10. Hukuk Dairesi 2010/12009 E. , 2012/1326 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerin 506 sayılı Yasanın 10 ve 26. maddeleri gereğince davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesindeki, “iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan Kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereğince, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 10 ve 26. maddeleridir.
Davaya konu somut olayda, sigorta müfettişinin, sigortalının hangi iş yerinde çalıştığının tespit edilemediğini belirttiği, imha edilmiş olması nedeniyle dosyası bulunamayan ancak kararı celbedilen ceza dosyasında dava dışı ... 6/8 kusurlu bulunarak cezalandırıldığı, kesinleşen tazminat dosyasında davalı limited şirketin % 45, operatör ... % 30, sigortalının ise % 25 kusurlu olduğunun belirtildiği, işbu dosyada alınan kusur raporunda da tazminat dosyasındaki raporla paralel kusur oranlarının belirlendiğinin anlaşılması karşısında; davalı limited şirketin işveren sıfatıyla sorumluluğunun kabulü zorunludur; bununla birlikte, hakkındaki davanın yasal dayanaklarından olan ve kusursuz sorumluluk halini düzenleyen 506 sayılı Yasanın 9 ve10. madde şartlarının varlığı konusunda yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir.
İş kazasının meydana geldiği 17.09.1986 tarihinde yürürlükte bulunan mülga 506 sayılı Yasanın 9. maddesi (4447 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önceki hali ) gereğince, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalıları Kuruma bildirmeleri için 1 aylık süre öngörülmekte olup ve anılan yasanın 10. maddesine göre ise, 9. maddede öngörülen işe giriş bildirgesini süresinde Kuruma intikal ettirmeyen işverenler hakkında 26. maddede öngörülen sorumluluk halleri aranmaksızın, zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle Kurum tarafından bağlanan gelir ve harcamanın işverenden tahsil edileceğini düzenlemiştir. Yani, 506 sayılı Yasanın 9. maddesinin iş kazasının meydana geldiği tarih olan 17.09.1986 tarihinde yürürlükteki şekline göre, işverenin 10. madde hükmüne göre kusursuz sorumluluğu, sigortalının işe başlatılmasından sonraki bir aylık süre içinde, işe giriş bildirgesinin işveren tarafından Kuruma verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmesinden önce meydana gelmesi şartlarına bağlı olup, Mahkeme tarafından buna ilişkin bir araştırma ve irdeleme yapılmamıştır.
Yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 02.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.