14. Hukuk Dairesi 2020/2479 E. , 2020/8085 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.05.2015 gününde verilen dilekçe ile ölünceye kadar bakım akdine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05.03.2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ölünceye kadar bakım akdine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının murisi ... ile müvekkili arasında noterde yapılan 20.11.2013 tarihli ölünceye kadar bakım akdiyle murisin, sağlığında kendisine bakıp gözetmesi karşılığında 582 ada 21 parselde kain 5 No"lu bağımsız bölümdeki hak ve hisselerinin tamamını müvekkiline bıraktığını, müvekkilinin bakım borcunu yerine getirdiğini, bakım alacaklısının 25.04.2015 tarihinde vefat ettiğini ve geriye tek mirasçısı olarak davalının kaldığını ileri sürerek anılan sözleşme uyarınca, dava konusu bağımsız bölümde davalıya murisinden intikal edecek payın iptali ile müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının bakım borcunu yerine getirmediğini, murisin sağlığında maddi ve manevi yönden bakıma ihtiyacının bulunmadığını, dava konusu ölünceye kadar bakım akdinin de murisin özgür iradesi ile yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu bağımsız bölümde davalı adına kayıtlı 1/2 payın iptali ile davacı adına tesciline dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 28.02.2017 tarihli 2016/10574 E. 2017/1503 K. sayılı ilamıyla özetle; somut olayda, bakım alacaklısı ..."in herhangi bir nedenle feshini istemediği, hukuki geçerliliğini koruyan 20.11.2013 tarihli ölünceye kadar bakım akdi uyarınca davalının, sözleşmede belirtilen taşınmazda muristen intikal eden payı davacıya devretmekle yükümlü olduğu, murisin anılan sözleşme ile dava konusu bağımsız bölümdeki tüm payını davacıya devrettiği, taşınmazda halihazırda 1/2 payının bulunduğunu, diğer 1/2 payın ise eşi ..."e ait iken 20.06.2008 tarihinde ölümü üzerine eşi ... ile kardeşleri ve yeğenlerine kaldığı, ancak ..."in 17.10.2012 tarihinde ... dışındaki mirasçıların paylarını da satın alarak 1/2 payda ... ile birlikte iştirak halinde malik haline geldiği, bu durumda davalı adına kayıtlı 1/2 payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik yok ise de davacının, ... tarafından bir kısım mirasçılardan satın alınan payların da kendisine devrini talep ettiği, ancak taşınmazdaki 1/2 pay yönünden elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar ölünceye kadar bakım akdinin ifa olanağı bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece, davacının ... tarafından bir kısım mirasçılardan satın alınan paylara yönelik talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususta herhangi bir hüküm kurulmamasının doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş; davalı ..."nun 25.06.2016 tarihinde öldüğünün anlaşılması üzerine temin edilen mirasçılık belgesine göre, tek mirasçısı olan babası ... davaya dahil edilmiş; dahili davalı vekili de davanın reddini savunmuştur.
Yapılan yargılama sonunda mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava konusu 5 No"lu bağımsız bölümün, davalı ... ya da mirasçısı dahili davalı ... adına kayıtlı 1/2 payının iptali ile davacı adına tesciline; kalan 1/2 payın ise elbirliği mülkiyetine tabi olup ortaklık çözülünceye kadar ölünceye kadar bakım akdinin ifa olanağı bulunmadığından, bu paya yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, dahili davalı ... vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre, dahili davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
2-6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince;
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bunların yanında hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (HMK m.26/1)
Yapılan bu genel açıklamadan sonra somut olaya gelince;
Davacı ile davalının murisi arasında yapılan 20.11.2013 tarihli ölünceye kadar bakım akdi ile bakım alacaklısı ...; 582 ada 21 parselde bulunan 5 No"lu bağımsız bölümdeki 1/2 payına dayalı olarak bu payın davacıya devrini taahhüt etmiştir. Sözleşmenin yapıldığı tarihte bakım alacaklısı, dava konusu taşınmazda 1/2 payın sahibi olduğundan, davanın konusunu da bakım alacaklısının taşınmazdaki bu 1/2 payı oluşturmaktadır.
Bakım alacaklısı ..."in, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesince düzenlenen 2015/481 Esas, 427 Karar sayılı veraset ilamına göre; davalı ..."nun ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.01.2009 tarihli 2008/633 E. 2009/21 K. sayılı ilamı ile ... tarafından evlat edinildiği, ..."in 25.04.2015 tarihinde ölümü üzerine geriye tek mirasçısı olarak evlatlığı ..."yu bıraktığı, ..."nun da 25.06.2016 tarihinde ölümü ile geriye tek mirasçısı olarak babası ..."nun kaldığı; 582 ada 21 parselde kain 5 No"lu bağımsız bölümün tapu kaydının incelenmesinde ise, dava konusu 1/2 payın 12.05.2015 tarihli ve 14955 yevmiye numaralı intikal edinme sebebine dayalı olarak ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, tapuda intikal işleminin gerçekleştirildiği de göz önüne alınarak, dava konusu 5 No"lu bağımsız bölümde 12.05.2015 tarihinde davalı ... adına kayıtlanan 1/2 payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, gerekçeli kararın hüküm kısmına "... davalı ... ya da mirasçısı dahili davalı ... adına kayıtlı 1/2 payın iptali ile ..." yazılmak suretiyle infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılması gerektirmediğinden HUMK’nın 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle dahili davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle, hüküm sonucunun 1. maddesinin 2. bendinde yer alan "ya da mirasçısı dahili davalı ..." sözcüklerinin hükümden çıkarılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLMİŞ ve DEĞİŞTİRİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,
kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.