4. Ceza Dairesi 2016/2961 E. , 2016/13447 K.
"İçtihat Metni"
Tehdit suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-son maddesi gereğince 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair ... Sulh Ceza Mahkemesinin 27/01/2012 tarihli ve 2012/10 esas, 2012/9 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28/01/2016 gün ve 2015/424582 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre,
Tehdit suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-son cümlesi uyarınca 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair ... Sulh Ceza Mahkemesinin 27/01/2012 tarihli ve 2012/10 esas, 2012/9 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, sanığın katılan ...’a yönelik olarak “Bak, bana bak bana, boşanma davasını aç, üç ay içinde boşandın boşandın, boşanmazsan yedi sülaleni sinkaf ederim.” şeklindeki sözlerinin tehdit suçunu oluşturduğundan bahisle cezalandırılmasına karar verilmiş ise de sanığın belirtilen sözlerinin hakaret suçunu oluşturacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 27/01/2012 tarihli kararıyla 3 ay hapis cezası verildiği,yüze karşı verilen ve temyiz edilmeksizin kesinleşen bu kararın infazı sırasında eylemin yanlış nitelendirildiği gerekçesiyle kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanığın eyleminin yanlış nitelendirilerek hakaret yerine tehdit suçundan hüküm kurulmasına ilişkin hukuka aykırılığa ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; ... Sulh Ceza Mahkemesinin 27/01/2012 tarihli kararı ile, sanık hakkında tehdit suçundan hapis cezası verildiği, sanığın yüzüne karşı verilen bu kararda kanun yolu bildiriminde "tefhim ve tebliğden itibaren 7 gün içinde" şeklinde yanıltıcı ibareye yer verildiği, kararın da sanığa tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
Bu nedenle kanun yararına bozma konusu yapılan hükümde yasa yoluna başvuru süresinin ne zaman başlayacağının sanığa usulüne uygun olarak yapılmaması nedeniyle hüküm henüz kesinleşmediğinden, bu aşamada incelenmesi olanaklı görülmemiştir.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Adalet Bakanlığınının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- Dosyanın, kanunyolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile sanığa bildirilip, tebligat eksikliğinin ikmali ile süresinde başvuruda bulunulması halinde temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi gerçekleştirilerek, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine,14.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.