21. Hukuk Dairesi 2016/13618 E. , 2018/2520 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Maddi tazminat hesabı yapılırken, bakiye ömrün tespitinde PMF-1931 yaşam tablosu yerine; yerleşik içtihatlara aykırı olacak şekilde ... adlı başka bir tablo kullanılması, açık temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici nedenlere, temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dava, 18.10.2008 tarihli iş kazasında malul kalan davacı sigortalının maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Dosya kapsamına göre, davacının 24.687,44TL maddi, 40.000,00TL manevi tazminat talebinde bulunduğu; iş kazası nedeniyle davacının %7,3 oranında malul kaldığı; alınan kusur raporuna istinaden davalı işverenin %65, davacı işçinin ise %35 oranında kusurlu bulundukları; Mahkemece 24.687,44TL maddi, 30.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Gerek 818 sayılı Borçlar Kanununun 47. maddesi, gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile işçi ve duruma göre işçinin yakınları lehine vereceği tazminat tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir.
Bu açıklamalar kapsamında davacı için hükmolunan 30.000,00TL manevi tazminatın fazla olduğu açıktır.
Yapılacak iş, yukarıda belirtilen sebepler ile uygun bir manevi tazminat takdirinden ibarettir.
O halde, davalı vekilinin bunları amaçlayan temyiz itirazı kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 19.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.