Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9625
Karar No: 2017/2766

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/9625 Esas 2017/2766 Karar Sayılı İlamı

2. Hukuk Dairesi         2016/9625 E.  ,  2017/2766 K.

    "İçtihat Metni"



    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, nafakalar ve velayet düzenlemesi yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise, kusur belirlemesi ve reddedilen tazminatlar yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 14.03.2017 günü tebligata rağmen taraflar adına kimse gelmedi. İşin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davalı-karşı davacı kadının tüm, davacı karşı davalı erkeğin ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
    2-Dairemizin 13.10.2015 tarih ve E, 2015/14537-K.2015/18230 sayılı bozma ilamında tarafların kusurlu davranışları; “evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda birlik görevlerini yerine getirmeyen, eşini baba evine bırakıp, bir daha arayıp sormayan davacı-karşı davalı erkek yanında, eşinin sadakatsiz olduğuna dair ithamlarda bulunan, eşini ve müşterek çocuğu istemediği, soğuduğu, öldürmek istediği yönünde beyanlarda bulunan davalı-karşı davacı kadının da kusurlu olduğu” şeklinde belirtilmiş, tarafların boşanmaya sebep olan kusurları mahkemece bozma ilamına uyulmakla böylece kesinleşmiştir. Tarafların kesinleşen kusurlu davranışlarına göre; davalı-karşı davacı kadının, davacı-karşı davalı erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakası verilemez (TMK m. 175). O halde; kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    3-Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde vermesi gereken karar; yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re"sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir.



    .../....






    Birleşmiş Milletler Çocuk Haklan Sözleşmesinin 12. maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir.
    Mahkemece; "yaşı nedeniyle idrak çağında bulunan ortak çocuk velayet tercihini baba yönünde kullanması ve sosyal inceleme raporunda da velayetin babaya verilmesi yönünde görüş bildirilmesine rağmen, babanın ortak çocuğu kendi ailesinin yanına bıraktığı, bakım ve ihtiyaçlarıyla babanın anne ve babasının ilgilendiği, babanın velayet görevini yerine getirmediği ve annenin velayet görevini yerine getirebilecek yeterliliğe sahip olduğu" gerekçesiyle ortak çocuğun velayeti davalı-karşı davacı anneye bırakılmış ise de; davacı-karşı davalı baba iş bulamadığı için yaşadığı çocuğun ve ailesinin bulunduğu bir süre dönemediğini, sonrasında yerleştiğini beyan etmiş olup, ortak çocuğun velayet konusunda görüşlerine başvurulduğu tarih dikkate alındığında 13.09.2013 günlü beyanı sonrası yaşadığı veya yaşamak istediği ortamı değerlendirmesine imkan verecek, dolayısıyla velayeti konusunda görüşünün yeniden alınmasını gerektirecek ölçüde uzun süre geçtiği de gözetilerek, ortak çocuğun yeniden bizzat ya da istinabe yoluyla eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihinin hakim tarafından kendisinden sorulması () ve babanın yaşam koşullarının değiştiğine ilişkin beyanları bakımından yeniden psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı niteliğindeki uzman veya uzmanlardan (4787 sayılı Kanun m.5) ortak çocuğun anne ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal inceleme raporu alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip, ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi amacıyla hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, 3 nolu bentte gösterilen bozma sebebine göre davacı-karşı davalının çocuk yararına hükmolunan tedbir ve iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
    aşağıdaki yazılı harcın yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 143.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 14.03.2017 (Salı)


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi