Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/1155
Karar No: 2016/911
Karar Tarihi: 29.06.2016

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1155 Esas 2016/911 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/1155 E.  ,  2016/911 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.12.2012 gün ve 2010/972 E., 2012/720 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 29.04.2013 gün ve 2013/2862 E., 2013/4604 K. sayılı ilamı ile;
    "...Kadastro sonucunda Mollahacı Köyü 146 ada 1114 parsel sayılı 86092.49 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, ham toprak niteliği nedeniyle Hazine adına tescil edilmiştir. Davacılar ... ve ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 146 ada 1114 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile, fen ve orman bilirkişilerinin 23.10.2012 tarihli rapor ve eki krokilerinde (A) harfi ile gösterilen 5252,92 m2 bölümün eşit paylar ile davacılar ... ve ... adlarına tesciline, geriye kalan (B) harfi ile gösterilen 3565,17 m2 ve (C) harfi ile gösterilen 77274,40 m2 bölümlerin davalı Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece çekişmeli taşınmazın temyize konu (A) bölümünün tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, kamu yararına tahsis edilen, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan veya yasalar gereğince devlete intikal eden yerlerle ilgisinin olmadığı, davacı taraf lehine zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz ham toprak vasfı nedeniyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik hukuki nedenlerine dayanarak tescil isteğinde bulunmuştur. Bir taşınmazın kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Hava fotoğraflarının ise en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için kadastro tespiti 2001 yılında yapıldığına göre taşınmazın bu tarihten 20 yıl önceki niteliğinin belirlenebilmesi için en sonuncusu 1980-1981 yıllarına ait olmak üzere stereoskopik hava fotoğraflarının dosya arasına konulması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Stereoskopik hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülmesi, taşınmazın çekim tarihindeki sınırlarının ve niteliğinin belirlenebilmesi, bu yolla taşınmazın tarım arazisi olup olmadığının ve taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresinin net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır. Diğer yandan yapılan keşifte zilyetlik tanıkları dinlenilmemiş, taşınmazın niteliği ile ilgili alınan zirai bilirkişi raporundaki değerlendirmelerin dava konusu taşınmaza mı yoksa davacı adına tescil edilen 146 ada 1076 parsel sayılı taşınmaza mı ait olduğu hususundaki çelişki giderilmemiş, zirai bilirkişi raporundaki çelişkiyi giderecek şekilde 3 kişilik zirai bilirkişi kurulundan taşınmazın niteliği ile ilgili rapor alınmamış; taşınmazın öncesi yönünden gerektiğinde tespit bilirkişilerinin beyanına başvurulması gereği düşünülmemiş, taşınmazın tüm yönlerinden çektirilecek fotoğraflar üzerinde taşınmazın davaya konu bölümü işaretlettirilmemiş, bilgisiyar programı aracılığı ile taşınmazın uydu fotoğrafları üzerine kadastro paftası çakıştırılmamış, keşif sırasında alınan beyanlar hava fotoğrafları ile denetlenmemiştir. Hal böyle olunca, öncelikle dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgeye ait hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı"ndan tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalıdır. Bundan sonra, 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu, jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda incelemesi yaptırılmalı, çekişme konusu taşınmazın konumu hava fotoğraflarında ve uydu fotoğraflarında kadastro paftası ile çakıştırılmak suretiyle gösterilmeli, dava konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının tespitine çalışılmalı, taşınmazın tarım arazisi olduğu sonucuna varıldığı takdirde davacıların tespit tarihine kadar 20 yılı aşkın zilyetliklerinin olup olmadığı tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli, zilyetlik tanıklarının, mahalli bilirkişilerin, gerektiğinde tespit bilirkişilerinin taşınmazın niteliği ve taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğe ilişkin beyanları, bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporuyla denetlenmeli, taşınmazın tüm yönlerinden çektirilecek fotoğraflar üzerinde taşınmazın davaya konu bölümü işaretlettirilmeli,dinlenilen beyanlar arasında çelişki çıkması durumunda bu çelişki yöntemince giderilmeli, daha sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir..."
