11. Hukuk Dairesi 2018/3806 E. , 2019/5431 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 29/03/2018 tarih ve 2016/1013-2018/403 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin ihraç ettiği emtianın davalı tarafından taşındığını, dış satımın FOB ve vesaik mukabili satış esaslarına göre tesis edildiğini, satım şekline uygun olarak ihracat evraklarının hazırlandığını, taşıma senedinde açıkça ihracatın vesaik usûlü olduğunun belirtildiğini, buna rağmen davalı taşıyıcının emtiayı usulsüz olarak indirip konişmentoyu teslim ettiğini, müvekkilinin ihraç edilen mal bedelinden 35.225,84 Sterlin alacağını tahsil edemediğini, CMR 12, 14, 17 ve 21. maddeleri uyarınca davalının tazminat ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL"nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının elektronik posta ile gönderdiği konişmento talimatlarında, alıcı olarak ithalâtçı İngiliz firmasını gösterdiğini, vesaik mukabili taşımalarda CMR belgesinde alıcı taraf olarak bankanın gösterilmesi gerektiğini, davacının gönderdiği konişmento talimatına uygun olarak CMR düzenlendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; konişmento talimatlarında alıcı firmanın unvanı, adresi, iletişim bilgileri, kap sayısı ve ölçüleri, brüt ağırlık, net ağırlık, malın cinsi, teslim şeklinin FOB olduğu, satış şeklinin vesaik mukabili olduğu, gümrük bilgilerinin bulunduğu anlaşıldığından satışın vesaik mukabili olduğunun kabul edilmesi gerektiği, davacının satış şekline göre eksik ve çelişkili gördüğü hususları taşıtana bildirerek verilecek talimatlara göre belge düzenleyip buna göre işlem yapması gerektiği, bilirkişi raporundaki asli kusurun davacıda olduğuna ilişkin değerlendirmenin kabul edildiği, 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesi uyarınca tazminatın tayin edilebileceği, bu hususta bilirkişilerce yapılan tespitin hakkaniyete uygun olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 10.000,00 TL tazminatın 17.08.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-) Dosayadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve dosya kapsamından dava konusu taşımada açık şekilde vesaik mukabili teslimin kabul edildiğinin belirlenmesi karşısında mahkemece, davacının asli kusurlu olarak belirlenmesi isabetli olmamakla birlikte temyiz edenin sıfatı itibariyle bu hususun bozma nedeni sayılamayacak olmasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-) Dava, davalı taşıyıcı tarafından vesaik mukabili yurt dışındaki alıcıya teslim edilmesi gereken malların bu husus yerine getirilmeden teslim edilmiş olması nedeniyle davacının alıcıdan tahsil edemediği mal bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, satış şeklinin vesaik mukabili olduğu, davacının asli kusurlu olduğu, tazminatın belirlenmesine ilişkin bilirkişilerce yapılan tespitin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarında tarafların kusur oranı ve tazminat miktarı konusunda bir belirleme yapılmadığı anlaşılmakla bu haliyle anılan bilirkişi raporları denetime elverişli ve hükme esas alınabilecek nitelikte değildir. Bu durumda mahkemece, yeni bir uzman bilirkişi kurulundan tarafların kusur oranını ve zarar miktarını dayanakları ile birlikte denetime elverişli şekilde belirleyen rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
3-) Kabule göre de; davanın, davalının tam kusurlu olduğu iddiası ile 10.000,00 TL üzerinden açılmasına karşın mahkemece, her iki tarafın da kusurlu olduğuna dair kabule rağmen, talep edilen miktarın tamamı üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gizli talep aşımına yol açacak nitelikte olup hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 16/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.