10. Hukuk Dairesi 2010/11984 E. , 2012/1519 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, işverenlerin çalışanları adına ödedikleri özel vefat, sağlık ve bireysel emeklilik sigortaları katkı paylarından sigorta primi kesilmesi işleminin iptali ile ihtirazi kayıtla ödenen fazla primlerin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, özel sağlık sigortası primi katkı payı ödemelerinin prime esas kazanç matrahına dahil olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava konusu somut olayda uyuşmazlık; 2005 yılı Haziran ayı için, özel vefat, sağlık ve bireysel emeklilik sigortaları işveren katkı paylarının sigorta primine esas kazanç matrahına dahil edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Tahakkuk dönemleri itibarıyla yürürlükte bulunan ve davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın “Prime esas ücretler” başlıklı 77. maddesi; “Sigortalılarla işverenlerin bir ay için ödeyecekleri primlerin hesabında: a) Sigortalıların o ay için hakettikleri ücretlerin, b) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan sigortalılara o ay içinde ödenenlerin, c) İdare veya kaza mercilerince verilen karar gereğince (a) ve (b) fıkralarında yazılı kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, brüt toplamı esas alınır. Şu kadar ki, ölüm, doğum ve evlenme yardımları, yolluklar, kıdem, ihbar ve kasa tazminatları, aynî yardımlar ile.... miktarları yıllar itibariyle belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutarının tespitinde nazara alınmaz. Bunların dışında her ne ad altında ödeme yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime tabi tutulur.” düzenlemesini içermektedir. Anılan madde de, “özel sağlık sigortası primi”ne ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Anayasanın 56. maddesi Devlete, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak amacıyla hizmet verme; bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak yerine getirme; sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için genel sağlık sigortası oluşturma görevi yüklemiştir.
5510 sayılı ..... 1. maddesinde Kanunun amacı “…sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak…” olarak açıklanmıştır.
Özel sağlık sigortasında ise, genel ve özel şartlar çerçevesinde sigortalının, sigorta süresi içinde, gerek çalışma hayatında, gerekse, özel yaşamında oluşabilecek kaza ve hastalık durumunda doktora muayene olması, tanı veya tedavi için hastaneye yatırılması ve cerrahi müdahale dâhil her türlü tedavi olanağı sağlanarak, tedavileri için gerekli masraflar ile, varsa, gündelik tazminatları poliçede yazılı meblağlara kadar güvence altına alınmakta ve yurtiçinde, ya da, yurtdışında, tercih edilecek doktor veya sağlık Kurumundan hizmet alma serbestisi bulunabilmektedir. Sigorta ettiren ile, sigortalının aynı kişi olması zorunluluğu bulunmamaktadır. Bazı durumlarda, sigorta ettirenin kendi menfaatini değil de, bir başkasının (somut ilişkide olduğu gibi işyeri sigortalısının/çalışanının) menfaatini sigorta ettirmiş olması mümkündür. Ödenen prim, riziko bedeli primi olup, tasarruf unsuru bu sigortada mevcut olmadığı için, primde de, bu unsur bulunmamaktadır. Bu şekilde yapılan sözleşmelerde (sigorta akdinden doğan borç ve yükümlülükler kapsamında) prim ödeme yükümlülüğü de sigorta ettiren işverene ait bulunmaktadır. Özel sağlık sigortasından amaçlanan ise, (Sosyal Güvenlik Kurumunca sağlanan sağlık yardımlarına ek olarak) sigortalılara, özel sağlık kuruluşlarından da sağlık desteği teminidir.
İşveren tarafından özel sağlık kuruluşlarından, poliçe kapsamında yararlanabilmek amacıyla yaptırılan özel sağlık sigortasına ilişkin primlerin sigortalı (ücret) geliri kapsamında değerlendirilmesi, özel sağlık sigortasının sağlık hizmeti biçimindeki (ayni) niteliği dikkate alındığında da, doğru bulunmamaktadır. Kaldı ki, özel sağlık sigortası primleri karşılığında teminat altına alınan sağlık yardımları nedeniyle oluşan ve özel sigorta şirketlerince karşılanan giderler, .....yönünden “karşılanmayan sigorta riski” nedeniyle gider azaltıcı niteliktedir. Aksine düşünce, Devletin özel sağlık sigortasının yaygınlaştırılması konusundaki politikasıyla da uyumlu bulunmamaktadır. Nitekim, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 63/3’üncü maddesi ile “Ücretin safi değeri”nin; “Sigortanın veya emeklilik sözleşmesinin ....’de kain ve merkezi ....’de bulunan bir sigorta veya emeklilik şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla; ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler ile bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları…” indirildikten sonra kalan miktar olduğu belirtilmiş olup, bu ve benzeri diğer düzenlemeler ile, prim veya katkı payları nedeniyle vergi matrahından indirimler sağlanmasına karşın, sigorta primine esas matrahın belirlenmesinde farklı bir uygulamaya gidilmesi çelişki yaratmaktadır. (Hukuk Genel Kurulu’nun 30.12.2009 gün, 2009/10-573 Esas, 2009/605 Karar sayılı ilamı)
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular uyarınca, özel sağlık sigortası primlerinin, sigorta prim matrahına dâhil edilmemesi gereği gözetilmeyerek, aksi yöndeki kabulü isabetli bulunmamıştır.
Öte yandan davacının; vefat ve bireysel emeklilik primlerinin de sigorta prim matrahına dâhil edilmemesi gerektiğine ilişkin talebi mevcut olup, bu talep hakkında yasal düzenlemeler gözetilerek yapılacak araştırma ile bir karar verilmesi gereği gözetilmeksizin, sadece özel sağlık sigortası yönünden irdeleme yapılarak, karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 07.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.