında geçici yada kesin aciz belgesi niteliğinde herhangi bir belge bulunmadığını, bu yönden davacının tasarrufun iptali yönündeki taleplerin reddi gerektiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, BK’nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir.
HMK"nin 33. maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.
Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK"nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK"nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler.
3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu
davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere,muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Bu madde sadece davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin kıyasen uygulanması olup üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olacağı anlamına da gelmemelidir.
Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmişsede varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı yukarıda açıklandığı üzere BK 19. maddesine dayalı olarak boşanma davası sonrasında davalının tazminat alacaklarını bertaraf etmek için taşınmazı kuzeni Bilal"e değerinin çok altında bir bedelle satış göstererek devir ettiğini, bir hafta sonrada davalının annesinin komşusu olan diğer davalı ..."ye muvazalı olarak satış gösterilip devir edildiğini, davalıların taşınmazın değerinin çok altında olması ve Kamuran"ın mal kaçırma amacının bilebilecek durumda olmaları nedeniyle satışın muvazalı olduğu iddalarıyla davayı açmıştır. Davacı ... 07/02/2011 tarihinde boşanma davası açmıştır. Davalı ... sahip olduğu taşınmazını 22/02/2011 tarihinde Davalı ... "e devrettiği 01/03/2011 tarihinde de diğer davalı ..."ye devredilmiştir. Boşanma davası sonunda davacı ... lehine tazminata ve nafakaya hükmedilmiştir. Temyiz üzerine henüz temyiz incelemesinde olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece tazminat ve nafaka alacklarının kesinleşmesinin beklenmesi ve işin esasına girilerek taraf delilleri toplanmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ..."a geri verilmesine 13/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.