4. Ceza Dairesi 2016/11492 E. , 2016/13449 K.
"İçtihat Metni"
Silahla ve birden fazla kişi ile birlikte tehdit suçundan sanık ..."in 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/2-a -c ,43/1 ve 62. maddeleri gereğince 2 yıl 4 ay 3 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 19/03/2015 tarihli ve 2014/129 esas, 2015/187 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/05/2016 gün ve 161441 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanığın 27/07/2010 ila 17/08/2010 tarihlerinde müştekiyi tehdit ettiğinin kabul edilmesine karşın, müştekinin iddiaları kapsamında 17/08/2010 tarihli olaya ilişkin görgü tanığı olan... ve ..."in tehdit olayını doğrulamamaları, tanık ..."un sanığın lokantacı olmasından dolayı elinde tuttuğu masatı müştekiye karşı kullandığını, salladığını veya vurduğunu görmediğine ilişkin beyanı ile suç aletinin ele geçirilememesi dikkate alındığında, şüpheden sanık yararlanır evrensel hukuk prensibi gereğince sanığın sadece 27/07/2010 tarihindeki olaya ilişkin 5237 sayılı Kanun"un 106/2-c maddesi gereğince cezalandırılması cihetine gidilmesi gerekirken, 17/08/2010 tarihindeki olayı da silahla gerçekleştirdiği kabul edilerek her iki olay tarihine ilişkin anılan Kanun"un 106/2-a-c ve 43/1. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilerek yazılı şekilde fazla ceza tayininde isabet görülmemiştir.”denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Silahla ve birden fazla kişi ile birlikte tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda,... Asliye Ceza Mahkemesinin 19/03/2015 tarihli kararı ile, 2 yıl 4 ay 3 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın tebliğ edilerek temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, infaz aşamasında sanık müdafiinin talebi üzerine, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanığın mağdura yönelik 17.08.2010 tarihli silahla tehdit eylemine ilişkin yeterli kanıt bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Ill -Hukusal Değerlendirme:
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.04.2012 gün ve 10/438-141 sayılı kararında belirtildiği üzere, öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.(Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Kanun yararına bozma istemine konu edilen husus, sanığın 17.08.2010 tarihli eyleminin silahla tehdit suçunu oluşturup oluşturmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık ..."ın, 27.07.2010 tarihinde diğer sanıklar ...ve ... ile birlikte müştekinin idari müdür olarak çalışmakta olduğu şirkete giderek müştekiye hitaben “Burayı 12 saat içerisinde boşaltman lazım, aksi halde buradan ölün çıkar”diyerek birden fazla kişiyle birlikte tehdit ettikleri,17.08.2010 tarihinde ise, müştekinin istasyonda bulunduğu sırada sanık ..."ın diğer sanık ... ile birlikte elindeki masatı müştekiye göstererek zincirleme şekilde tehdit ettiği iddiasıyla dava açıldığı, müşteki aşamalardaki ifadesinde, sanık ..."ın işten çıkarılmasına duyduğu öfke nedeniyle önce 27.07.2010 tarihinde diğer sanıklarla birlikte işyerine gelerek kendisini “Burayı 12 saat içinde boşalt, yoksa ölün çıkar" diyerek tehdit ettiğini,17.08.2010 tarihinde ise istasyona maden yüklediği sırada, sanıklar ... ve ..."ın kasapların kullandıkları masatla üzerine yürüdüklerini, tanıklar ... ve ..."ın olayı gördüklerine ve sanıkları tuttuklarını belirtmiş, olayın görgü tanığı ... mahkemede tekrar ettiği kolluk ifadesinde, maden alanında sanıklar ... ve ..."ın müşteki ile tartıştıklarını gördüğünü, yanında diğer tanık ..."in de olduğunu, birlikte yanlarına gittiklerini, sanıkların müştekiye “bizi nasıl işten çıkarırsın” dediklerini duyduğunu, araya girip tarafları uzlaştırdıklarını, tartışma sırasında..."ın elinde lokantacı olmasından dolayı masat olduğunu,bu masatı tartışma sırasında müştekiye gösterdiğini, masatı korkutmak amacıyla müştekiye yönelttiğini ancak sallamadığını söylemiş,tanık ... ise ifadesinde, sanıkların müştekiyle tartıştığını gördüğünü, kavga çıkmaması için tarafları ayırdıklarını, sanık ..."ın elinde masat gördüğünü fakat hangi amaçla elinde tutuğunu bilmediğini belirttiği, sanığın ise aşamalarda suçlamaları kabul etmediği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda tüm deliller toplanıp, delil tartışması yapılarak sanığın eyleminin sübut bulduğu gerekçesiyle mahkumiyet kararı verilerek zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı anlaşılmıştır.
Ceza Genel Kurulunun 25.10.1993 gün ve 260/281 sayılı kararın da belirtildiği gibi, olaya ilişkin tüm deliller toplanıp, değerlendirilip 17.08.2010 tarihli suçun oluştuğu kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden ve suçun oluşmadığından bahisle, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacaktır.
Öte yandan, Dairemizin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, silahla tehdit suçunda, silahın muhatabına doğrultulması, sallanması veya tehdit sözü söylenmesinin zorunlu olmadığı, silahın mağdur tarafından görülebilecek şekilde teşhir edilmesinin yeterli olduğu, muhatabı üzerinde korku oluşturarak bilinç ve irade özgürlüğünü sakatlamayı amaçlayan tehdit fiilinde, silah teşhirinin tek başına bu amacı elde etmeye objektif olarak yeterli olduğu anlaşıldığından, özellikle, taraflarla yakınlığı ya da husumeti dosyaya yansımamış olan tarafsız kamu tanığı ..."un “... tartışma sırasında elindeki masatı müştekiye gösteriyordu, ona karşı korkutmak amacıyla yöneltiyordu” biçimindeki değişmeyen anlatımı karşısında, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, kanun yararına bozma isteminin delil takdirine ilişkin olması nedeniyle ve ileri sürülen neden yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 14.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.