Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2020/4746
Karar No: 2021/13178
Karar Tarihi: 30.11.2021

Danıştay 6. Daire 2020/4746 Esas 2021/13178 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/4746
Karar No : 2021/13178

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İzmir İli, Buca İlçesi, …Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufunun hukuken kısıtlandığı ileri sürülerek taşınmazın kamulaştırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 30/01/2017 tarih ve E:2016/3767, K:2017/489 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozmaya uyularak verilen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 30/10/2018 tarih ve E:2018/8324, K:2018/8622 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozmaya uyularak verilen temyize konu kararda; imar planları hazırlanırken, taşınmazlara; konumları, fiziksel özellikleri, arazi yapısı, jeolojik özellikleri gibi çeşitli nedenlerle, değişik plan kararları ve yapılaşma koşulları getirilebileceği, bununla kişinin mülkiyet hakkının özüne dokunulduğundan ve bu hakkının ortadan kaldırıldığından söz etmenin mümkün olmadığı, "Ağaçlandırılacak Alan" olarak belirlenmiş dava konusu parselde de davacıların, 1/25000 ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planı plan notlarında belirtilen koşullarda yapılaşma hakkının bulunmasının yanısıra, davacıların yine plan notları doğrultusunda günübirlik tesisler kurabilecekleri ve bu mahiyette değişik bir takım faaliyetleri yürütebileceklerinin açık olduğu, taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin, dolayısıyla mülkiyet hakkının özüne dokunulduğundan söz edilemeyeceğinden, davacının, uyuşmazlık konusu parselin "Ağaçlandırılacak Alanlar" olarak belirlenmesi nedeniyle kamulaştırma talebinin reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; taşınmazın paylaşım yoluyla kendisine geçtiği, taşınmaz ilk alındığı 2001 yılında iki katlı yapı izni bulunmakta iken ağaçlandırılacak alan vasfında sayıldığı, kazanılmış hakkın ortadan kaldırılamayacağı, ağaçlandırılan alan olarak adlandırılan taşınmazın içinden yol geçirildiği ve arazisinin ikiye bölündüğü ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ…'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
İzmir İli, Buca İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufunun hukuken kısıtlandığı ileri sürülerek taşınmazın kamulaştırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.
Dava konusu taşınmaz, Buca Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla kabul edilen ve İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve …sayılı kararıyla onaylanan Buca Kozağaç 4. Etap 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında "ağaçlandırılacak alan" olarak planlanmıştır.
Dava konusu taşınmaz, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla onaylanan 1/25000 ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planında "ağaçlandırılacak alan" olarak planlanmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 7. ve 8. maddeleri ile yerleşim yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla belirli nüfus kriterini aşan belediyelere imar planlarını hazırlama ve yürürlüğe koyma yükümlülüğü getirilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinde "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır." hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununun 4.7.2019 tarihli 7181 sayılı Kanunun 7. maddesiyle değişik, "İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler" başlıklı 13. maddesinde; "Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle,
ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
" düzenlemesi yer almaktadır.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği Ek-2 de yer alan 8 sayılı dipnotta: "Düzenleme Ortaklık Payından elde edilmemiş Özel Kreş + Anaokulu, Özel İlköğretim, Özel Ortaöğretim, Özel Sağlık Tesisi, Özel Kültürel Tesis, Özel Sosyal Tesis Alanları; imar planı kararıyla ayrılmak, kamu ve özel altyapı oranları ilgili yatırımcı Bakanlık veya kamu kuruluşunca belirlenmek kaydıyla, bu tabloda belirtilen kişi başına asgari standart değerinin içinde yer alır." hükmü düzenlenmiştir.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 5. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde: "Sosyal altyapı alanları: Birey ve toplumun kültürel, sosyal ve rekreatif ihtiyaçlarının karşılanması ve sağlıklı bir çevre ile yaşam kalitelerinin artırılmasına yönelik kamu veya özel sektör tarafından yapılan eğitim, sağlık, dini, kültürel ve idari tesisler, açık ve kapalı spor tesisleri ile park, çocuk bahçesi, oyun alanı, meydan, rekreasyon alanı gibi açık ve yeşil alanlara verilen genel isimdir."kuralına yer verilmiştir.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin "Tanımlar" başılığını taşıyan 4. maddesinde "Yeşilalanlar: Toplumun yararlanması için ayrılan oyun bahçesi, çocuk bahçesi, dinlenme, gezinti, piknik, eğlence, rekreasyon ve rekreaktif alanları toplamını (Metropol ölçekteki fuar, botanik ve hayvan bahçeleri ile bölgesel parklar bu alanlar kapsamındadır.), 19 uncu maddede yer alan işlevleri ve yapılaşma koşullarını içeren yeşilalanlar;
