21. Hukuk Dairesi 2016/16893 E. , 2018/2507 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, davalı işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, fer"i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının 10.04.1979 ile 15.12.1982 tarihleri arasında geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına davalı işyerinden verilen işe giriş bildirgesinin dosyada bulunmadığı, 24.05.2013 tarihli Kurum yazısında, davacının şahsi sicil dosyasında 3859.21 sicil sayılı işyerine ait 10.04.1979 tarihli işe giriş bildirgesinin mevcut olduğunun belirtildiği,hizmet cetveline dosyada rastlanmadığı, 10.04.1979 tarihli işe giriş bildirgesi ve davacının şahsi sicil dosyası Sosyal Güvenlik Kurumundan celbedilmeden,gerekli araştırma yapılmadan, yetersiz tanık beyanlarına dayanılarak karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun"un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Yapılacak iş,10.04.1979 tarihli işe giriş bildirgesini ve davacının 506 sayılı yasa kapsamında sigortalı çalışmasına ilişkin şahsi sicil dosyasını,hizmet cetvelini Kurumdan istemek,davalı işyerinden davacı adına Kuruma intikal eden işe giriş bildirgesi veya bildirim bulunmaması durumunda hak düşürücü süreyi değerlendirmek,davalı işyerinin kanun kapsamına alındığı tarihi, uyuşmazlık konusu döneme ilişkin olarak işverence dönem bordrosu verilip verilmediğini araştırmak, bordro tanıklarını dinlemek, bordro verilmediğinin tespit edilmesi veya bordo tanıklarına ulaşılamaması durumunda talep edilen dönemde çalışması bulunan komşu işyeri çalışanlarını emniyet, zabıta marifetiyle ve Kurum"dan sorarak belirlemek ve bu kişilerin de beyanlarını almak, daha önce dinlenen ve kendilerinin komşu işyerlerinde esnaf ve kooperatif üyesi olduğunu beyan eden davacı tanıklarının vergi kaydı,esnaf kaydı vd.belgelerini celbederek belirtilen tarihlerde komşu işyeri tanığı niteliğinde olup olmadıklarını denetlemek, tüm delilleri birlikte değerlendirip davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiğini de nazara alarak gerektiğinde araştırmayı genişleterek çıkacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, feri müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.