
Esas No: 2010/11508
Karar No: 2012/1644
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2010/11508 Esas 2012/1644 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin 506 sayılı Yasa"nın 26. maddesi uyarınca tazminine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almış ve davanın kubulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalılardan .... ile ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun"un 26. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi"nin 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10 K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki "...sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere..." bölümünün Anayasa"ya aykırılık nedeniyle iptaline karar vermiştir.
Anayasa"nın 153. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının, Resmi Gazete"de yayınlanarak yürürlüğe girmesi ve giderek elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması, iptal kararının Resmi Gazete"de yayınlandığı 21.03.2007 gününden sonra Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 76. maddesi uyarınca yürürlükteki Yasaları tatbik etmekle yükümlü bulunan mahkemelerin ve Yargıtay"ın yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulünün doğal bulunması; 26. maddedeki anılan cümlenin iptali ile kurumun rücu hakkının yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, ilk peşin değerli gelirlerin; tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı şekilde hüküm kurulması gereklidir.
Bu bağlamda hemen belirtmek gerekir ki; 506 sayılı Yasa uyarınca açılan rücuan tazminat davalarına ilişkin olarak süregelen uygulamada olduğu gibi, maddi zarar (Tavan) hesabı yapılması gerekmediği gibi; tazmin sorumlusunun sigortalıya veya hak sahiplerine yapmış olduğu her türlü ödemenin Kurumun rücu alacağından düşülmesine imkan bulunmadığı da gözönünde tutulmalıdır. Zira, bu tür rücu davaları Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararından önce halefiyet esasına göre açılmakta iken, iptal kararından sonra Kanundan doğan bağımsız rücu alacağını dönüşmüş olup, yasa maddesi bu haliyle yorumlandığında peşin sermaye değerli gelirlerde oluşan artışların istenilemeyeceği sonucuna ulaşılacağında kuşku ve duraksamaya yer yoktur.
Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı ile ortaya çıkan bu maddi ve hukuki olgular gözetilerek, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin, artışlar dikkate alınmaksızın, ilk peşin sermaye değerinin açıklanan ilkeler doğrultusunda tazminine olanak bulunan kısmının tespiti ile sonucuna göre karar verilmesinde yasal zorunluluk bulunduğundan, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir,
Mahkeme, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde yargılama yapılıp, Anayasa mahkemesi iptal kararı ile hükmü temyiz etmeyen davalılar yönünden kazanılmış haklarda da gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
O halde, davacı Kurum ve davalılardan ..... ile ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan.... ile ..."a iadesine, 07.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.