Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2331
Karar No: 2020/4101
Karar Tarihi: 30.06.2020

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/2331 Esas 2020/4101 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, hizmet tespiti istemiyle davalı şirkete karşı dava açmıştır. Mahkeme, yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar vermiş, davacının davalıya ait iş yerinde çalıştığının tespitine hükmetmiştir. Ancak davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir ve Yargıtay, mahkemenin verdiği kararı bozmuştur. Yargıtay, ilk karara uyulması gerektiğini belirtmiştir. İkinci olarak, davacının hizmet bildirimlerinin davalı şirkete ait İstanbul'daki büro niteliğindeki işyerinden yapıldığı ancak davacının iddiasına göre asıl çalıştığı yer Tatil Köyü niteliğindeki işyeri olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle, öncelikle İstanbul'dan yapılan bildirimlerin iptal edilmesi ve devamında Tatil Köyü niteliğindeki işyerinden talebe konu dönemde davacı adına yatırılan prim ve yapılan bildirimlerin aktarılması gerektiğine hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri olarak ise, davaların kamu düzenine ilişkin olduğu ve sigortalı olmanın hak ve yükümlülük olduğu 506 sayılı Kanun'un 6. maddesi ve sosyal güvenlik hakkının korunması için re'sen araştırma yapılması gerektiği
10. Hukuk Dairesi         2019/2331 E.  ,  2020/4101 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    No : 2015/264-2017/288

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya ait iş yerinde 03.07.1995-20.06.1996 tarihleri arasında 347 gün, 25.02.1998-12.12.2007 tarihleri arasında 3528 gün olmak üzere, asgari ücretle 3875 gün çalıştığının, 682 gününün bildiriminin yapılıp primlerinin ödendiğinin, 3193 gününün bildirimlerinin yapılmadığının tespitine, dair karar verilmiştir.
    Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin davalı işveren vekilinin isteğinin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    1-Hizmet tespiti istemine ilişkin olarak görülen iş bu davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun 79. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
    Eldeki davada, mahkemece verilen 02.02.2012 tarihli kararın, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 24.03.2014 günlü ve 2014/3023 Esas, 2014/5632 Karar sayılı ilamı ile "...davacının davalı işyerindeki çalışmasının sezonluk bir çalışma mı yoksa yıl boyunca devam eden sürekli bir çalışma mı olduğunu tespit etmek, bunun için davalı işverenden davacı ile yapılmış hizmet sözleşmeleri gibi her türlü kayıt ve belgeyi istemek, davalı işyerinin elektrik ve su tüketimine ilişkin kayıtları ilgili yerlerden isteyip ihelemek, gerektiği takdirde davalı işyerinde keşif yaparak işyerinin büyüklüğünü, kapsam ve kapasitesini, müşterilerine hizmet verme şeklini, faaliyette olduğu dönemi somutlaştırarak davalı işyerinin yıl boyu çalışmayı gerektirip gerektirmeyeceğini tespit etmek, ihtilaflı döneme ilişkin dönem bordrolarında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bodrolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o takihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çlaşıma olduğunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar verilmesi" gereğine işaret edilerek bozulmuştur.
    Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. "Usuli kazanılmış hak" olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uygudu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, hukuk Genel Kurulu"nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
    Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararınıa uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
    Eldeki davada ise, mahkemece verilen ilk kararın davacı tarafından temyiz edilmemiş olması karşısında ilk karar ile davacı bakımından hak düşürücü süreye uğradığı kabul edilen 05.10.1994-20.08.1996 tarihleri arasındaki dönem hakkında kabul kararı verilmesi, usuli kazınılmış hakkın ihlali niteliğindedir. Bu nedenle karar, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    2-Diğer taraftan, davacının hizmet bildirimlerinin davalı şirkete ait İstanbul’da bulunan ve 03.07.1995 tarihi itibari ile kanun kapsamına alındığı anlaşılan ve büro niteliğindeki ... sicil numaralı işyerinden yapılmış bulunduğu, ancak davacının iddiasının İstanbul’daki işyerinde değil, kapsam ve nitelik itibari ile farklı prim nispetlerine tabi olan ve Tatil köyü niteliğindeki işyerinde geçtiğinin belirgin bulunması karşısında, öncelikle davacı adına İstanbul’dan yapılan bildirimlerin iptali, devamında ise, davalı işverene ait olan ve 01.12.2002 tarihi sonrası bakımından tescilsiz olduğu anlaşılan “tatil köyü” niteliğindeki işyerinden talebe konu dönemde davacı adına yatırılan prim ve yapılan bildirimlerin aktarılması gerektiğinin tespitine dair karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde alınan son rapora göre karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Mahkemece, bu maddî ve hukukî olgular göz önünde tutulmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı şirkete iadesine, 30.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi