10. Hukuk Dairesi 2010/12076 E. , 2012/1544 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Somut olayda; 2007/ 10286, 10287, 10288, 10290, 10291, 10446, 10447 nolu takip dosyalarından prim ve idari para cezaları nedeniyle 6183 sayılı Yasa uyarınca takip yapıldığı, takip dosyasından borçlu site ile site yöneticisi olan davalı ...’ya ödeme emirleri tebliğ edildiğinden bahisle ödeme emirlerinin iptali talep edilmiştir.
6183 sayılı Yasanın 58. maddesi hükmüne göre; ödeme emrine karşı, böyle bir borcun bulunmadığı veya kısmen ödendiği veya zamanaşımına uğradığı nedenleriyle ödeme emrinin ilgiliye tebliğinden itibaren 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde iptali için dava açılabilir.
Öncelikle, dava konusu yapılan ödeme emirlerine ilişkin takip dosyaları ve tebliğ belgeleri celbedilmeli, ödeme emirlerinin dayanakları ile söz konusu takip dosyalarından davacı ... ve yöneticisi adına ödeme emirleri tebliğ edilip edilmediği belirlenmelidir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Yasanın 80. maddesi hükmüne göre; tüzel kişiliğe haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin Kuruma karşı işverenleriyle müştereken ve müteselsilen sorumlulukları sigorta primleri ve Ek 24/L maddesi kapsamında ki sosyal yardım zammı ve ferileri ile sınırlı olup idari para cezaları anılan madde kapsamındaki sorumluluğa dahil olmadığı, bu kapsamda davacılardan ... hakkında davalı Kurum tarafından 6183 sayılı Yasa ve 506 sayılı Yasanın 80. maddesi uyarınca düzenlenen ödeme emirlerinin dayanağının idari para cezası olduğunun anlaşılması karşısında, davacı ...’nın bu ödeme emirleri kapsamında ki idari para cezasından dolayı şahsi sorumluluğunun bulunmadığı gözetilmelidir.
506 sayılı Kanunun 140. maddesinde; idari para cezasını gerektiren haller, cezayı uygulayacak makam, cezaya itiraz ve itirazı inceleyecek merci ile itiraz üzerine verilen karara karşı hangi mahkemede dava açılabileceğinin özel bir şekilde belirlenmiş olduğu, buna göre; cezayı gerektiren haller oluştuğunda Kurumca verilecek idari para cezasına karşı tebliğ tarihinden itibaren kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebileceği, itirazın reddi halinde, red kararının kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yetkili idare Mahkemesinde dava açılabileceği, idari para cezasına karşı süresi içinde Kuruma itiraz edilmemesi veya itirazın reddine karar verilmesi halinde yine süresi içinde idare Mahkemesinde dava açılmaması hallerinde idari para cezası kesinleşeceği ve artık İş mahkemesinde menfi tespit ve iptal davası açılamayacaktır.
Davacı vekili, davaya konu ödeme emirlerinin dayanağı olan idari para cezalarının iptali için idare mahkemesine dava açtıklarını bildirmiştir. Bu durumda, idari para cezasının kesinleşip kesinleşmediği araştırılmalı, idari para cezasının kesinleşmesi olgusu bekletici sorun yapılarak elde edilecek sonuca göre, ödeme emriyle ilgili bir karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek, davacıların dava konusu takip dosyalarından gönderilen ödeme emrine konu borçlardan dolayı sorumlu olup olmadıkları her bir takip dosyası yönünden ayrı ayrı irdelenerek belirlendikten sonra, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacılardan alınmasına, 07.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.