3. Hukuk Dairesi 2017/5258 E. , 2019/2226 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile arasında 30.3.2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca 3 yıllığına kiralanan işyerinin kira bedelinin davalıya peşin ödendiğini, ancak mecuru kiraladıktan 6 ay sonra tahliye ederek davalıya teslim ettiğini, teslim sırasında davalı tarafından düzenlenen 30.1.2012 tarihli belgede peşin alınan 3 yıllık kira bedelinin oturulmayan dönemlerine ait kira bedelinin 25.1.2012 tarihinde kendisine ödeneceği belirtilmesine rağmen davalının bu ödemeden imtina ettiğini, bu nedenle ödenen bedelin iadesi amacıyla davalı aleyhine takip başlattığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline ve %20 oranından az olmamak üzere davalının icra tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davacının iddiasına dayanak belge altındaki imzanın kendisine ait olmadığını, davacının oturduğu döneme ilişkin kira borcunu ve kira sözleşmesi gereği ödemesi gereken diğer giderleri ödemediğini, davacının mecuru 2012 yılının ocak ayı sonunda boşalttığını ve anahtarı da kiralayan olarak kendisine değil komşusuna teslim ettiğini savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine %20 "den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; 25.01.2012 tarihli adi yazılı belgeye göre davalının asıl alacak miktarının yaptığı itirazın tümden işlemiş faize yönelik yaptığı itirazın ise, kısmen haksız olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile asıl alacak miktarı 39.990,00" TL nin tamamına, işlemiş faiz olarak talep edilen tutarın 1143,82 TL" sine yapılan itirazın iptali ile takibin toplam 41.133,82 TL üzerinden devamına, asıl alacak miktarı 39.990,00 TL ye takip tarihinden tahsil tarihine kadar değişen oranlarda yıllık %9 oranında yasal faiz yürütülmesine,
hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden taleple bağlı kalınarak takdiren %20 oranında hesap edilecek icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, işlemiş faiz yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Dava, erken tahliye nedeniyle, mecurun kullanılmadığı döneme ilişkin peşin ödenen kira bedelinin iadesi amacıyla kiralayan aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemi ile davalının kötü niyet tazminatı istemlerine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Taraflar arasında 30.3.2011 tarihli 3 yıl süreli ve yıllık kira bedeli 16.000,00 TL üzerinden kira sözleşmesi düzenlendiği, uyuşmazlık konusu edilmeyen bu sözleşmede 3 yıllık kira bedeli 48.000,00 TL"nin davacı tarafından davalıya peşin olarak ödendiğinin açıkça belirtildiği görülmüştür. Kira bedelinin peşin ödeneceğine ilişkin kontrat hükmü karşısında bedelin davalıya ödendiğini kabul eden mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, 20.1.2012 tarihli belgeden kaynaklanmaktadır.
Dava konusu 20.1.2012 tarihli belgede "dava konusu dükkan ile ilgili hiçbir kira alacağım kalmayıp 30.9.2011 tarihinde ... Karadan eksiksiz teslim aldım. Peşin aldığım 3 yıllık kira bedelinin oturulmayan kısmını 25.1.2012 tarihinde ... Karaya ödeyeceğim"ibarelerinin yer aldığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı bu belgeye dayalı olarak davalı aleyhinde takip başlatmış ise de, davalı takibe ve borca süresi içinde itiraz ederek belge altındaki imzayı inkar etmiştir. Davacı duran takip nedeniyle temyiz incelemesine konu eldeki davayı açmıştır.
TMK"nun 6"ncı maddesi hükmü uyarınca, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Buna göre, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkaran kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Bundan ayrı, HMK"nun 266 ncı maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınması zorunludur.
Yine aynı yasanın 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır. Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Somut uyuşmazlıkta; İmza incelemesi yönünden davacıdan dayanağı belge aslı temin edilerek davalının imza örnekleri de mahkemece tesbit edilip çeşitli kuruluşlardan da davalının imza örneklerini içerir evrak asıllarının celp edildiği, toplanan imza örneklerine göre davacının dayanağı belge altındaki imzanın davalının eli ürünü mahsülü olup olmadığı hususunda ... Kriminal Polis Labaratuvarı Müdürlüğü bünyesindeki grofoloji ve sahtecilik uzmanı bilirkişiye inceleme yaptırıldığı, bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde tanzim edilen raporda; belge altındaki ... adına atılı bulunan imzanın davalı ... elinden çıktığı kanatine varıldığının bildirildiği, davalının rapora itiraz ederek ... kurumundan rapor alınmasını istediği mahkemece alınan raporun hüküm kurmaya yeterli olduğu kanaati ile bu talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemeye sunulan adi yazılı belgenin imza incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna davalı tarafın süresinde itiraz etmiş olması karşısında mahkemece ... Kurumundan denetime ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Bu itibarla; yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde; mahkemece davalının rapora karşı itirazları nedeniyle ... Kurumu Fizik İhtisas Dairesi"ne adi yazılı belgedeki imzanın davalının eli ürünü olup olmadığına ilişkin yeniden inceleme yaptırılarak taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp sonucuna göre yargılama yapılarak, uygun bir karar verilmesi gerekirken, itiraza uğrayan bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.