10. Hukuk Dairesi 2020/319 E. , 2020/4122 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
No : 2018/911-2019/594
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı ... vekili ve davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 26.03.2012 tarihinde geçirdiği işkazası sonucu, vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir nedeniyle oluşan Kurum zararının tazmini istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesidir.
Anılan maddenin birinci fıkrasında, iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir davranışı sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği, 4. fıkrasında, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle gerçekleşmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edileceği belirtilmiştir.
Mahkemece, kusurun belirlenmesinde, öncelikle iş kazasının ne şekilde olduğu, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir.
26.03.2012 tarihinde, davalı DSİ Genel Müdürlüğünün ... köyü mevkiinde kurulu ve sulama maksatlı olarak inşa edilen ... barajında, sulama kanallarına su vermek amacıyla bulunan elektrik teknisyeni ... ve barajın sürekli görevlisi olan inşaat sürveyanı sigortalı ...’ın vanaların bulunduğu, dip savak ve derivasyon tünelinde, çalışma yürüttükleri sırada, daha önceden baraja karıştığı bilinen atık suların neden olduğu metan-hidrojen sülfür gazlarının sızmış olduğu tünelde meydana gelen patlama neticesinde vefat etmeleri şeklinde gerçekleşen kaza nedeniyle, iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamı incelendiğinde, olayla ilgili Kurum müfettişi tarafından düzenlenen 13.04.2012 tarihli inceleme raporunda, kusur dağılımı yapılmaksızın, iş kazasının meydana gelmesinde D.S.İ. 202 Şube Müdürlüğünün, işyeri işçilerinin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi nedeniyle, 5510 sayılı Kanunun 21/1 ve 76/4 maddeleri gereğince sorumlu olduğu, Nizip İlçesinde atık suların artılmadan ... Barajına atılmasına neden olan ve önlemleri almayan Nizip Belediye Başkanlığının iş kazasının oluşumunda, 5510 sayılı Kanunun 21/2. maddesine göre sorumlu olduğunun rapor edildiği, dosya kapsamında alınan 25.07.2018 tarihli bilirkişi heyeti kusur raporunda; davalı işveren DSİ Genel Müdürlüğünün olayda %70, vefat eden kazalı işçilerin %15’er oranda kusurlu olduklarının belirtildiği, hükme esas alınan 2. bilirkişi kusur raporunda ise, davalı işveren DSİ Genel Müdürlüğünün kazanın meydana gelmesinde birinci derecede, %80 oranında kusurlu olduğu, Nizip Belediye Başkanlığının ise %20 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Konuya ilişkin olarak, Gazianetep 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/93 Esas, 20147169 Karar sayılı dosyası nezdinde, DSİ 202 Şube Müdürlüğüne bağlı ... sulama barajında işletme şefi olarak görev yapan ... ve şube müdürü ... hakkındai taksirle ölüme neden olma suçundan dolayı yapılan yargılamada mahkumiyetlerine karar verildiği ve verilen kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece dosya kapsamında alınan raporlar arasında çelişki giderilmeden ve sorumlular hakkında açılmış bir ceza davasının olup olmadığı araştırılmadan, ceza davasında kusurun varlığına ilişkin maddi olgu hukuk hakimini bağlayacağından, kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile mahkum olanlara da herhalde bir miktar kusur verilmesi gereği gözetilmeksizin karar verilmiş olması isabetsiz olmuştur.
Aynı olay nedeniyle tarafların kusur oran ve aidiyetleri bakımından çelişkili kararların verilmesi olasılığının ortadan kalkması, hak ve adalet kurallarına aykırı bir sonuç ortaya çıkmaması, yargıya olan güvenin sarsılmaması açısından, kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile kusurlu bulunan kişilere de herhalde bir miktar kusur verilmesi gereği gözetilerek, buna göre olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden, bu çerçevede ilgililerin kusurunun irdelendiği ve mevcut raporlar arasındaki çelişkilerin de giderildiği, usule uygun bir kusur raporu alınmalı, dosyada mevcut deliller ışığında yapılacak değerlendirmeyle varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı ... vekili ve davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ..."na iadesine, 30.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.