10. Hukuk Dairesi 2011/19786 E. , 2012/1592 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı Kurum, trafik iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler ve cenaze gideri ile yaralanan sigortalılara ödenen geçici işgöremezlik ödeneği ve tedavi giderlerinin 506 Sayılı Yasanın 26 ve 39. maddeleri uyarınca tazminine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, Anayasa Mahkemesi iptal kararı resen dikkate alınarak ve davalı ... sürücü ...’a %100 kusur izafe edilen bilirkişi raporu hükme dayanak kılınarak, istek gibi davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ile davalılardan ... avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, iş kazasından doğan rücu tazminatı istemine ilişkin olup, 506 sayılı Kanunun 26/1.inci maddesindeki “...sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere...” bölümünün, Anayasa Mahkemesince 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas 2006/106 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, Kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, Kurumun rücu alacağının, ilk peşin değerin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunmasına, öte yandan, kesinleşen önceki rücu davalarında hükmolunan miktarın mahsubu yapılırken, sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin esas alınması gerektiğine; şayet ilk peşin sermaye değerli gelirle birlikte artışlara da hükmedilmişse, artışların hükmolunacak rücu tazminatından mahsup edilmesine olanak bulunmamasına, bu çevrede meseleye fiili ödemeler açısından bakıldığında, ise fiili ödemenin mevcudiyeti halinde, Kurumun talep
edebileceği miktarın hesabının da aynı şekilde gerçekleştirilmesi gerekmekte olup; şayet, ilk peşin sermaye değerli gelirin kusur karşılığı, fiili ödeme miktarından düşük ise, o takdirde, ilk peşin sermaye değerine itibar edilmesi; aksine fiili ödeme miktarı ilk peşin değerden düşük ise, o takdirde de fiili ödeme miktarının esas alınması gerektiğine göre, mahkemece, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının derdest davalara uygulanması gerektiği gerekçe gösterilerek yargılama yapılıp, hüküm tesis edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Somut olayda, zararlandırıcı sigorta olayının, davalı ... sürücü idaresindeki aracın, şerit tecavüzü yaparak, ... idaresindeki işyeri servis aracına çarpması sonucu sigortalı.. ile servis aracı sürücüsü ...’in ölmesi, ... adlı sigortalıların ise yaralanması biçiminde gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğinden, ...Mahkemesinin ... esas...karar sayılı ceza dosyasının bulunduğu, ... raporuyla davalı ... sürücünün 7/8 kusurlu kabul edildiği, ancak, dosya, rapor, ya da, karar örneği mevcut olmadığından, söz konusu kamu davasının kimler hakkında açıldığı ve 1/8 kusurun kime verildiğinin denetlenemediği ve mahkemece de akıbetinin araştırılmadığı görülmüştür.
Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi hükmüne göre; hukuk hâkimi kusur olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair hükümleri ile bağlı olmadığı gibi kusurun takdiri ve zararının miktarını tayin hususunda da ceza mahkemesi kararı ile bağlı değildir. Ancak, kesinleşen ceza mahkemesi ilamında saptanmış olan maddi olguların hukuk hakimini de bağlayacağı tartışmasızdır. Dava dışı kişilerin ceza mahkemesince kusurlu bulunup mahkum olması ve maddi olguya ilişkin hükmün kesinleşmesi halinde, söz konusu kişilerin kusursuzluğundan söz edilemeyeceği gibi münasip oranda bir miktar kusurlu sayılmalarında da zorunluluk bulunmaktadır. Hükme dayanak kılınan kusur raporunda; bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı ve bu nedenle de hükme elverişli bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Mahkemece, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişi heyetinden ceza davasında kesinleşen maddi olgular da değerlendirilerek tarafların kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.
Diğer taraftan,... cevap dilekçesiyle, ölen sigortalı... mirasçılarına, davadan önce 29.05.1998 tarihli belge ile, 1.500 TL destek tazminatı ödenmesi talimatı verildiğini ileri sürmesine rağmen, bu yönde bir araştırma yapılmaması, yine, anılan davalının temerrüde düşürülüp düşürülmediği yöntemince araştırılmaksızın; onay, sarf ve ödemeden itibaren faizle sorumlu tutulması, ayrıca isabetsiz bulunmuştur.
O halde; davacı Kurum ile, davalılardan ... avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... iadesine, 07.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.