11. Ceza Dairesi 2018/6517 E. , 2019/2548 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
A)Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarih ve 2013/11-397 Esas, 2014/202 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK"nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişinin de haksızlığa uğrayıp suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla kez işlenmesi ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olduğu, her iddianameye kadar olan eylemlerin zincirleme biçimde işlenmiş bir resmi belgede sahtecilik suçunu, iddianameden sonraki eylemlerin ise hukuki kesinti nedeniyle ayrı suçu oluşturacağı, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması durumunda ise, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 15.03.2016 gün ve 2014/847 esas ve 2016/123 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, zincirleme suça dâhil olan bir suçtan bu durum gözetilmeksizin mahkûmiyet kararı verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise, zincirleme suça konu ikinci suçla ilgili olarak mahkemece; kesinleşen hükme konu eylem de göz önüne alınarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle yeni bir hüküm kurup, kesinleşen hükümdeki sonuç cezanın mahsubu suretiyle karar verilmesi gerektiği gözetilerek sanığın, 30/09/2009 tarihli kira sözleşmesi ile ...’dan kiraladığı ... plakalı aracın 05/10/2009 tarihli noter araç satış sözleşmesi ile...’ye, 05/10/2009 tarihli kira sözleşmesi ile ...’dan kiraladığı ... plakalı aracın 13/10/2009 tarihli noter satış sözleşmesi ile ...’a satılması şeklinde gerçekleşen eylemleri nedeniyle, 17/03/2010 tarihli iddianame ile açılan dava sonucunda Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/186 esas, 2010/528 karar sayılı ilamı ile sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan mahkum edildiği, hükmün Dairemiz tarafından onanarak kesinleştiği, sanığın, ... adına kayıtlı ... plakalı aracın 01/10/2009 tarihli kira sözleşmesi ile kiralanarak ... sahte sürücü belgesi ile 06/10/2009 tarihli noter satış sözleşmesiyle satılması eylemi nedeniyle İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesinde 2011/299 esas ve 2014/154 karar sayılı davanın açıldığı ve sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyet hükmü kurulduğu, davanın Dairemiz’de temyiz incelemesinde bulunduğu, temyize konu davanın ise sanığın yukarıda bahsedilen araçları ... sahte kimliği ile kiralaması eylemi nedeniyle özel belgede sahtecilik suçundan açıldığı, bu şekilde her üç suçun zincirleme biçimde işlendiğinin anlaşılması karşısında; davanın İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/299 esas ve 2014/154 karar sayılı dava dosyası ile birleştirilmesi, Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/186 esas, 2010/528 karar sayılı dava dosyasında sanık hakkında verilip kesinleşen mahkumiyet hükmündeki eylem de göz önüne alınarak tüm eylemler yönünden zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle yeni bir hüküm kurulup, kesinleşen hükümdeki sonuç cezanın mahsubu suretiyle ek cezaya hükmolunması gerekip gerekmediği yönünden bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma sonucu hüküm kurulmuş olması,
B) Kabule göre;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarih ve 2013/11-397 esas, 2014/202 karar sayılı ilamında belirtilen yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, sanığın eylemlerinin 5237 sayılı TCK"nin 207/1, 43. maddeleri kapsamında zincirleme şekilde tek bir resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, eylemlerin üç ayrı özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanık hakkında fazla ceza tayini,
2- Adli sicil kaydına göre, tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında TCK’nin 58. maddesindeki tekerrür hükümlerinin uygulanmaması,
3- TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk olması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 12/03/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.