Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/1165
Karar No: 2016/908
Karar Tarihi: 29.06.2016

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1165 Esas 2016/908 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/1165 E.  ,  2016/908 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Karabük 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 17.05.2012 gün ve 2011/831 E., 2012/343 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 10.04.2013 gün ve 2012/15609 E. 2013/5305K. sayılı ilamı ile;
    “...Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup; mahkemece, 5335 sayılı Yasa"nın 32/1. maddesinin iptal edildiği ve iptal kararlarının Anayasa"nın 153. maddesi uyarınca geriye yürümeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1090 ada 11 parsel sayılı taşınmazın, TCDD tarafından ihale ile davalı ..."a temlik edildiği, bu şekilde sicil kaydının oluştuğu ve daha sonradan ihalenin feshedildiği anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicillerinin tutulması bir takım prensiplere bağlı olup; bunlardan ilki tescil, ikincisi sicilin güvenilirliği (aleniliği), diğeri Hazine"nin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise; geçerli bir hukuki sebebin bulunması, bir başka ifadeyle, illetten mücerret olmamasıdır. Oluşan bir sicil kaydının korunabilmesi bakımından, illetini teşkil eden geçerli bir sebebin olması zorunludur.
    Somut olayda, davalı adına oluşan sicil kaydının hukuki mesnedi, ihale olup; bu da iptal edilmiştir.
    O halde, ihalenin iptali ile sicilin hukuki dayanaktan yoksun kalacağı ve TMK"nun 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği sabittir.
    Öyleyse, davalı adına tesis edilmiş olan sicil kaydının ihalenin feshiyle yolsuz tescil durumuna düştüğü gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken; 5335 sayılı Yasa"nın 32/1. maddesinin iptal edilmesi ve iptal kararının geriye yürümemesi gerekçe gösterilerek davanın reddi isabetsizdir. Davalının temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
    Davacı idarenin, temyiz itirazları ise açıklanan nedenlerle yerinde olup kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HMUK"nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA …”
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, 1090 ada 11 parsel sayılı taşınmazın müvekkiline ait iken 5335 sayılı Kanunun 32/1. maddesi ile TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğüne ait Taşınmazların Satışı ve Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmelik hükümleri uyarınca 12.04.2007 tarihinde yapılan ihale (müzayede) ile davalıya satıldığını, satış doğrultusunda tapuda devir işlemlerinin tamamlandığını, ancak Danıştay 13. Dairesinin 26.04.2011 gün ve 2007/5183 E., 2011/1862 K. sayılı kararı ile 12.04.2007 tarihinde yapılan TCDD taşınmaz satış ihalesinin iptal edildiğini, Anayasa Mahkemesince de işlemin yasal dayanağı olan 5335 sayılı Kanunun 32/1. maddesinin iptaline karar verildiğini, dolayısıyla davalının taşınmazı edinme sebebi ve hukuki dayanağının ortadan kalktığını belirterek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
    Davalı vekili, davaya konu ihalenin feshine dair verilen herhangi bir mahkeme kararı bulunmadığını, bu nedenle yolsuz tescil durumunun oluşmadığını, davaya konu taşınmazın tapu kaydına konulan tedbir şerhinin kaldırılması için açılan davanın Karabük 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/274 E., 2009/55 K. sayılı kararı ile lehlerine sonuçlandığını, bahsi geçen dosyanın verilen direnme kararı üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca incelendiğini ve 30.06.2010 gün ve 2010/14-274E., 2010/356 K. sayılı kararla yapılan tescilin yolsuz olmadığı sonucuna varılarak direnme kararının onandığını, bu karara rağmen eldeki davanın açılması ve dinlenmesi olanağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkemece; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2010/14-274 E., 2010/356 K. sayılı kararı ile dava konusu uyuşmazlığın da çözümlendiği, çekişme konusu taşınmazın usulüne uygun şekilde davalı adına tescilinden sonra Danıştay 13. Dairesinin verdiği iptal kararının ve bu karara dayanak olan Anayasa Mahkemesinin iptal kararının tamamlanmış sürece ve elde edilen taşınmazdaki hukuki duruma bir etkisinin bulunmadığı, iptal kararlarının geriye yürümeyeceği, sonuç olarak yolsuz tescil durumunun oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Taraf vekillerinin temyiz isteminde bulunması üzerine, Özel Dairece davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiş, davacı vekilinin temyiz itirazları bakımından ise karar yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
    Mahkemece; ilk hükümdeki gerekçelerle direnme kararı verilmiş, karar taraf vekillerince temyize getirilmiştir.
    Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, somut olayda yolsuz tescil durumunun oluşup oluşmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.06.2010 gün ve 2010/14-274 E., 2010/356 K. sayılı kararının eldeki davaya bir etkisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    I- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Bilindiği üzere, hukuki yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır.
    Davalının temyiz istemi Özel Dairece incelenip reddedildiğinden, davalı yönünden uyuşmazlık konusu bulunmamaktadır. Bu nedenle; davalı vekilinin direnme kararını temyizde hukuki yararı yoktur.
    O halde, davalı vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
    II- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
    Hemen belirtmek gerekir ki; Türk hukuk sisteminde tapu kayıtlarının oluşumunda "illilik", diğer bir anlatımla "sebebe bağlılık" prensibi esas alınmış olup, bu prensip uyarınca tescilin geçerli ve haklı bir sebebe dayanması zorunluluğu bulunmaktadır. Bu husus 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1024/2. maddesinde "Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur." şeklinde açıklanmıştır.
    Tescilin kurucu unsurlarından biri veya bir kaçının eksik olması nedeniyle, yolsuz tescil durumu başlangıçtan itibaren söz konusu olabileceği gibi, bu unsurların tescilden sonra ortadan kalkması nedeniyle sonradan da oluşabilir.
    Öte yandan, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararları geçmişe etkili değildir. Söz konusu bu ilke, 1982 Anayasası"nın 153. maddesinin 5. fıkrasında; "İptal kararları geriye yürümez." şeklinde ifade edilmiştir. Dolayısıyla, verilen iptal kararının, tamamlanmış hukuki durum ya da olaylara etkili olacak şekilde, geçmişe dönük olarak uygulanması mümkün değildir.
    Somut olayda, çekişme konusu 1090 ada 11 parsel sayılı taşınmaz, davacı ... tarafından 12.04.2007 tarihinde yapılan ihale ile davalı ..."a devredilmiş, 20.06.2007 tarihinde ise sicil kaydı oluşturulmuştur. Bu arada, 19.03.2008 tarihinde çekişme konusu taşınmazın tapu kaydına “Devri yapılamaz, ipotek, haciz, irtifak hakkı, rehin, teminat ve sair mülkiyeti kısıtlayıcı hak ve şerh tesis edilemez” şerhinin konulması nedeniyle, kayıt maliki ... tarafından TCDD Genel Müdürlüğü aleyhine dava açılarak şerhin terkini ile uğranılan zararın tahsili isteminde bulunulmuş, yerel mahkemece şerhin terkinine ilişkin olarak verilen kararda direnilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca dosya incelenerek, 30.06.2010 tarih ve 2010/14-274 E., 2010/ 356 K. sayılı karar ile direnme hükmü onanmıştır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararında, taşınmazın mülkiyeti yönünden verilen bir karar bulunmamaktadır. Bu nedenle, eldeki davadaki mülkiyete ilişkin uyuşmazlığın çözümlendiğinden de söz edilemez. Diğer yandan, anılan karardan sonra Danıştay 13. Dairesinin 26.04.2011 gün ve 2007/5183 E., 2011/1862 K. sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın davalı adına tesciline esas olan 12.04.2007 tarihli ihale iptal edilmiştir. Kaydın illetini teşkil eden ihalenin iptal edilmiş olması nedeniyle tescilin yolsuz duruma düşeceği açıktır. Tescilin yolsuz hale gelmesinin nedeni, Anayasa Mahkemesince dayanak yasa maddesinin iptaline karar vermiş olması değil, tescili sağlayan ihalenin Danıştay 13. Dairesi"nce iptal edilmiş olmasıdır.
    Hal böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken, yanılgılı gerekçe ile önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin, temyizde hukuki yararı bulunmadığından REDDİNE,
    (II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, 29.06.2016 tarihinde oybirliğiyle ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi