10. Hukuk Dairesi 2010/10715 E. , 2012/1440 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremez duruma giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan masrafların 506 sayılı Yasanın 10 ve 26. maddeleri gereğince davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı ile, davalılar ... avukatı ile, ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum avukatı ile davalılar .... avukatı ile ...’un sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, dava dilekçesinin açıklamalar bölümünün son paragrafında, iş kazası sonucu oluşan Kurum zararından 90.240,43 TL’nin tahsilini talep etmiş, ancak, talep bölümünde maddi hata sonucu zararın tümünü belirterek 98.325,65 TL’nin tahsilini talep ettiğini belirtmiş, bu yanlışlığın düzeltilmesini 21.04.2010 havale tarihli dilekçesi ile talep etmiş ise de; mahkemece bu husus gözetilmeyerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması isebetsizdir.
3-Davacı, dava dilekçesinde, davalı işverenin 506 sayılı Yasanın 10 ve 26. maddesi gereğince sorumlu olduğu belirtilerek, kısmi dava açıldığının anlaşıldığı, ancak, mahkemenin, kararın gerekçesinde, 10. madde koşullarının varlığı konusunda irdeleme yapılmadığı anlaşılmıştır.
Davanın, yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 26.maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı Kararı ile 26.maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkının, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı, ya da,
Hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, 506 sayılı Yasa uyarınca açılan rücuan tazminat davalarına ilişkin olarak süregelen uygulamada olduğu üzere; maddi zarar (tavan) hesabı yapılması gerekmediği gibi; 506 sayılı Yasanın 10. maddesinin uygulanmasını gerektiren
durumlarda da, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önceki, süregelen içtihatlarla oluşturulup uygulanan prensiplerde temel farklı bir yaklaşım bulunmadığından, sadece, 10. madde uygulamasında artık, tavan zarar hesabı yerine, Kurumun sigortalıya başlangıçta bağladığı ilk peşin sermaye değeri üzerinden hesaplama yapılmasında herhangi bir tereddüt olmadığından, ayrıca, davada 506 sayılı Yasanın 10. maddesine de dayanıldığından, 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanunun 2.maddesiyle değiştirilen ve 08.09.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren kusursuz sorumluluğa dayanan 9 ve 10.maddesi hükmüne göre, rücu alacağından işverenin sorumluluğu için; işe giriş bildirgesinin, sigortalının, işe başlatılmasından önce verilmiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmesinden sonra meydana gelmemesi gerektiğinden, 10. madde koşullarının oluşup oluşmadığının, kararın gerekçe kısmında tartışılarak, varlığının anlaşılması halinde ise; tarafların kusur oranı gözetilmeksizin (%100) belirlenen ilk peşin değerlerden, Borçlar Kanunu’nun 43 ve 44. maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun %50’sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak, rücu alacağı miktarı belirlenmeli ve taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek hüküm kurulmalıdır.
3- 506 sayılı Kanun’un 26/2’nci maddesi, “İş kazası veya meslek hastalığı, 3"üncü bir kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3"üncü kişilere ve şayet, kusuru varsa, bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir” hükmünü içerdiği gibi, “motorlu araçların neden oldukları kazalarda yaralanma halinde sigortacı; yaralanma nedeniyle yapılan ilk yardım, muayene ve kontrol veya bu yaralanmadan ötürü ayakta, klinikte, hastane veya benzeri yerlerdeki iyileştirme giderleri ile bu iyileştirmenin gerektirdiği diğer masraflar”ı Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası teminat limitleri içerisinde kalmak koşuluyla zarar görene ......’nun 98’inci maddesi uyarınca ödemekle yükümlüdür. Ayrıca aynı maddenin 3’üncü fıkrası ile de; “Zarara sebep olan aracın bilinmemesi veya geçerli bir zorunlu mali sorumluluk sigortasının bulunmaması veya sigortacının iflas etmesi veya çalınan aracın işleteninin sorumlu tutulamaması hallerinde, birinci fıkrada belirtilen giderler, 108"inci maddede öngörülen Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı tarafından ödenir” hükmü yer almaktadır. Ancak ....... sorumluluğu kaza anında geçerli zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçe limitleri ile sınırlıdır. Bu nedenle; .....trafik kazasında zarar gören kişinin hak sahiplerine yaptığı ödeme ölçüsünde sorumluluktan kurtulacaktır.
Buna göre; davalı sigorta şirketine gönderilen dava dilekçesinin...... tebliğ edildiği, cevap dilekçesinin ise, iflas idare memurları tarafından verildiği ve iflas işlemlerinin devam ettiği belirtildiğinden, iflas
işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı araştırılarak, tamamlanmış ise, .... sorumlu olacağı dikkate alınmalıdır.
O halde, davacı Kurum avukatı ile davalılar ..... avukatı ile, ... ‘un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... ve ..."a iadesine, 06.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.