14. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/1820 Karar No: 2020/8086 Karar Tarihi: 04.12.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/1820 Esas 2020/8086 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine ortaklığın giderilmesi talebiyle dava açılmıştır. Ancak davalılardan biri cevap vermemiştir ve mahkemece, borçlu davalının dava konusu taşınmazlarda paylı malik olduğu ve haczedilen paylarının satılmasının mümkün olduğu gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Davacı vekili bu karara itiraz etmiştir ve Yargıtay da kararı bozmuştur. Karara göre, borçlu ortağın alacaklısı, İcra ve İflas Kanunu'nun 121. maddesine dayanarak elbirliği mülkiyetine konu ve borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir, paylı mülkiyette ise borçlu payının satışı mümkün olduğundan ortaklığın giderilmesi davası açamaz. Ayrıca, borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davalarda birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değer tespit edilerek borca yetecek miktarda taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddedilmesi gerekir. Mahkeme kararında bahsedilen kanun maddeleri İcra ve İflas Kanunu'nun 121. maddesi, elbirliği mülkiyeti ve paylı mülkiyeti düzenleyen Türk Medeni Kanunu'nun 751-753. maddeleridir.
14. Hukuk Dairesi 2017/1820 E. , 2020/8086 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.01.2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi (İcra ve İflas Kanununun 121. maddesine göre) talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 27.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, İİK"nın 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak açılan ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Bir kısım davalılar, taşınmazların satılmasını istemediklerini belirterek ortaklığın aynen taksim yoluyla giderilmesini talep etmiş; davalı ..., davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, dosyada mevcut tapu kayıtlarına göre, borçlu davalı ... İn"in dava konusu taşınmazlarda paylı malik olduğu ve haczedilen paylarının doğrudan icra yoluyla satışının mümkün hale geldiği gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Borçlu ortağın alacaklısı, İcra Hakimliğinden İ.İ.K.nun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak elbirliği mülkiyetine konu ve borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir, paylı mülkiyette ise borçlu payının satışı mümkün olduğundan ortaklığın giderilmesi davası açamaz. Elbirliği mülkiyetine konu ve borçlunun ortağı olduğu taşınmazlar için açılan ortaklığın giderilmesi davalarında, borçlu ortak dahil tüm ortakların davaya dahil edilmeleri zorunludur. Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davada birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek miktarda taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddedilmesi gerekir. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; Dava konusu taşınmazların güncel tapu kayıtlarının incelenmesinde;... Köyü"nde kain 1650 parsel sayılı taşınmazda davalıların murisi ... İn"in 1/4 payının bulunduğu, kalan 3/4 payın ise 1/4"er paylı olarak dava dışı ...,adına kayıtlı olduğu; aynı yerde kain 81, 973, 974, 2625, 3884 ve 1645 parsel sayılı taşınmazların ise tam paylı olarak davalıların murisi ... İn adına kayıtlı olup borçlu davalı ... İn"in, dava konusu taşınmazlarda müstakil payının bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, dava konusu taşınmazlarda mirasçılar adına intikal işleminin gerçekleştirilmediği ve elbirliği mülkiyetinin devam ettiği göz önüne alınarak, 1650 parsel sayılı taşınmazın diğer kayıt maliklerinin de usulüne uygun şekilde davaya katılımının sağlanıp savunma ve delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile dava konusu taşınmazların paylı mülkiyete tabi olduğundan söz edilerek, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş; bu nedenle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 04.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.