21. Hukuk Dairesi 2016/16934 E. , 2018/2509 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Davacı,2001 ile 2010 yılları arasında davalıya ait bahçede geçen çalışmasının tespitini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalıya ait bahçede bekçi olarak çalıştığını beyan eden davacı adına davalı Kurum"a bildirilen hizmet bulunmadığı, komşu işyeri tanıklarının ve tanık olarak dinlenen köy muhtarlarının davacının çalıştığını doğruladıkları,ancak çalışmanın niteliği ve süresi konusunda tanık beyanları arasındaki çelişkinin giderilmediği,mahkemece davalıya ait bahçelerin bakımı için davacının belli aralıklarla gelip çalışmış olabileceği ,fakat bu durumun zorunlu sigortalılık olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların Kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı dava tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesi ile halen 5510 sayılı Yasa"nın 86. maddesi olan bu tür davalarda; öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı, eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli ve dinlenilen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde çalışan işyerinde kayıtlı bordro tanıkları ya da komşu ve yakın işyerlerinde çalışan kayıtlı tanıklar olması sağlanarak çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 05.02.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 03.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578 ve 01.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda ise; yeterli araştırma yapılmadan , davacının çalışmaları hiç bir tereddüte mahal bırakmayacak şekilde ortaya konulmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; ilgili tapu müdürlüğüne yazılarak davalıya ait elma bahçesine komşu parselde kayıtlı malikleri tespit ederek dinlemek, davacının geçimini nasıl sağladığını , davalılardan ücretini nasıl aldığını sormak ve davacının beyanına göre gerekli araştırmaları yapmak, dosyayı alanında uzman ziraat mühendisi bilirkişiye tevdi ederek ve yerinde inceleme yapılarak, davacının çalıştığını iddia ettiği bahçenin büyüklüğü, ağaçların budanma ve bakımı zamanı da değerlendirilmek suretiyle,yıl içinde hangi mevsimlerde işçi çalıştırmayı gerektirdiği, davacının sürekli çalışmasını ve bekçilik yapmasını gerektirecek bir işin bulunup bulunmadığını araştırıp davacının bu işyerindeki çalışmasının kapsamını belirlemek ve sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.