8. Ceza Dairesi 2017/11190 E. , 2019/11749 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜM : Mahkumiyet
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun "Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” başlıklı 206. maddesi; “Bir resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır” şeklinde olup, maddede resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip kamu görevlisine yalan bildirimde bulunulması suç olarak düzenlenmiştir.
Yalan beyanın resmi belge düzenleme yetkisine sahip kamu görevlisine yapılmış olması gerekmektedir. Resmi bir belgenin düzenlenmesi sırasında beyanda bulunacak kişinin gerçeği söyleme zorunluluğu vardır. Kişinin beyanı üzerine düzenlenen resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispatlayıcı nitelikte olması, bir başka ifadeyle beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılmasının zorunlu olmaması şarttır. Aksi halde yani kişinin beyanı yeterli olmayıp, bu beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılması zorunluysa ve bu araştırma sonunda bildirimin gerçeğe uygun olmadığı belirlenirse; kişinin beyanına itibar edilemeyeceğinden ve kişinin beyanını içeren belge, ispat aracı olarak kullanılamayacağından, anılan maddedeki suç oluşmayacaktır.
Bununla birlikte suçun oluşması için sanığın beyanda bulunması yeterli olmayıp sanığın beyanı üzerine kamu görevlisi tarafından bir belgenin de düzenlenmesi gerekmektedir.
Aynı kanunun "Adliyeye karşı suçlar" bölümünde düzenlenen “Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” başlıklı 268. maddesi ise; “İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır” şeklinde olup, işlediği bir suç nedeniyle yakalanan şüphelinin, gerçek kimliğini saklayıp kolluk kuvvetlerine, kimlik bilgilerini bildiği bir başkasının kimlik bilgilerini vermesi durumunda bu madde hükmü uygulanacaktır. Bir başka ifadeyle, failin işlediği bir suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla kendi kimliğini saklayarak, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması ve o kişi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasına neden olması durumunda, bu madde hükmü uygulanacaktır. Suçun oluşması için, failin daha önce bir suç işlemiş olması veya bir suçtan aranması, kendi kimliğini vermesi halinde hakkında bu suçtan işlem yapılacak olması gerekmektedir.
İftira suçunun özel bir şekli olan bu suçun oluşması için sanığın resmi belge düzenlemede yetkili memura başkasının kimliğini veya kimlik bilgilerini vermesi yeterli olmayıp, işlediği bir suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla gerçek bir kişinin kimlik bilgilerini kullanması gerekmektedir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kimliği bildirmeme” başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrası ise; “Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir” hükmünü içermektedir. Bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nın 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisinin görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK’nın 206. maddesi uygulanacaktır. Resmi belge düzenlenmesi sırasında olmayıp da kamu görevlisince kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için sorulması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması ya da kimlik veya adresle ilgili bilgi vermekten kaçınılması halinde, ilgili hakkında Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gerekecektir.
08.10.2013 günü saat 22.10 sıralarında ... Rezidans evleri B- Blok Kat: 10 No: 103 sayılı adreste kavga olduğu yönündeki ihbar üzerine kolluk görevlilerinin olay mahalline intikal ettiği, soruşturma evrakı içeriğine göre konutta bulunan Uğur Şen ile kız arkadaşı Damla Kanik arasında meydana gelen olay nedeniyle sanığa kimlik bilgileri sorulduğunda sanığın hakkındaki yakalama kararları nedeniyle ağabeyi ..."ın kimlik bilgilerini verdiği, arkadaşlarının sanığa Uğur diyerek hitap etmelerini fark eden kolluk görevlilerince sanık hakkında tutanak tutulduğu, sanık hakkında gerçek kimliğinin belirlenmesi amacıyla ... ismiyle Parmak İzi Formu ve Adli Muayene Raporu düzenlenen olayda, sanık hakkında yapılan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmayıp, Adli Muayene Raporu düzenlenirken sanığın kimlik bilgileri ile ilgili olarak yalan beyanda bulunmuş olması karşısında, sanığın eyleminin TCK.nın 206. maddesinde düzenlenen yalan beyan suçunu oluşturduğu gözetilmeden başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.