1) Çocuk bahçeleri: Çocukların oyun ve dinlenme ihtiyaçlarını karşılayan, bitki örtüsü ile çocukların oyun için gerekli araç gereçleri, toplamda 6 m2’yi geçmeyen büfe ile süs havuzu, pergola ve genel tuvalet dışında başka tesis yapılamayan alanları,
2) Parklar: Kentte yaşayanların yeşil bitki örtüsü ile dinlenme ihtiyaçları için ayrılan, 19 uncu maddedeki kullanımlara da yer verilebilen alanları,
3) Piknik ve eğlence (rekreasyon) alanları: Kentin açık ve yeşil alan ihtiyacı başta olmak üzere, eğlence, dinlenme, piknik ihtiyaçlarının karşılanabildiği, kent içinde ve çevresinde günübirlik kullanıma yönelik olarak imar planı ile belirlenmiş yerleri" şeklinde tanımlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; davaya konu taşınmazın İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla onaylanan Buca Kozağaç 4. Etap 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında "ağaçlandırılacak alan" olarak, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla onaylanan 1/25000 ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planında "ağaçlandırılacak alan" olarak planlandığı anlaşılmaktadır.
Taşınmazın kısıtlandığından söz edilebilmesi için, taşınmazın uygulama imar planıyla kamusal kullanıma ayrılması, taşınmaz üzerinde özel kullanımın ve yapılaşmanın uygulama imar planı gereği hiçbir şekilde mümkün olmaması, uygulama imar planının onayından itibaren en az beş yıl süre geçmiş olması ve taşınmazın bu süre zarfında kamulaştırılmamış olması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerekir.
Uygulama imar planı ve notlarına göre yapılaşma olabilecek taşınmazlar açısından ise mülkiyet hakkının kullanımını engelleyen herhangi bir kısıtlılık hali söz konusu olmayacaktır.
Bu bağlamda, uygulama imar planında ağaçlandırılacak alan olarak belirlenen alanlarda belli koşullarda yapılaşmaya izin verilmesi halinde kamu menfaatlerinin gerekliliği ile kişi yararı arasındaki adil dengeyi bozan ölçüsüz bir yükün davacıya yükletildiğinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla kamulaştırmayı gerektirir bir kısıtlılığın söz konusu olmayacağı açıktır.
Bu durumda; İdare Mahkemesince öncelikle, davacının söz konusu taşınmazla mülkiyet ilişkisinin devam edip etmediği, davaya konu parselin bulunduğu alana ilişkin güncel 1/1000 ölçekli uygulama imar planında dava konusu taşınmazın hangi kullanım alanında kaldığının, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı plan notlarında yer alan, taşınmaza ilişkin yapılaşma koşullarının araştırılarak, dava konusu taşınmazda belli koşullarda yapılaşmaya izin verilip verilmediği, anılan taşınmaza yapı ruhsatı verilip verilmeyeceğinin tespit edilmesi suretiyle taşınmaz üzerinde kısıtlılık durumu bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
İdare Mahkemesince yapılan tespit sonucu, davaya konu alanın özel kişilerin yapılaşmaya uygun tasarruf edemeyeceği bir alan olduğunun tespit edilmesi halinde ise taşınmazın hukuken kısıtlanması söz konusu olup, aşağıdaki açıklamalar çerçevesinde değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesinin 29.12.1999 gün ve E:1999/33, K:1999/51 sayılı kararıyla; 3194 sayılı İmar Kanununun 13. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları iptal edilmiş, iptal kararının gerekçesinde: "Çağdaş demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunup onları büyük ölçüde kısıtlayan veya tümüyle kullanılamaz hale getiren sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaştığı kabul edilemez. Demokratik hukuk devletinin amacı kişilerin hak ve özgürlüklerden en geniş biçimde yararlanmalarını sağlamak olduğundan yasal düzenlemelerde insanı öne çıkaran bir yaklaşımın esas alınması gerekir. Bu nedenle getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil, koşulları, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları hep demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir. Özgürlükler, ancak ayrık durumlarda ve demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde sınırlandırılabilmelidir.
Demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın, bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması düşünülemez.
Demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun, kısıtlamaların, bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir.
3194 sayılı Yasa'nın 13. maddesinin itiraz konusu birinci fıkrasında imar planlarında, resmi yapı, okul, cami, yol, meydan gibi umumi hizmetlere ayrılan yerlerin, imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şeklinin devam edeceği öngörülmüştür. Yasa'nın 10. maddesinde de belediyelerin, imar plânlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde bu planı uygulamak üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlayacakları belirtilmiş, ancak Yasa’da bu plânların tümünün hangi süre içinde programa alınarak uygulanacağına ilişkin bir kurala yer verilmemiştir. 13. maddenin birinci fıkrası uyarınca imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerlerin mevcut kullanma şekillerinin ne kadar devam edeceği konusundaki bu belirsizliğin, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan bir sınırlamaya neden olduğu açıktır.
İmar plânlarının uygulamaya geçirilmesindeki kamusal yarar karşısında mülkiyet hakkının sınırlanmasının demokratik toplum düzeninin gerekleriyle çelişen bir yönü bulunmamakta ise de, itiraz konusu kuralın neden olduğu belirsizliğin kişisel yarar ile kamu yararı arasındaki dengeyi bozarak mülkiyet hakkını kullanılamaz hale getirmesi, sınırlamayı aşan hakkın özüne dokunan bir nitelik taşımaktadır.
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de 23.9.1981 günlü Sporrong ve Lonnroth kararında, kamulaştırma izni ile inşaat yasağının uzun bir süre için öngörülmüş olmasının, toplumsal yarar ile bireysel menfaat arasındaki dengeyi bozduğu sonucuna varmıştır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir." nitelemelerine yer verilmiştir.
Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesinin sözü edilen kararında da atıf yapılan İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin 23.09.1982 gün ve 7151/75 sayılı Sporrong ve Lönnroth – İsveç kararında ise Mahkeme; başvurucuların taşınmazlarının uzun bir süre inşaat yasağı kapsamında tutulmasını ve bu sürede kamulaştırma yapılmamasını mülkiyet hakkına müdahale olarak kabul etmiş, bu durumun müdahaleyi ağırlaştırdığı kanaatine vararak, kararın devamında, başvurucuların mülkiyet haklarını kullanmalarının ... Şirketi olayında toplam 25 yıl, Bayan Lönnroth olayında on iki yıl engellendiğini, bu bağlamda uzatılmış yasakların mülk sahipleri üzerinde yarattığı olumsuz sonuçları hukukun üstünlüğü ile yönetilen bir Devlette olması gereken durumla bağdaştırılabilir görmediğini kaydetmiş, bu yasakların yarattığı durumun mülkiyet hakkının korunması ile genel menfaatin gerekleri arasında sağlanması gereken dengeyi bozduğunu, başvurucuların hukuki durumlarının gerekli dengenin bulunmamasına yol açtığını vurgulamış, sonuçları inşaat yasakları ile ağırlaştırılmış olan kamulaştırma izinlerinde (izin verilmemesi) her iki başvurucu yönünden 1 Nolu Protokolün 1. maddesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.
İmar planlarında kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerlerde kalan taşınmazlar üzerinde maliklerin tasarruf hakları kısıtlanmakta, bu yerler kamulaştırma işlemine konu teşkil edeceğinden satış değerleri düşmekte, ancak kamulaştırma bedeli alınmak suretiyle yarar sağlanabilmektedir. Kamulaştırma yapılmadığı takdirde, kişilerin temel haklarından biri olan mülkiyet hakkı süresi belirsiz bir zaman diliminde kısıtlanmakta ve bu durum mülkiyet hakkının özünün zedelenmesine neden olmaktadır.
