11. Hukuk Dairesi 2018/3947 E. , 2019/5458 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/04/2017 tarih ve 2016/102 E. - 2017/151 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 27/06/2018 tarih ve 2017/856 E. - 2018/736 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkil şirketçe yapılan 2015/33520 sayılı 09, 35 ve 38. sınıf mal ve hizmetleri kapsayan, "HIZLI MENU" ibareli marka tescili başvurusunun, davalı idarece 556 sayılı KHK"nın 7/a-c maddesince haksız ve hukuka aykırı olarak reddedildiğini ileri sürerek, TPMK YİDK"nın 2016-M-521 sayılı kararın iptalini talep etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, kararın hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; dava konusu "HIZLI MENU" ibaresinin 556 sayılı KHK"nın 7/1-a maddesine göre ayırt ediciliğinin bulunmadığı gibi 7/1-c maddesine göre de tanımlayıcı nitelikte olduğu, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar aleyhine, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince, duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda; dava konusu markanın "Hızlı Menü" ibaresinden oluştuğu, bu ibarenin birçok mal ve hizmet sınıfında herkes tarafından yaygın olarak kullanılabileceği, bu açıdan tek bir kişinin tekeline verilebilecek bir ibare olmadığı, dolayısıyla dava konusu ibarenin 556 sayılı KHK"nın 7/1-a maddesinde tanımlanan soyut ayırt edicilik unsurunu taşımadığı, yine davacı tarafın iletişim sektöründe faaliyette bulunduğu ve anılan ibarenin başvuru kapsamındaki 09, 35 ve 38. sınıf mal ve hizmetlerin tamamında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaretlerden olduğu, dolayısıyla dava konusu ibarenin 556 sayılı KHK"nın 7/1-c maddesinde belirtilen somut ayırt edicilik niteliğinin de bulunmadığı, ayrıca davacının anılan ibareye 556 sayılı KHK"nın 7/son maddesi anlamında kullanımla ayırt edicilik kazandırmış olmadığı, başvurunun reddi yönündeki TPMK YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 16/09/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.