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi uyarınca kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılan tapu kaydının iptali ve tescili istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, Kayseri ili, Kocasinan ilçesi, Mollahacı Köyü Boruklu mevkiinde bulunan 22.533 m2 yüzölçümlü tarlanın müvekkillerinin babaları Mustafa Aslan"a ait iken, kadastro çalışmaları sırasında tarlanın 12.533 m2’lik kısmının 1076 parsel olarak müvekkillerinin adına, geri kalan kısmının ise 1114 parselin içinde gösterilerek davalı Hazine adına yazıldığını, müvekkillerinin murisi Mustafa"nın taşınmazı nizasız fasılasız malik sıfatıyla 36 yıl ekip biçtiğini, ölümünden sonra müvekkillerine kaldığını, onların da bugüne kadar nizasız fasılasız malik sıfatıyla ekmeye devam ettiklerini belirterek, davalı Hazine adına kayıtlı olan Kayseri ili, Kocasinan ilçesi, Mollahacı Köyü Boruklu mevkiinde bulunan 1114 parselin tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 03.12.2012 havale tarihli dilekçesinde müddeabihi 4747,08 m2 azaltarak, 1114 parsel sayılı taşınmazın 5252,92 m2’sinin tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına tescilini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan, zilyetlikle iktisabı mümkün olmayan evveliyatı mera olan taşınmaz olduğunu, mera özelliklerini kaybettiğinden kadastroca ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazda davacıların tasarrufunun bulunmadığını, iktisaba kafi zilyetliklerinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, dava konusu 1114 parsel içerisinde bulunan ve A harfi ile gösterilen yerin, yazı cevapları ve uygulama sonucunda hazine ve ormanla ilgisinin bulunmadığı, mera parseli olmadığı, orman sınırları dışında kaldığı, kadastro tespit tarihi olan 2003 yılından geriye doğru 20 yılı aşar şekilde bu yerin tarla olarak kullanıldığı, davacılara babaları Mustafa"dan kaldığı, aralarında taksim sonucunda bu yerin davacılara kaldığı, 1076 parselin devamı şeklinde kullandığı, hisselerinin 1/2 olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık kısmında belirtilen yazılı gerekçeyle bozulmuş; Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; yerel mahkemece yapılan araştırmanın uyuşmazlığın çözümü için yeterli olup olmadığı, bu bağlamda bozma ilamında değinilen araştırmaların yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
    Mahkemece yapılan keşif sonucunda, jeoloji mühendisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda, 1954, 1975 ve 1992 yıllarına ait hava fotoğraflarından yararlanıldığı belirtilmiş ise de, jeoloji mühendisi tarafından yapılan hava fotoğrafı incelemesi usulüne uygun ve yeterli değildir. Öte yandan taşınmazın niteliği ile ilgili alınan zirai bilirkişi raporu teknik ve bilimsel verilerden uzak ve soyut olarak hazırlanmış, mahalli bilirkişilerin ve tanıkların beyanlarına dayanılarak taşınmazın tarım arazisi olduğu belirlenmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin ne zamandan beri var olduğunun belirlenebilmesi için 1980-1981 tarihleri arasındaki (bulunamadığı takdirde daha önceki tarihli) hava fotoğrafları dosya arasına konulmalı, taşınmaz başında 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu, jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle bozma ilamında belirtilen açıklamalar doğrultusunda incelemesi yaptırılmalı, çekişme konusu taşınmazın öncesinin ne olduğu ve ne şekilde kullanıldığının belirlenmesine çalışılmalı ve taşınmazın konumu net olarak ortaya konulmalıdır.
    Ayrıca mahkemece dinlenen mahalli bilirkişiler, tutanak ve davacı tanıkları benzer ifadelerinde, çocukluklarında bu yerlere geldiklerini, 1076 parsel sayılı taşınmazla 1114 parsel sayılı taşınmazı öncesinde bir bütün olarak davacıların babaları Mustafa Aslan’ın kullandığını, ölümünden sonra da çocuklarının kullanmaya devam ettiklerini beyan etmiş iseler de, bu beyanlar hüküm kurmaya elverişli değildir. Mahalli bilirkişilerin ve tanıkların keşif sırasında yeniden dinlenilerek, taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime, nasıl intikal ettiği, imar-ihyayanın ne zaman başlanılıp tamamlandığı, tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar Kadastro Kanunu"nun 14. maddesinde belirtilen sürenin geçip geçmediği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalıdır.
    Her ne kadar Özel Dairenin bozma ilamında belirtilmemiş ise de, dava konusu taşınmazın babalarından kendilerine kaldığını iddia ederek eldeki davayı açan davacıların, Naciye, Şerife, Filiz ve Bilal isimli başkaca kardeşlerinin bulunduğu, keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişiler ve tanıkların beyanlarında, baba Mustafa’nın ölümünden sonra taşınmazı çocuklarının kullandığı belirtildiğine göre, muris Mustafa"nın ölümünden sonra mirasçıları arasında geçerli bir taksimin yapılıp yapılmadığı, taksim var ise dava konusu taşınmazın kime düştüğü hususlarında somut vakıalara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki doğması durumunda bu çelişkiler giderilmeye çalışılmalı, taksim olmadığının ve taşınmazın muris Mustafa"nın terekesine ait olduğunun anlaşılması halinde davacıların talebi açıklattırılarak talebinin miras payına mı yoksa tereke adına mı olduğu netleştirilerek davacıların aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı değerlendirilmelidir.
    O halde, yerel mahkeme direnme kararının yukarıda açıklandığı üzere değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 29.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi