10. Hukuk Dairesi 2010/7283 E. , 2012/1623 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, emekliliğe hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacının, 01.06.1996 tarihinde ... Hastanesinde, 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmaya başladığını,15.02.2004 tarihinde ise kadroya geçerek 5434 sayılı Yasa kapsamında çalışmaya devam ettiğini, 18.07.2007 tarihinde istifa edip, peşin almış olduğu maaşını iade ettiğini, 20.07.2007 tarihinde emeklilik için tahsis talebinde bulunduğu, yaş itibariyle 5434 sayılı Yasa kapsamında koşullar oluşmadığından emekli olamayacağının bildirildiği, son 7 yıl içerisinde fazla olan hizmet süresinin sigortalılık süresi olmasına rağmen, işveren tarafından 14.08.2007 tarihine kadar çalışmış olarak gösterilmesi nedeniyle Kurum tarafından 506 sayılı Yasa kapsamındaki tahsis talebininde kabul edilmediği, emekli sandığına tabi hizmetlerinin 18.07.2007 tarihinde ... verdiği dilekçe gereğince sonlandırılması, emekli sandığınca yapılan 2007 yılı Temmuz ayı keseneğinin iptali ile son 7 yıl içerisinde ... tabi olan hizmetinin fazla olduğunun kabulü ile 20.07 2007 tarihinden itibaren kendisine yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istediği görülmüştür.
Mahkemece, 5434 sayılı Yasanın 14 ve 31. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; davacının maaş aldığı ay başından sonra ve bir ayı doldurmadan ay içinde ayrılmış olmakla kendisine peşin ödenen aylıktan emekli keseneği kesildiği,söz konusu keseneğin bir ayı kapsadığı nazara alındığında davacının 14.08.2007 tarihine kadar emekli sandığı iştirakçisi olamaya devam ettiği ve Kurum işlemi yerinde bulunarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık,davacının .... tabi hizmetinin, 14.07.2007 istifa dilekçesi verdiği tarihte sona erip ermeyeceği noktasındadır.
5510 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesindeki, "bu Kanunun yürürlük tarihine kadar ...5434 sayılı Kanunlara ... tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiili hizmet süresi zammı itibari hizmet süreleri borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık sürelerinin tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirileceği"; yine 5510 sayılı Kanun"un geçici 4. maddesindeki "bu Kanun"da aksine bir hüküm bulunmadığı taktirde; iştirakçi iken bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle bu Kanunun 4. maddesinin 1.fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanun"un yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayıl Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı" bildirilmiş olup, ...sigortalıları veya hak sahipleri arasında 5434 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanmasından doğan uyuşmazlıklarda anılan sandıkça tesis edilen işlemler idari işlem niteliğinde olduğundan idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için açılacak davalar 2577 sayılı Yasa gereğince idari yargı yerinde çözümlenebilecektir. 5510 sayılı Kanunun 101. maddesindeki, bu Kanun"da aksine hüküm bulunmayan hallerde bu kanun hükümlerinin uygulanması ile ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların İş Mahkemelerinde görüleceğine ilişkin düzenleme de dikkate alındığında, eldeki davada, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulama yerinin bulunmadığı, ihyası istenen dönem itibariyle mülga 5434 sayılı Kanun"un uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar idari yargının görev alanına girdiğinden hizmetin ihyası yönünden 5434 sayılı Yasa gereğince davaya bakma görevinin idari yargıya ait olduğu açıktır.
Somut olayda, mahkemece dava konusu uyuşmazlığın sebebi davacının ... hizmet süresi ile ilgili olduğundan, davacıya bu uyuşmazlığın çözümü için idari yargıda idari dava açmak üzere önel verilerek, bu dava bekletici mesele yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 07.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.