9. Hukuk Dairesi 2016/21807 E. , 2019/4065 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19/02/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı Asil ve adına Avukat ... ile karşı taraf adına Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan asil ile avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 15.06.1987 tarihinde ... Yuvası Vakfında sekreter olarak göreve başladığını, 18.06.1993 tarihinde Vakıf Müdürü olarak atandığını, 01.08.2003 tarihinde işten çıkarıldığını, görevden alınma üzerine ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin ... Es. Sayılı dosyasında 04.08.2013 tarihinde ihtiyati tedbir talebi ile görevden alma işleminin iptali davası açtıklarını, Mahkemenin Vakıf görevinden alınma kararını iptal ettiğini, bu karar kesinleşmeden ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin ... E. 2005/360 Karar sayılı ilamı ile Vakıf Müdürlüğü görevinden alma davasının süresinde açılmadığından reddedildiğini, kesinleşen karar ile davacının işe başlaması üzerine tekrar ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin ... Es. 2010/585 K. Sayılı davası ile talep edilen ihtiyati tedbir kararı ile vakıf yöneticilerinin görevden alınması adlı yeni bir dava açıldığını ve bu dava ile esastan görevden alımı işleminin iptal edildiğini, kararın kesinleştiğini, bunun üzerine davacının 29.02.2012 tarihinde görevine başlamak için talepte bulunduğunu, 12.03.2012 tarihinde görevine başlatıldığını, ancak ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 01.03.2011 tarih 2011/21 Karar sayılı ve vakıf senedinde yapılan değişiklikle Vakıf Müdürünün vakfın temsili bir oranı ve yönetim kurulunun uygun göreceği işleri yapacağı, artık bordrolu değil huzur hakkı bölümünde belirtildiği üzere yönetim kurulu gibi huzur hakkı alacağının belirtildiğini, davacının şu anda yönetim kurulunun uygun göreceği işleri yapmak üzere temsili bir organ gibi görev yaptığını, yani vakıf senedinde yapılan değişiklik ve göreve başlama yazısındaki ibare ile davacının vakıf müdürü olarak artık tam zamanlı ve maaşlı ve bordrolu değil, huzur hakkı alan ve vakfın temsili bir organı olarak görev yaptığını ileri sürerek fesih tarihine kadar olan çalışması için kıdem, ihbar ve kötüniyet tazminatının tahsilini, istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının vakıfta 15.06.1987 tarihinde sekreter olarak işe başladığını, 18.06.1993 tarihinde vakıf senedinin 7. maddesinde vakıf müdürü olarak atandığını, 01.08.2003 tarihinde vakıf yönetim kurulu kararı ile görevine son verildiğini, 12.03.2012 tarihinde vakıf müdürü olarak görevine başladığını, alacakların zamanaşımına uğradığını, vakıf müdürlüğünün yönetim kurulu organının üzerinde olduğunu, davacının işçi olmadığını, iş kanunlarına tabi olmadığını, bu nedenle tazminat alacak hakkının bulunmadığını, bağımsız hareket ettiğini, ayrıca feshin de haklı olduğunu, savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, aynı mahkemede görülen davacının işsizlik ödeneğine yönelik davasında Yargıtay denetimi sonucunda verilen bozma ilamı gerekçesinde davacının vakfın organı olarak görevden alınması konusunda TMK.nun hükümlerinin uygulanması, vakıf ile arasında hizmet akdinin bağımlılık unsurunun bulunmaması, davacının anılan vakıf tüzel kişiliğinde organ olarak çalıştığının anlaşılması karşısında davacı ile davalı vakıf arasında işçi işveren ilişkisinin varlığından bahsetmenin mümkün olmadığının belirtildiği ve davanın red edildiği, yine ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin ... Esas,2005/73 Karar sayılı ilamı ile davacının senet kapsamına göre Vakıf organı olduğu, hakkındaki görevden alma işleminin mevzuat gereği ancak mahkeme kararı ile yapılabileceği belirtilerek davacının görevden alınması işleminin iptal edildığı, bu iki davadaki kararlar değerlendirildiğinde davacının davalı vakfın bir organı olan vakıf müdürlüğü görevini yaptığı, davacı hakkında görevden alınması dahi uygulanması gereken kanunun Türk Medeni Kanunu olduğu, davalı vakıf ile arasında işçi işveren ilişkisinin bulunmadığı, süreç içinde davacının eski görevine iade edilmesi nedeni ile mevcut akdin feshi (hernekadar iş akdi olarak değerlendirilmese de) ortadan kalktığından, 01/08/2003 tarihindeki feshin geçersiz hale geldiğinden ve sonuçlarının ortadan kalkması nedeni ile davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile kötü niyet tazminatı alacak hakkının bulunmadığı, gerekçesi ile davanın reddine, karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
Kanunun 2 nci maddesinde bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren olarak tanımlanmıştır. İşçi ve işveren sıfatları aynı kişide birleşemez.
Yasanın 8 inci maddesinin birinci fıkrasına göre iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkeme gerekçesinde de açıklandığı üzere davacının işsizlik ödeneğine yönelik açtığı dava sonucunda Yargıtay 22. HD. 2015/9825 E. 2015/13876 K. ve 16.04.2015 tarihli kararında " Vakıf senedine göre vakıf müdürünün yönetim kuruluna üye teklif etme ve tüzükte değişiklik yapılması önerisinde bulunma yetkilerine sahip olması, vakfın organı olarak görevden alınması konusunda Türk Medeni Kanun hükümlerinin uygulanması, vakıfla arasında hizmet akdinin bağımlılık unusurunun bulunmaması, davacının anılan vakıf tüzel kişiliğinde kişi-organ olarak çalıştığının anlaşılması karşısında olayda işçi-işveren ilişkisinin varlığından bahsetmek mümkün olmayacaktır" denilerek davacının işçi statüsünde olmadığı belirtilmiş karar kesinleşmiştir. Buna göre davacı ile davalı arasında işçi-işveren ilişkisi olmadığı anlaşılmakla, Mahkemece davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden davanın esası hakkında karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 2.037.00 TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.