Esas No: 2020/1979
Karar No: 2022/1739
Karar Tarihi: 20.10.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1979 Esas 2022/1739 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1979 Esas
KARAR NO: 2022/1739
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2020
NUMARASI: 2018/541 2020/133
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının "..." markasının 14/01/1997, "..." markasının 05/08/1997, "..." markasının 08/03/2020 tarihlerinde tescil edildiğini, ancak davalı şirketin markalarını tescil tarihinden itibaren kullanmadığını, markalar üzerinde hakkının kalmadığını, işbu dava ile bağlantılı olarak Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/507 Esas sayılı dosyasının mevcut olduğunu, ayrıca İstanbul Anadolu 2.FSHHM'nin 2013/144 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda da dava konusu markaların dondurma emtiası dışında kullanılmadığının tespit edildiğini, bu tespit üzerine mahkememe davanın kabul edildiğini, Yargıtay tarafından da onandığını, Yargıtay karar düzeltme sürecinde Anayasa Mahkemesinin 556 sayılı KHK'nın 14. Maddesinin iptaline karar verildiğini, bu iptal kararı üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin mahkememizce verilen kararın bozulmasına ve akabinde İstanbul Anadolu 2.FSHHM'nin 2018/89 Esas sayılı dosyası ile davanın reddine karar verildiğini, ancak dosyada alınan bilirkişi raporunun mahkememizce göz önünde bulundurulması gerektiğini belirterek dava konusu markaların dondurma emtiası dışında kalan markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenin 2018/89 Esas sayılı dosyasının henüz kesinleşmediğini, bu nedenle ilk olarak derdestlik nedeniyle, mahkememizce verilen kararın kesinleşmesi durumunda da kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesini gerektiğini, her ne kadar davacı Kanun2un 25/4 md olarak belirtmiş ise de ilgili maddenin SMK m.26/4 hükmü olduğunu, bu maddenin yayımı tarihinden 7 yıl sonra yürürlüğe gireceğini, dolayısıyla kanun maddesinin henüz yürürlükte olmadığını, davacının Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşmasının 19.maddesine dayanılamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "....Tüm dosya kapsamı, TPMK kayıtları, önceki tarihli kararlarda alınan bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde; bir markanın iptalinin istenebilmesi için haklı bir sebep olmadan Türkiye'de tescilden itibaren 5 yıldır ciddi bir şekilde kullanılmamış olması veya kullanımına 5 yıl süreyle ara verilmiş olması gerektiği, izahı yapılan mevzuatın marka iptaline ilişkin hükümlerinin yayım tarihinden geriye doğru değerlendirilmesi gerektiği, bilirkişi raporundaki tespitler ve davalının ciddi kullanımın ispata yarar dava sonrası herhangi bir delil sunmadığı dikkate alındığında davalının adına tescilli markayı dava tarihinden geriye doğru son 5 yıl içinde ait olduğu mal veya hizmetin piyasada tanınması ve diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayrılmasını sağlayacak şekilde ve yoğunlukta ve ciddi biçimde kullanılmadığı anlaşılmakla davacının kullanmamaya dayalı iptal talebine ilişkin sübut bulan davasının kabulüne...." şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Deliller toplanmadan ve Bilirkişi incelemesi yapılmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğunu, Cevap dilekçesinde ticari defter ve kayıtlar ile bilirkişi incelemesine delil olarak dayanıldığını, talep olmasa dahi davayı aydınlatma yükümlülüğüne göre bilirkişi incelemesi kararı verilebileceğini, Derdestlik ve kesin hüküm çerçevesinde yürürlükte olmayan hükme dayalı karar verilemeyeceğini, Müvekkili markalarının müvekkili şirket ile bütünleşmiş tanınmış markalar olduğunu bu nedenle 5 yıllık kullanım değerlendirmesi yapılmasının mümkün olmadığını, 1996 da tescil edilen markalara yatırımlar, reklamlar yapılarak tanınmışlığın artırıldığını, tanınmışlık kazandırıldığını, Davacının müvekkilinin markası ile benzer nitelikte ... markasını tescil ettirmesinin iltibasa yol açtığını, bu nedenle Mersin 3.Asliye Hukuk mahkemesi'nin 2018/1085 E sayılı dosyası ile hükümsüzlük davası açıldığını, Yürürlükte olmayan kanun maddesine dayalı dava açılmasının hukuka aykırı olduğunu, İstanbul Anadolu 1.FSHHM 2018/89 E sayılı dosyada 27.11.2018'de karar verildiğini, bu davanın 29.11.2018'de açıldığını, kesin hüküm ve derdestlik itirazının dikkate alınmadan karar verildiğini, iptal koşullarının gerçekleşmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME: TPE kayıtlarına göre davalı taraf adına ... numaları "..." ibareli markanın 39,30 ve 32. sınıflarda 14/01/1997 tarihinde, ... numaralı "..." ibareli markanın 29,30 ve 32. sınıflarda 05/08/1997 tarihinde, ... numaralı "..." ibareli markanın 29,30 ve 32. Sınıflarda 08/03/2002 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tescil edildiği görülmüştür. İstanbul Anadolu 1.FSHHM 2018/89 E sayılı dosyasının UYAP taki bilirkişi raporunda; " davalılardan ... A.Ş.'ye ait markaların KHK m.14 anlamında kullanıldığını, ancak bu kullanımların sadece "dondurma" emtiası için olduğunu, bu bakımdan "dondurma" emtiası dışında kalan emtialarda kullanımlar ispatlanamadığından kısmi hükümsüzlüğün mümkün olduğunu" belirtilmiştir. İstanbul Anadolu 2.FSHHM 2013/144-2015/7K sayılı dosyada; "-Davalılardan ... A.Ş. yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, Diğer davalı ... AŞ yönünden ise; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, dava konusu ...(...), ... için (...), ... için+ şekil(...), sayılı markaların dondurma emtia gıdası dışında kalan sınıflar bakımından kullanılmaması nedeniyle İPTALİNE, sicilden TERKİNİNE karar verilmiş, karar temyiz incelemesinde onanmış ise de karar düzeltme aşamasında 556 sayılı KHK 14.md iptali nedeni ile bozulmuştur. Bozma üzerine Mahkemenin 2018/89 E, 2018/338 K sayılı ilamında ise; -Davalılardan ... A.Ş. yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, -Davalı ... AŞ yönünden dondurma emtiası yönünden verilen karar kesinleşmiş olduğundan yeniden karar verilmesine yer olmadığına, ... nolu ... markalarının dondurma emtiası dışında kalan sınıflar için reddine karar verilmiş, ek kararda marka bilgileri ..., ... ve ... olarak düzeltilmiş, karar kanun yoluna başvurulmadan 07.01.2019 tarihinde kesinleşmiştir.
G E R E K Ç E: Dava, davalı adına tescilli ... numaralı "..." markası, ... tescil numaralı "..." markası ve ... tescil numaralı ... markasının dondurma emtiası dışında kullanmama nedeniyle iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, 29.11.2018 Tarihinde açılmış olup 6769 sayılı SMK yürürlüktedir. 6769 Sayılı Yasa'nın 9. Maddesinde; "- (1) Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir." hükmü yer alır. Yasa'nın 26/4.maddesinde ise; "Markanın, beş yıllık sürenin dolması ile iptal talebinin Kuruma sunulduğu tarih arasında tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından ciddi biçimde kullanılmış olması hâlinde, birinci fıkranın (a) bendine ilişkin iptal talepleri reddedilir. İptal talebinde bulunulacağı düşünülerek kullanım gerçekleşmişse talebin Kuruma sunulmasından önceki üç ay içinde gerçekleşen kullanım dikkate alınmaz" hükmü düzenlenmiştir. 6769 Sayılı Kanun'un Geçici 4. Maddesi; "26. madde hükmü yürürlüğe girene kadar, iptal yetkisi, anılan maddedeki usul ve esaslara göre mahkemeler tarafından kullanılır" şeklindedir. Somut uyuşmazlıkta; davacının iddiası markanın kullanılmadığına yönelik olup markanın kullanıldığını ispat yükü davalıdadır. İlk derece mahkemesince öninceleme duruşmasında HMK 141/5.maddesi gereğince davalı yana delillerini sunmak üzere süre verilerek bilirkişi incelemesi yapılması yapılması gerekirken, HMK 141/5. md aykırı olarak öninceleme duruşmasında tahkikatın bitirilerek karar verilmesi yerinde olmadığı gibi, dava tarihinde yürürlükte olan SMK hükümlerine göre değerlendirme yapılması gerekirken İstanbul Anadolu 2.FSHHM 2013/144E, 2015/7K sayılı dosyasında o dava tarihinde göre hazırlanmış bilirkişi raporuna göre karar verilmesi yerinde görülmemiş, davalının bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Kabule göre de; davalı vekili cevap dilekçesinde kesin hüküm ve derdestlik itirazında bulunmuş ise de mahkemece öninceleme duruşmasında bu hususta olumlu yahut olumsuz karar verilmemesi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, HMK 353/1-a-6 md gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, 2- İlk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan yargılama gideri olan 148,60- TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 23,50-TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 172,10-TL'nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 11-TL istinaf masrafının davacı üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 20/10/2022 tarihinde HMK'nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.