9. Hukuk Dairesi 2018/10177 E. , 2019/4083 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A)Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 27/05/2006 tarihinde asıl işveren davalı kurumda işçi olarak çalışmaya başlayıp, alt işverenin davalı ... Profesyonel Özel Güvenlik Şirketi olduğunu ve maaşını İl Sağlık Müdürlüğü"nden aldığını, işçilik alacaklarından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, 31/12/2011 tarihinde herhangi bir neden gösterilmeden ve önceden ihbar edilmeden haksız nedenle davacının iş akdinin feshedildiğini, davacının 2006 - 2008 yılları arasında asgari ücret ile çalıştığını, 2008-2010 yıllarında asgari ücretin %20 fazlasına çalıştığını, 2010-2011 yılları arasında ise asgari ücretin %5 fazlasına çalıştığını, ancak bu yıllarda %20 ve %5’lik fazlası olan kısmını davalılardan alamadığını, 2008,2009 ve 2010 yıllarında yıllık izinler kullanılırken, diğer çalışan personellerin bu personel yerine de fazla mesai yaptıklarını iddia ederek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 400,00 TL kıdem tazminatı, 100,00 TL ihbar tazminatı, 100,00 TL yıllık izin ücreti, 100,00 TL fazla çalışma ücreti, 100,00 TL UBGT ücreti, 100,00 TL ücret alacağı ve 100,00 TL hafta tatili ücreti alacaklarının faizleriyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B)Davalı Cevabının Özeti
Davalı T.C. Sağlık Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; bakanlık ile davacı arasında herhangi bir iş akdi veya hukuki ilişkinin söz konusu olmadığını, davacının yapılan ihale sonucu işi alan yüklenici firma olan diğer davalı ... Profesyonel Özel Güvenlik Şirketi"nde çalışan işçilerden olduğunu, maaşların taşeron firma tarafından işçinin banka hesabına yatırıldığını, bazı sağlık hizmetlerinin aile hekimleri tarafından sağlanmaya başlanması ve sağlık ocaklarının kapatılmasından dolayı buralarda özel güvenlik hizmetlerine ihtiyaç kalmadığını, bu nedenlerle zorunlu olarak güvenlik işçisi çalıştırılması uygulamasına devam edilmediğini, Bakanlık bünyesinde dışarıdan sağlanan hizmet alımlarının sürekli iş mahiyetinde olmayıp süreli iş kapsamında olduğunu, 3 vardiyalı çalışma sisteminin uygulandığını, günde 8 saatten fazla çalışmanın olmadığını, ayda 4 gün izin kullanmak kaydıyla ayda 30 gün çalıştığını savunarak davanın müvekkili kurum açısından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Profesyonel Özel Güvenlik Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalı şirkette 27/05/2006 tarihinde güvenlik görevlisi olarak ilk yıl asgari ücret, ikinci yıl asgari ücretin %20 fazlası, daha sonraki yıllarda %5 fazlası ile çalıştığını, ... İl Sağlık Müdürlüğü" nün 26/09/2011 tarihli yazısı ile 31/12/2011 tarihinden sonra güvenlik ve koruma hizmeti almayacağının davalı şirkete bildirildiğini, bu nedenle davacıya ihtarname çekildiğini, ihtarnamede İl Sağlık Müdürlüğü" nün bu yazısından, ayrıca aynı şart ve koşullarda aynı ücretle iş verilmek üzere nakillerinin yapılabilmesi için 31/12/2011 tarihine kadar şirket merkezine başvurmaları gerektiğini, başvuru yapılmadığı takdirde tekrar ihtara gerek kalmaksızın sözleşmesinin feshedileceğinin belirtildiğini, işçilerin günlük iki saatlik iş arama izinlerinin olduğunu, istenildiği takdirde iş arama izinlerinin de kullandırılabileceğinin yazıldığını, bu ihtara 7 personelin uyduğunu ve diğer güvenlik hizmeti verdikleri yerlerde istihdam edildiğini, 8 personelin başka firmaların başka projelerinde çalışmak isteyerek Kasım ve Aralık ayı içerisinde istifa ettiklerini, ancak davacının ihtarnamenin tebliğine rağmen başvuruda bulunmamasından dolayı haklı sebeple son çare olarak iş akdini feshettiklerini, hafta tatil alacağının, genel tatili alacağının olmadığını, yapılan çalışmaların da ödendiğini, fazla çalışmaların olmadığını, ücret alacağının olmadığını, tüm alacaklarının bordroya yansıtılarak ödendiğini, ayrıca yol ve yemek paralarının da ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)Yerel Mahkeme Kararının Özeti
Yerel mahkemece 24.11.2015 tarihinde davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karar Dairemizin, ... Esas, 2018/7876 Karar sayılı ilamıyla "davacı hükümden sonra 04.04.2018 tarihinde davalılardan il sağlık müdürlüğü aleyhine açtığı davadan feragat ettiğinden ; mahkemece davacının feragat dilekçesi, feragatin diğer davalıya sirayet edip etmeyeceği hususlarının değerlendirilerek feragat konusunda bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir" gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda feragatin diğer davalıya da sirayet edeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
D)Temyiz
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E)Gerekçe
Somut uyuşmazlıkta davacı, yerel mahkemece verilmiş 24.11.2015 tarihli karar temyiz aşamasında iken, 04.04.2018 tarihli dilekçesiyle 696 sayılı KHK gereğince İl Sağlık Müdürlüğüne yönelik davasından feragat ettiğini, ... Profesyonel Güvenlik Şirketine yönelik davasından vazgeçmediğini beyan etmiştir. Dairemiz tarafından feragat dilekçesinin değerlendirilmesi için verilen bozma kararından sonra yerel mahkemece feragatin diğer davalıya da sirayet edeceği gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.
Davadan feragat bir maddi hukuk işlemi olduğundan, diğer davalılara etkisi sorunu üzerinde durulması gereklidir. Gerek mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 145. maddesi, gerekse yürürlükteki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 166. maddesi uyarınca, müteselsil borçlulardan birinin ifa ya da takas yoluyla, kısmen veya tamamen borçtan kurtulması halinde, diğer müteselsil borçlular da alacaklıya karşı bu oranda borçtan kurtulurlar. Müteselsil borçlulardan birinin alacaklıyı tatmin etmeksizin borçtan kurtulması durumunda ise, diğer borçluların borcu kural olarak devam etmekle birlikte, durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde, diğer borçlular bu borçtan kurtulmadan yararlanabilirler. Mülga 818 sayılı Kanun"un 147/2. maddesi ve 6098 sayılı Kanun"un 168/2. maddesi uyarınca da, alacaklının müteselsil borçlulardan birinin durumunu diğerleri zararına iyileştirdiği takdirde, bunun neticelerine katlanacağı düzenlenmiştir.
Kaldı ki, asıl işveren ve alt işverenin davaları birbirinden bağımsızdır. Aynı davada birlikte davalı bile gösterilseler, aralarında ihtiyarî dava arkadaşlığı bulunduğu için iddia ve savunmalarını birbirinden bağımsız olarak ileri sürerler.
“Davacı, davalı taraftaki ihtiyarî dava arkadaşlarından (davalılardan) biri hakkındaki davasından feragat edebilir. Bu feragat, diğer ihtiyarî dava arkadaşları (davalılar) hakkındaki davayı etkilemez; onlara karşı davaya devam edilir. Buna karşılık, davacının davalı taraftaki mecburî dava arkadaşlarından (davalılardan) biri hakkında davadan feragat etmesi, diğer mecburî dava arkadaşlarını (davalıları) da etkiler. Yani bu halde mahkeme, davacının (bütün davalılar hakkında) feragat nedeniyle reddine karar verir”. (Kuru, B: Hukuk Muhakemeleri Usulü, s.3582-3583)
Yapılan açıklamalar ışığında varılan neticede, eldeki uyuşmazlıkta davacı asilin davalılardan asıl işveren hakkındaki davadan feragati, diğer davalı alt işverene sirayet etmeyeceğinden bu davalı yönünden davaya devam edilerek bir sonuca bağlanması gerekirken, her iki davalı hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.