3. Hukuk Dairesi 2018/5682 E. , 2019/2235 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne birleştirilen dosyanın ise kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, asıl ve birleşen davalarda davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; dava konusu elektriğin kullanıldığı fabrikayı 2011 yılında devir aldığını, 2002 yılından 2005 kasım ayına kadar geçen sürede, sayacın hatalı ölçüm yaptığının tespit edilmesi nedeni ile fazla ödeme yaptıkları gerekçesi ile, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 450.000 YTL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte tahsili amacı ile davalı aleyhinde dava açtıklarını; açılan bu davada, mahkeme tarafından, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, davanın kabulüne karar verildiğini ve verilen bu kararın, temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini; iş bu davada, ilk dava ile talep edilen 450.000,00 TL"nin dava tarihi olan 14.04.2006 tarihinden önceki döneme ilişkin faiz alacaklarının hüküm altına alınmasının talep edildiğini belirterek; ... Asliye Ticaret Mahkemesinin, 2010/296 E. ve 2012/442 K. Sayılı dosyası ile saklı tutulan 18.02.2002 - 14.04.2006 tarihleri arasındaki avans faiz alacağı 503.162,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; zamanaşımı def"inde bulunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, verilen hükmün, davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin karar düzeltme aşamasından da geçerek kesinleşen 28/04/2015 tarih 2014/20841 Esas, 2015/7276 Karar sayılı ilamı ile " ... taraflar
arasında sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle zamanaşımı süresinin BK"nun 125. (yeni TBK."nın 146) maddesi gereğince 10 yıl olduğu, ...davacının dava konusu taşınmazı 2001 yılından itibaren kullanmaya başladığı, zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren 10 yıl olduğu, ve 2011 yılında zamanaşımının dolacağı; ancak, davacının haklarının saklı tutulduğu ilk davanın 2006 yılında açıldığı ve bu tarih itibariyle zamanaşımının kesildiği, TBK."nın mad. 156 gereği, bu tarihten itibaren, yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başladığı, eldeki davanın ise, 2.8.2013 tarihinde açıldığı bu nedenle davanın zamanaşımına uğramadığı kabul edilerek, yapılacak yargılama neticesinde işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, zamanaşımı nedeni ile davanın reddinin doğru olmadığı " gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Bozma üzerine dosyanın yeni esasa kaydının ardından, yapılan yargılama sırasında mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davacı; bozmadan sonra açtığı aynı mahkemenin 2015/452 E.sayılı birleşen dosyasında ise; bozma öncesi alınan bilirkişi raporuna göre; 872.155,83 TL"lik faiz alacağının zamanaşımına uğramadığının ortaya çıktığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydı ile açtığı asıl davada talep dışı bıraktığı 368.993,83 TL"lik faiz alacağı hakkının doğduğunu bildirerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ... 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/322 E., 2014/186 K.sayılı dosyası ile saklı tutulan 18/02/2002-14/04/2006 tarihleri arasındaki avans faizi alacağı 368.993,83 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı birleşen dosya yönünden de yetki, husumet ve derdestlik itirazında bulunmuş, zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, asıl davanın kabulü ile, 503.162,00 TL faiz alacağının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, birleşen davada ise; davanın kısmen kabulü ile 306.491,66 TL faiz alacağının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen davalarda davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delilerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davalı tarafın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Asıl ve birleştirilen dava; elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan fazla ödemeye dair faiz alacağının tahsili istemlerine ilişkindir.
Dosya kapsamından,... Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2010/296 esas, 2012/442 karar sayılı dava dosyasında davacı lehine 450.000,00 TL alacağın dava tarihi olan 14/04/2006 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verildiği, o davada konu edilmeyen 18/02/2002 – 14/04/2006 tarihine kadar işlemiş avans faizinin temyiz incelemesine konu asıl ve birleşen davalarda talep konusu yapıldığı, ana para alacağının davacıya asıl dava ve birleşen dava açılmadan önce 16/07/2013 tarihinde ödendiği anlaşılmaktadır.
818 sayılı BK"nun 113/2. maddesi (TBK md. 131/2) "Evvelce işleyen faizleri talep hakkının mahfuz bulunduğu beyan edilmiş veya hal icabından neşet eylemiş olmadıkça bu faizler talep olunamaz."" hükmünü amirdir.
Faiz, asıl alacağın bir bölümü olmayıp, asıl alacağa bağlı fer’i nitelikte bir haktır. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 113. maddesi uyarınca, asıl alacak sona erince fer’i haklar da sona ermiş sayılır. Faiz asıl alacağa bağlı olmasına rağmen, asıl alacaktan ayrı olarak dava veya takip konusu edilebilir. Asıl alacak için açılan davada faize ilişkin hakkın saklı tutulmamış olması, daha sonra faiz için ayrı bir dava açılmasına engel teşkil etmez. Ancak, faiz isteğinin ayrı bir davaya konu yapılması halinde, dava tarihi itibariyle asıl alacağın ödenmemiş olması, ödenmiş ise anılan madde hükmü uyarınca ihtirazi kayıt konulması şarttır. Aksi halde çekince konulmamış ya da halin icabı gereğince çekince konulmuş sayılan haller gerçekleşmemiş ise, faiz alacağı da sona ermiş sayılır.
Somut uyuşmazlıkta; davacı asıl alacak tutarı 450.000,00 TL"yi tahsil ettiğine göre, asıl borcu tahsil ettiği sırada ihtirazi kayıt ileri sürüp sürmediği belirlenememiştir.
Bu haliyle; davacının asıl alacak tutarını ihtirazi kayıt ile alıp almadığı belirlenerek, tarafların hukuki durumlarının BK"nun 113/2. maddesi (TBK md. 131/2) kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, mahkemece değinilen bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davalı tarafın sair temyiz talebinin REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davalı tarafa iadesine,6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.