10. Hukuk Dairesi 2010/12206 E. , 2012/1625 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan, temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, trafik iş kazası geçirerek vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir ödemeleri nedeniyle meydana gelen Kurum zararının tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesidir. 506 sayılı Kanunun 26. maddesindeki “Halefiyet” ilkesi uyarınca, kurumun rücu alacağı, hak sahiplerinin tazmin sorumlularından, isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken; Anayasa Mahkemesinin 23.11.2006 gün ve 2003/10 Esas ve 2006/106 sayılı kararı ile anılan yasa maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere...” bölümünün Anayasa’ya aykırılık nedeniyle iptalinden sonra bu madde uyarınca açılan davalarda artık “halefiyet ilkesi’ne” dayanılamayacağı, kurumun rücu hakkının hukuki temelinin (halefiyet değil) bundan böyle; yasadan doğan, sigortalı, ya da, hak sahibi kimselerin alacaklarından bağımsız, kendine özgü “Basit Rücu” hakkına dönüşmüş olması gözetildiğinde; tazmin sorumlularının sigortalı ya da hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücu alacağından düşülmemesi gerekmekte ise de; Sigorta Şirketlerinin 2918 sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktarın, sigortalı, ya da, hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; Sigorta Şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından, ödediği miktar kadar sorumlu tutulmaması gerekir.
Ne var ki, Sigorta Şirketi tarafından poliçeye dayalı olarak sigortalı, ya da, hak sahiplerine yapılan ödemenin; Kurumun rücu hakkının halefiyet ilkesine dayanmaması nedeniyle, 506 sayılı Yasanın 26. maddesi kapsamındaki diğer tazmin sorumlularının tavan sınırlamasına tabi olmayan, sadece, sigortalı, ya da, hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin değeri ve buna uygulanan kusur payı ile sınırlı bulunan sorumluluklarında rücu alacağından düşülemeyeceği de belirgin olmakla, izah
edilen hususların dikkate alınmayarak, davalı sürücünün 31.153,16 TL yönünden (taleple bağlı kalınarak 15.887,72TL) sorumluluğunun devam ettiği hususu gözetilmeden hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Ayrıca ,mahkeme tarafından, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, davalı sürücünün % 100 oranında kusurlu bulunmuş olmakla,hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri sosyal yardım zammıyla birlikte 31.153,16 TL olup, hak sahiplerine ...tarafından yapılan 23.676,00 TL ödeme mahsup edilerek 7.477,16-TL "ye hükmetmesi gerekirken, mahsup işleminin hatalı yapılarak yazılı olduğu şekilde, eksik rücu alacağının tahsiline karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu aykırılığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hükmün A) (1) nolu fıkrasının tamamen silinerek, yerine, "7.477,16 TL. peşin sermaye değerleri tutarının (şirketin sorumluluğu poliçe limiti ve faizde 26.03.2009 dava tarihi ile sınırlı olmak üzere) 12.09.2007 gelir bağlama onay tarihinden itibaren davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacı Kuruma ödenmesine, 15.887,72TL"nin ise davalı ... 12.09.2007 gelir bağlama onay tarihinden itibaren tahsili ile davacı Kuruma ödenmesine, cümlesinin yazılmasına;
B) (2) nolu fıkrasının tamamen silinerek, yerine, “kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 1.387,87 TL karar harcının (sigorta şirketin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,” cümlesinin yazılmasına;
C) (4) nolu fıkrasının tamamen silinerek, yerine, “kabul edilen miktar üzerinden davacı Kurum vekili için takdir edilen ve karar tarihinde yürürlükte olan .... uyarınca hesaplanan 2.770,13 TL. nispi vekalet ücretinin (sigorta şirketin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken müteselsilen tahsil ile davacı Kuruma ödenmesine, reddedilen miktar yönünden 1.918,55 TL. vekalet ücretinin davacı Kurumdan alınarak .... ödenmesine,” cümlesinin yazılmasına ve kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.