Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2007/3971 Esas 2007/6380 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/3971
Karar No: 2007/6380

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2007/3971 Esas 2007/6380 Karar Sayılı İlamı

2. Hukuk Dairesi         2007/3971 E.  ,  2007/6380 K.

    "İçtihat Metni"

     MAHKEMESİ       :Karaman Aile Mahkemesi
    TARİHİ        : 20.09.2006
    NUMARASI                             :203-526
    TEMYİZ EDEN       :Davalı   
    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    1)Tarafların anlaşmalı boşanmalarına, velayetin babaya tevdiine dair karar 18.02.2004 günü kaesinleşmiş, bu dava ise 14.05.2004 tarihinde açılmıştır.
    18.02.2004 - 14.05.2004 tarihleri arasında velayetin değiştirilmesini gerektiren (TMK. 183-349) bir olayın varlığı kanıtlanamamıştır.Şu halde davanın reddi gerekir.
    2)Kabule göre de; velayetin değiştirilmesi talep edildiği halde velayetin kamdırılmasına karar verilmesi de isabetsizdir.(TMK. m. 348)

         SONUÇ:Temyiz olunan kararın 1. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA,  temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere   oyçokluğuyla karar verildi. 16.04.2007 Pzt.

                                                     KARŞI OY YAZISI
               Davacı tarafından 4721 sayılı Türk Medenî  Kanunu hükümlerine göre  velâyetin “yeniden düzenlenmesi” konusunda dava açıldığı ve dava konusu çocuğun bir “temsil kayyımı” tarafından temsil edilmeden karar verildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda “görüş birliği” vardır.
                Çekişme nedir?;
               Velâyetin “yeniden düzenlenmesine” yönelik davalarda dava konusu çocuk bir “temsil kayyımı” tarafından “usulüne uygun biçimde” temsil edilmeden işin esasının incelenebileceğine yönelik değerli çoğunluğun düşüncesine katılmıyorum.                                                                                       
          Velâyet ilişkisinde “iki taraf” (=Ebeveyn ve çocuklar) söz konusudur. (BAKTIR/ÇETİNER, Velâyet Hukuku, s. 32)
                                Velâyet, küçüklerin ve bazı durumlarda kısıtlı çocukların gerek kişiliklerinin gerek mallarının korunması ve onların temsili konusunda yasanın ana babaya yüklediği ödevler ile bu ödevlerin gereği olan hakların “tümünü” ifade eder. (Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 843)                                                                                                                                          


      Temsil kayyımı ise bir kimseyi belirli bir iş ya da birden fazla işte “temsil etmesi” için atanan kişiyi ifade eder.(OĞUZMAN/DURAL, Aile Hukuku, İstanbul-1994, s. 510)
      4721 sayılı Türk Medenî  Kanunu m.  183 hükmüne göre ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re"sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alacağı gibi çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hâkim 4721 sayılı Türk Medenî  Kanunu m.  348 hükmünde yer alan hâllerde velâyetin kaldırılmasına da karar verir. (Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Yetkin Yayınevi, Ankara 2007 , Kısaltma: GENÇCAN-TMK-2, s. 2515-2517)
      Velâyet, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme hükümleri ile de ana baba yararına değil “çocuk yararına” bir hak olarak kabul edilmiştir. (BAKTIR/ÇETİNER, Velâyet Hukuku, s. 46)
      Velâyet ilişkisinin yeniden düzenlenmesinde bu sebeplerle “çocuğun yararı” gözönünde tutulmalıdır.(ÖZTAN, Aile Hukuku, s. 472, Lüchinger/Geiser, Art.157, nr. 13, BGE 118 II 23)
      Velâyet, ana-babaya bırakılan denetimsiz bir hak olmaktan çıkarılmış, kamusal niteliği olan bir hak olduğundan bu hakkın kullanımı “denetlenmektedir”. (BAKTIR/ÇETİNER, Velâyet Hukuku, s. 19)
      Velâyetin kötüye kullanılması halinde çocuğu korumak üzere alınabilecek “en radikal”, “en etkin” önlem ve bu anlamda “son çare” ise velâyetin kaldırılmasıdır.(Rona SEROZAN, Çocuk Hukuku, İstanbul-2005, s. 292.)
      Velâyete ilişkin dava “çocuğun güvenliğini” doğrudan ilgilendiren bir dava olup  velâyet kendisinde bulunan davalının her zaman çocuğun yararına davranmayacağı şu veya bu gibi düşüncelerle çocuk aleyhinde birleşmesi ve onun zararına bir durum yaratması davanın açılış sebebi göz önüne alındığında olası olduğundan çocuğun “davalı tarafından temsil edilmesi” son derecede sakıncalıdır.
      Dava konusu çocuk ile yasal temsilcisi davalı arasında menfaat çatışması vardır. (TMK. m. 426 b. 2). Zaten çocuk yönünden “işler yolunda gitmediğinden” bu sebeple velâyetin “yeniden düzenlenmesi” için dava açılmıştır/açılmak zorunda kalınmıştır.
      O halde “velâyetin yeniden düzenlenmesi” davasında;
     - dava konusu çocuğa bir temsil kayyımı atanmalı,
     - temsil kayyımı davaya katılmalı,
     - temsil kayyımı tarafından gösterildiği takdirde delilleri toplanarak sonucu uyarınca bir karar verilmelidir.
      Hükmün bu gerekçe ile bozulması görüşünde olduğumdan değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum. 
        
                                                                                      

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.