14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/17289 Karar No: 2020/8037 Karar Tarihi: 03.12.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/17289 Esas 2020/8037 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2016/17289 E. , 2020/8037 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15/02/2016 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesinin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24/06/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KARAR Dava, mirasçılık belgesinin iptali isteğine ilişkindir. Davacı vekili, 07.01.1971 tarihinde ölen mirasbırakan ...’na ait ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/712 Esas, 2013/812 Karar sayılı mirasçılık belgesinin yanlış olduğundan bahisle iptalini istemiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkeme davanın kabulüne ve ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 28/11/2013 tarih, 2013/712 Esas 2013/812 Karar sayılı veraset ilamının iptaline karar vererek yeni mirasçılık belgesi düzenlemiştir. Hükmü, davalı Hazine vekili temyiz etmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 598. maddesi hükmünde başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verileceği, mirasçılık belgesinin geçersizliğinin her zaman ileri sürülebileceği açıklanmıştır. Anılan bu hüküm karşısında mirasçılardan her birinin miras bırakanın mirasçılarını ve miras paylarını gösteren mirasçılık belgesinin verilmesi istemiyle ayrı ayrı dava açabilecekleri, daha önce kendisi veya başkaları tarafından alınan mirasçılık belgesinde hiç mirasçı olarak gösterilmeyen veya mirasçı olarak gösterilmesine rağmen kendisine mirastan olması gerekenden daha az pay verilen mirasçıların daha önce alınan mirasçılık belgesinin iptalini ve yenisinin verilmesini dava edebilecekleri gibi, hasımsız olarak açacakları yeni bir dava ile gerçeğe uygun mirasçılık belgesinin verilmesini isteyebilecekleri kuşkusuzdur. Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesinde, “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.” düzenlemesi yer almaktadır. Belirtilen yasal düzenlemeye göre, mahkeme tarafların iddiaları, savunmaları ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Somut olayda, mahkemece davanın kabulüne mirasçılık belgesinin iptali ile yenisinin verilmesine karar verilmiş ise de, varılan sonuç 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık kuralına uygun bulunmamaktadır. Davacı tarafından mirasçılık belgesinin iptali istendiği, yenisinin verilmesi istenmediği halde, sadece mirasçılık belgesinin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Kabule göre de, davada sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için miras bırakanın ve mirasçılarının nüfus kayıtları getirtilmesi, bu bilgilerin elde edilebilmesi için bütün imkanların kullanılması gerektiği kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece davacı yanın delil olarak dayandığı Gemlik Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/174 Esas, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/113 Esas sayılı dosyaları ve miras bırakanın mirasçılarını gösteren nüfus kayıtları ile dayanak belgeleri getirtilmeden eksik araştırma ile karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmeksizin karar verilmiş olması nedeni ile kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.