İmar Kanununun 10. maddesi hükmüyle, belediyelere imar planının yürürlüğe girmesinden itibaren en geç üç ay içinde imar programını hazırlama, yatırımcı kuruluşlara imar planlarında kamu hizmetine ayrılan arsaları imar programı süresi içerisinde kamulaştırma, yine yetkili idari makamlara kamulaştırmaya ilişkin ödeneği yatırımcı kuruluşun bütçesine koyma mükellefiyeti yüklenmek suretiyle kanun koyucu tarafından kamu yararı adına fedakarlığa katlanmak durumunda kalan taşınmaz maliklerinin mülkiyet haklarının ihlal edilmesi sonucunu doğuracak şekilde uzun süre taşınmazlarının imar programlarına alınmadan bekletilmesi uygun görülmemiş ve idareye herhangi bir takdir yetkisi tanınmaksızın bağlayıcı sürelerle gerekli işlemleri yapma görevi yüklenmiştir.
Kamulaştırma Kanunun Ek Madde 1 hükmü ile de uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, belediyelere uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamalarını yapma, ilgili idarelere de bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazları kamulaştırma yükümlülüğü getirilmiş, bunların yapılmaması halinde ise her hâlde mülkiyet hakkının kullanılmasına engel teşkil eden kısıtlılığın imar planı değişikliği yapılarak sona erdirilmesi yükümlüğü getirilmiştir.
Bu bağlamda, taşınmazı uzun yıllar imar programına almayan, imar planını fiilen hayata geçirmeyen, parselasyon, kamulaştırma veya trampa yoluna başvurmayan idarenin, malikin taşınmaz üzerindeki tasarruf hakkını belirsiz süre ile kullanılamaz hale getirdiği açıktır.
Takdir yetkisi çerçevesinde kamu yararı amacının gerçekleştirilmesi yönünden fiili ve hukuki engeller sebebiyle taşınmaz malikinin makul ve belirli bir süre boyunca bu kısıtlamalara katlanabileceği, ancak bu sürenin uzaması hâlinde söz konusu kısıtlamalar taşınmaz malikine yüklenen külfeti ağırlaştıracaktır.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacıya ait taşınmazın bulunduğu alanın … tarih ve … sayılı kararıyla onaylanan Buca Kozağaç 4. Etap 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında "ağaçlandırılacak alan" olarak planlandığı, anılan planın yürürlüğe girmesinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen davalı idare tarafından imar programına alınmadığı gibi ilgili idareler tarafından taşınmazın kamulaştırılmadığı da anlaşılmakta olup, imar programına alınmaması nedeniyle, davacının mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir zaman diliminde kısıtlandığı görülmektedir. Davacının bu kısıtlılığın giderilmesi amacıyla görülmekte olan davayı açtığı anlaşılmaktadır. Ancak idarenin bu kısıtlılığı gidermesi için kamulaştırma, tek çözüm yolu değildir. 3194 sayılı Kanun, umumi hizmetlerin görülmesine yönelik olarak, ihtiyaç duyulan taşınmazları elde edebilmesi için idareye çeşitli alternatifler sunmuştur. İdareler şartların gereklerine göre bu alternatifler arasından seçim yapabilir. Kamulaştırma dışındaki bu alternatifler taşınmazın bulunduğu alanda parselasyon ve trampa uygulaması şeklinde sıralanmaktadır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, davaya konu alanın uygulama imar planı plan notlarına göre yapılaşmaya izin verilmemesi sebebiyle hukuken kısıtlı olduğu sonucuna varılması halinde, umumi hizmetlere ayrılan taşınmazın makul sürede kamulaştırılmadığı ve davaya konu alanın ilk planlamasından itibaren aradan yıllar geçtiği halde kısıtlılığın giderilmediği de gözönüne alındığında, davaya konu taşınmazın kısıtlılık durumunun kaldırılması gerekirken, davacının başvurusunun reddi yolundaki dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu itibarla; temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan: uyuşmazlıkta, davalı idare tarafından, davacının taşınmazındaki kısıtlılık halinin, davaya konu taşınmazın bulunduğu alanda imar planı değişikliği yapılarak yahut yapılacak parselasyon işlemleri, trampa gibi birden çok uygulama aracı ile de çözümlenebileceği tabiidir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 30/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi