4. Ceza Dairesi 2016/5537 E. , 2016/13451 K.
"İçtihat Metni"
Tehdit ve yaralama suçlarından sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2(iki kez),86/3-e ve 106/2-a maddeleri uyarınca 13 ay 15 gün,4 ay ve 3 yıl hapis cezaları ile cezalandırılmasına, tekerrüre esas mahkûmiyeti bulunduğundan aynı Kanun"un 58/6. maddesi uyarınca cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tetbiri uygulanmasına, yine aynı Kanun"un 53/1.maddesinde belirtilen hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına dair .... Asliye Ceza Mahkemesinin 12/11/2013 tarihli ve 2012/293 esas, 2013/483 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/38964 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre,
1-... Asliye Ceza Mahkemesince sanık hakkında hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiş ise de, 5237 sayılı Kanun’un 58/1. maddesinde yer alan “ Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, tekerrür hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme karşısında, sanığın üzerine atılı kasten yaralama ve tehdit suçlarına ilişkin suç tarihi olan 17/12/2011 tarihinden sonra, 20/03/2012 tarihinde kesinleşen .... Sulh Ceza Mahkemesinin 20/03/2012 tarihli ve 2011/342 esas, 2012/386 karar sayılı kararının tekerrüre esas alınmasında ve bu haliyle tekerrüre esas başkaca bir mahkumiyeti de bulunmayan sanık hakkında verilen cezanın mükerrirlere özgün infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesinde,
2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/2. maddesinde yer alan “Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
3- Sanığın mağdura yönelik gerçekleştirdiği ikinci yaralama eyleminden dolayı hükmün üç nolu bendi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, mahkemesince bu eylemde sanık tarafından silah kullanılmadığının kabul edilmesi ve mağdurun da sanıktan şikayetçi olmaması karşısında, 5237 sayılı Kanun"un 73/4 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/8. maddeleri gereğince sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit ve yaralama suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda ... Asliye Ceza Mahkemesinin 12/11/2013 tarihli ve 2012/293 esas, 2013/483 sayılı kararıyla 13 ay 15 gün,4 ay ve 3 yıl hapis cezaları ile cezalandırılmasına, tekerrür hükümlerinin ve hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın sanık tarafından temyiz edillmediği,mağdur Mustafa"ya yönelik ikinci yaralama eyleminden dolayı verilen hükme yönelik Cumhuriyet Savcısının temyiz isteğinin ise Yargıtay 3.Ceza Dairesince temyiz süresinin geçtiği gerekçesiyle reddine karar verildiği, kesinleşen bu hükümlere yönelik olarak infaz aşamasında Kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
1-Mahkemece mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulamasına esas alınan ilamın, tekerrür şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine,
2-TCK"nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarının kapsam ve uygulanma süresinin hatalı gösterilmesine,
3-Mağdura yönelik gerçekleştirilen ve takibi şikayete bağlı olan ikinci yaralama suçu yönünüden hükümden önce gerçekleşen şikayetten vazgeçme nedeniyle, CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca, kamu davasının düşürülmesi zorunluluğunun gözetilmemesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
1-Tekerrrür hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının irdelenmesi:
5237 sayılı TCK"nın “suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” başlıklı 58. maddesinde
“(1) Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi hâlinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez.
(2) Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı;
a) Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl,
b) Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl,
Geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz…
(6) Tekerrür hâlinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.
(7) Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilir...” hükümlerine yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceden işlenen bir suç nedeniyle mahkum edilmiş olma, bu hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi ve yeni suçun belirli süreler içerisinde işlenmesi yeterli olup, cezanın infaz edilmiş olmasına gerek bulunmamaktadır.
İnceleme konusu somut olayda;
Mahkemece, ...Sulh Ceza Mahkemesinin 20/03/2012 tarihli ve 2011/342 esas, 2012/386 karar sayılı ilamının tekerrüre esas alındığı, bu ilamın sanığa yükletilen yaralama ve tehdit suçlarının işlendiği 17.12.2011 tarihinden sonra 20.03.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.Bu nedenle koşulları bulunmadığı halde sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması hukuka aykırıdır.
2-Hak yoksunluklarının hatalı uygulanmasının irdelelenmesi:
TCK"nın 53/2.maddesinde, "Kişi işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz." Üçüncü fıkrasında da “Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” hükümleri yer almaktadır.
İnceleme konusu somut olayda;
Anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet,vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı,kendi alt soyu dışındaki kişiler üzerindeki belirtilen yetkiler ve diğer bentlerdeki hak yoksunlukları yönünden cezanın infazı tamamlanıncaya kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır.
3-Takibi şikayete bağlı yaralama suçunda şikayetten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verilmesi zorunluluğunun gözetilmemesinin irdelenmesi:
5237 sayılı TCK"nın 86/2. maddesinde " Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde,mağdurun şikayeti üzerine ,dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.”
Aynı Kanunun 73. maddesinin 4. fıkrasında "Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür."
5271 sayılı CMK"nın 223.maddesinin 8. fıkrasında ise"...Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı yada soruşturma yada kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir." hükümleri yer almaktadır.
İncelenen dosyada; mağdurun kovuşturma aşamasında, sanığın da hazır bulunduğu 11.12.2012 tarihli oturumda şikayetinden vazgeçmiş olması nedeniyle, sanık hakkında mağdura yönelik TCK"nın 86/2.maddesi kapsamında kalan ikinci yaralama suçundan açılan kamu davasının, TCK’nın 73/4 ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince düşürülmesine karar verilmesi gerekirken, şikayetten vazgeçme beyanı dikkate alınmadan anılan eylem yönünüden kurulan mahkumiyet hükmünün hukuka uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Adalet Bakanlığının istemi üzerineYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, yapılan açıklamalara göre yerinde görüldüğünden,
1- Tehdit ve yaralama suçlarından sanık ... hakkında, ... Asliye Ceza Mahkemesince verilip kesinleşen, 12.11.2013 tarih ve 2012/293 esas, 2013/483 sayılı kararın, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Karadaki hukuka aykırılıklar anılan Kanun maddesinin 4/d fıkrası uyarınca hükümlerin Yargıtay tarafından düzeltilmesini gerektirmekle;
a ) Sanık hakkında mağdura yönelik ikinci yaralama suçundan TCK"nın 86/2. maddesi uyarınca açılan kamu davasının, TCK’nın 73/4 ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE,
b) Tehdit ve TCK"nın 86/3-e maddesi uyarınca ilk yaralama eylemine ilişkin hüküm fıkrasında yer alan tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin kısımların karadan ÇIKARILMASINA,
c) Tehdit ve TCK"nın 86/3-e maddesi uyarınca ilk yaralama eylemine ilişkin hüküm fıkrasındaki TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili kısmın “sanık hakkında TCK"nın 53/1-(c) maddesinde yer alan hak yoksunluğunun kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer kişiler yönünden ve a, b,d ,e bendindeki haklar bakımından ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi biçiminde DÜZELTİLMESİNE,
Karardaki diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 14.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.