21. Hukuk Dairesi 2016/17038 E. , 2018/2499 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi(Müstemir Yetkili)
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Yerel Mahkemece, davacı vekilince yasal süresinde temyiz edilmediğinden 28.06.2016 tarihli ek karar ile temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, temyiz talebinin reddine dair ek kararı süresinde temyiz etmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321.maddesinin 2.fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur (Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir).
Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. 5521 sayılı Kanun‘un 8.maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının "hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal" olarak anlaşılması zorunludur.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK"nın 294/3.maddesine göre "Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur."
HMK"nın 297/2.maddesine göre "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir."
Gerekçeli kararın davacı vekiline 16.03.2016 tarihinde tebliğ edildiği ,temyiz isteminin 24.03.2016 tarihinde yapıldığı, davacı vekilinin hükmü süresinde temyiz ettiği anlaşıldığından Yerel Mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin EK KARARININ BOZULARAK KALDIRILMASI ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432/son maddesi gereğince asıl hükmün temyizini amaçlayan temyiz itirazlarının incelenmesi gerekir.
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
Dava, davacının 29.07.2002 ile 01.08.2004 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın 20.08.2003 -01.08.2004 tarihleri arasında sigortalı olarak SGK kayıtlarında çıktığı anlaşıldığından,konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ,sair taleplerin reddine,yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş ve davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmemiştir.
Somut olayda, davacının 20.08.2014 tarihli hizmet cetvelinde ,davalı işyerinde işe giriş tarihinin 2004/8 olarak görüldüğü , bu durumda dava açılmasında davacıya yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, HMK 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 4.bendinin silinerek yerine
‘4-Davacı tarafından yapılan 180 TL yargılama giderinin takdiren 90 TL sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına ‘cümlesinin yazılmasına ve hükme bir bent olarak,
‘7-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. gereğince 1.800,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili davacıya verilmesine, yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcın temyiz edene yükletilmesine 19/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.